17 Kasım 2011 Perşembe

Nihayet yine buradayım

Uzunca bir zaman girdi yine araya, aynı beklediğimiz sıralarda çaktırmadan sıranın arasına girmeye çalışan insanlar gibi girdi hem de bu kez. Kendi tercihimiz olmadan böyle uzak kalmak daha fazla üzüyor insanı emin olun. Cezayir pek çok yönden zor bir ülke, ne kadar alışırsanız alışın, mutlaka alışamayacağınız şeyler çıkartıyor karşınıza. Hayatın geçici gerçekliğine inanan biri olarak ne kadar sanal dünyaya pirim vermemişsem de bir zamanlar şimdi onsuz olmanın zorluğu karşısında kıvranıyorum. Vücudumuza girmesine göz yumduğumuz bir zehir gibi aynı, insana acıyı ve zevki aynı anda yaşatan. Bazen körü körüne bağlandığımız bu sanal dünya, çağımızda ne büyük bir gereksinimmiş meğer. Bir ay boyunda internet bağlantımız yoktu ve yapma çiçeklere döndük. Kabloları çalıp içindeki bakır teli satıyorlarmış. Hem de bu olayı tam dokuz kere gerçekleştirmişler. Sonunda yeniden kablo döşesek mi diye karara varmaya çalışıyorlardı yetkililer. Bir an inanın çok korktum kabloları döşemeyecekler diye, ne yapardık o zaman! Nasıl yazardım o zaman içimden gelenleri, anlatmak istediklerimi, ailemle ve dostlarımla nasıl haberleşirdim o zaman km’lerce uzaktan. Yaşadığımız yüzyılda böyle şeyler oluyor ya hala inanamıyorum, ama daha inanamadığım onlarca şey var. Hayat karşımıza türlü türlü şeyler çıkartmayı iş edinmiş kendine adeta. Rutinden her ne kadar hoşlanmasam da bir anda gelen yeniliklerden de haz etmiyorum, sanırım biraz geri kafalıyım bu konuda, gelenekçi desek daha güzel olur sanırım ve biraz da inatçı. Ama inatçılığım yemekte bulunması gereken tuz kadar diyebilirim, fazlası zarar çünkü.

Böyle kasvetli ve yağmurlu havalarda iletişimsizlikle başa çıkmaya çalışırken birden anlamadığımız bir nedenle geliverdi internetimiz. Belki de evrenle konuşmayı başardım, onunla her gece ama her gece konuştum, ona resimler yaptım, yazılar yazdım ve sohbet ettim içimden uzun uzun. Sürpriz yaptı bana ya onu daha çok sevdim. Sürpriz kelimesini de en çok doğum günlerimde sevdiğimi anladım bu süreçte, diğerleri hiç de iç açıcı gelmiyor artık. Bir de görmeyi ummadığım ve özlediğim insanları yanı başımda görebileceğim sürprizleri seviyorum işte bu kadar. O da ben 3000 km uzaktayken pek mümkün olmuyor. Yine de ne zaman sokağa çıksam sanki tanıdık bir yüz görecekmişim gibi dikkatle bakıyorum etrafıma. Şimdilerde Cezayirli esnaftan tanıdıklarım oldu, bazen onları görüyorum ona bile seviniyorum. Cezayir’de bile tanıdık gördüm ya helal olsun diyorum kendi kendime, çok da matah bir şey olmadığını bilsem de. Çocukça sevinçlerim oluyor böyle, mutlu oluyorum. Kedimin ben uzaktan seslendiğimde cevap verir gibi miyavlamasına mutlu oluyorum hem de çok, çekinerek yazdığım maillerime cevap gelmesine, söylemek istediklerimin şıp diye anlaşılmasına, sevdiğim şeyleri yattığımda hemencecik rüyama girmesine mutlu oluyorum bir de. Sonra başımı sokacağım bir yerim olduğu için, yemek yiyebildiğim için, sağlıklı olduğum ve gülümseyebileceğim nedenlerim olduğu için, beni seven insanlar olduğunu bildiğim için mutlu oluyorum ve mutlu olmayı bildiğim için en ufak şeyle. 

Velhasıl kelam hayat akmaya devam ediyor. 30’lu yaşlara gelip dayandığıma inanamıyorum. Sanki hala okulun başlamasını bekleyen çocuklar gibiyim. Okula gitmek istiyorum, sonra kar tatili olsun istiyorum, bayramlarda herkes bir araya gelsin kocaman sofralar kurulsun istiyorum. Hiç 30 larında bir kadının hayalleri yok içimde. O nasıl oluyorsa zaten ben bilmiyorum. Plastiklerin zararlı olduğunu bilsem de ben onları almaktan alıkoyamıyorum kendimi. Melamin olanlara geçiş yapmam lazım sanırım ama burada bulmak çok zor. Çoğu zaman Türkiye’de oturacağım evin hayallerini kuruyor kafamda sims oyunu misali döşüyor, yerleştiriyor ve değiştiriyorum. Bir sürü dosyalar biriktiriyorum hobilerle, dekorasyonla, makalelerle ilgili açıp açıp bakıyorum her gün mutlaka. Bana çok iyi geliyor hayallerimin resmedilmiş hallerine tanık olmak. Bazen uçuk kaçık şeyler de düşünüyor ve yapmak istiyorum ama olmuyor. Olsun varsın ben gene de uçuk kaçık düşünmeyi seviyorum. Yani araya bir aylık bir zaman dilimi girdi ama ben gene aynı benim. Hayatımda büyük değişiklikler olmadı, çok şükür iyiyim. Gurbetin sızısı bir yandan, özlemler bir yandan, kavuşma anı heyecanları bir yandan, soğuk ve kasvetli havalar bir yandan bastırsa da ve tabi bunlar yanında bitmek bilmeyen bir iştah ve açlık; ben yine de aynada kendime baktığımda mutlu oluyorum. Yapmak istediğim çok şey var ve isteyip de yapamadığım çok şey ama ucundan köşesinden yapmaya gayret ediyorum. Yapamasam da üzülmüyorum bir gün mutlaka yapacağım diyorum. Bazen deliriyor gibi oluyor, ağlıyorum, bağırıyorum hatta böğürüyorum ama geçiyor. Herkeste oluyor sanırım böyle zamanlar. Bende de olmasa olmaz zaten. İçimdeki alışveriş canavarını da durdurdum ya şimdilik ona da mutlu oluyorum söylemeden duramayacağım. Biraz da Türkiye’ye saklıyorum kendimi tabi o ayrı konuJ Bol bol gezmek istiyor, bol bol fotoğraf çekmek için yırtınıyorum. Yeni bir kırtasiye açıldı hem de kocaman birkaç hafta evvel bende o harika dünyayı keşfettim onun sevincini yaşıyorum. Yeniden gitmek için de sabırsızlanıyorum. Cezayir’de öyle kocaman kırtasiyeye hiç rastlamamıştım genelde toptan satış yapan yerler var ve pek çeşit olduğunu söyleyemem. Bir kırtasiye canavarı olarak ben büyük bir eksiklik hissediyordum neyse ki yeni keşfim mükemmel. Bir sürü boya, kitap, kalem ve defter var. Saatlerce rafların aralarında kaybolmak ve çocuklar gibi oraya buraya saldırmak istiyorum. Model hamuru, yağlı boyalar ve tuvaller bile var ki belki yakında pişirilebilen polymer kil den de getirirler mi acaba diye hayal etmekten kendimi alamıyorum…

Haberlerde hep kötü şeyler duymaktan çok yoruldum, biraz daha sabretmek lazım diyorum daha güzel zamanlar gelecek inşallah. O zaman her sayfada iç açıcı yazılar, bolca gülümseyen çocuklar, hiç ağlamayan kadınlar ve egosu tavan yapmamış insanlar göreceğiz. Dünya her ne kadar kötüye gidiyor gibi görünse de öyle olmamasını ümit ediyorum ve gelişmeleri yakından takip ediyorum.
Bütün her şeyi bir çırpıda yazmayayım ki daha sonrası için anlatacak yeni şeyler olsun değil mi ama. Yeniden burada olduğum için mutluyum. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere hayal etmeye devam edin ve gülümseyin!