1 Mart 2012 Perşembe

Yazdan kalma bir günden


Günlerdir yaz aylarını yaşıyor gibiyiz adeta. İnsanın içi büyük bir mutlulukla kaplanıyor hiç gitmeyecekmiş gibi. Yine de mart ayında olduğumuzu unutmamaya çalışıyorum ki birkaç gün sonra hayal kırıklığı yaşamayayım diye. 

Şu anda olmak istediğim yer bir deniz kenarı. Suyun tadına bakmak, ayaklarımı suya sokmak hatta mümkünse soğuktan kuruyan tenimi deniz suyu ile dinlendirip, güneşle yakmak istiyorum. Soğuk ve doğal meyvelerden yapılmış içecekler içmek, kitabımı alıp çimenlere uzanmak istiyorum. Havalar bizi fena kandırıyor. Böyle devam etmeyeceğini adım gibi biliyorum ama yarın hava 26 derece olacakmış inanılır gibi değil. Belki benim için tatil günü olduğundan en azından bahçede keyif yapabilirim diye düşünüyorum. Yine de pikniğe gitmeyi tercih ederdim. Sanki insan kışın nefes alamıyor gibi. Yazın gelmesiyle zihnim temizleniyor ve nefesim güzelleşiyor. Cezayir'de soğuğu gördük ama yıllardan sonra ilk defa, şimdiyse yazı görüyoruz. Böyle zamanlarda Afrika'da olmak güzel diyorum, normalde bunu pek hissetmesem de. 

Marakeş'i bir türlü aklımdan çıkartamıyorum bu sıralar. Elim hep o günlere ait fotoğrafların olduğu klasöre gidiyor ve mutlaka her gün bakıyorum. Öyle çok istiyorum ki yeniden gitmeyi. Belki de içimde olan asıl arzu gitmek arzusu, bana hadi İtalya'ya gidelim deseniz ona da hayır demem. 

Burada çimenler büyüdü, yeşillendi, çiçekler açmaya başladı bile. Kış meyvelerinin yerini yaz meyveleri de alıyor yavaş yavaş. Ben en çok tiril tiril giyineceğim zamanları özlüyorum. Bir deniz çocuğu olarak ve zamanında 3-4 ayını denizin içinde, yazlıkta özgürce koşturarak geçiren biri olarak, böyle denize hasret yaşamanın zorluklarını ne kadar dile getirmeye çalışsam da anlatamam istediğim gibi. Sanki ruhum benden ayrılmışcasına dolanıyorum buralarda. Ruhum hala çocuk, hala yazdan kalma ve tuzlu, saçlarım da papatya suyu kokuyor, ağzımda da ekşi bir erik tadı, ayağımda minik bir şort, parmak arası terliklerim, omzumda havlum, elimde kitabım gözlerimi denize dikip yürüyorum. 

Eyy yaz! Gel artık ve hiç gitme ne olur. En büyük hayalimi buldum, çok eminim artık. Daima yazı yaşayan bir yerde ömrümü geçirmek istiyorum huzurla, sağlıkla ve bolca gülümsemeyle!Zaten kimin hayali değil ki bu öyle değil mi?

6 yorum:

  1. Ay ne güzel yazmışsın Tuğbacım burası ayaklarımızın gömüldüğü karlarla kaplı psikolojimiz dipte,bıktık kıştanda hastalıklardan da offf ki ne offf, artık bahar gelsin ya, ne güzeldir o çimenler parlayan güneş falan şimdi orada..

    YanıtlaSil
  2. Selamlar bir şans eseri keşfettim bloğunuzu ben yemek üzerine yazıyorum ama arkadaşları gezerken sizin yazılarınızı şöyle hızlı bir şekilde okuyorum benim için bir es durağı oluyorsunuz hep yemek tarifi görmek bıktırıyor am gezmeden de olmuyor bu blog işinde yorum bırakmazsan sana da gelmezler ille şöyle bir yalayıp durman lazım sanki sayiden yermiş gibi herneyse siz hep yazın ben zevkle okuyorum.....

    YanıtlaSil
  3. Deryacım;
    Çok teşekkür ederim canım. Yine blogu boşladım diye yazmaya başladım heyecanla ve güzel havalar da fırsat oldu yeni yazım için. Bir an evvel yaz gelsin istiyorum inan. Orada hala kar var tabi buraya yağıp bitse de bıktırmaya yetti valla ya inan soğuğu hiç sevmiyorum:) Çok sevgiler canım güneşli havaların tadını senin için de çıkartacağım.

    YanıtlaSil
  4. Pozitif Pembe;
    Merhabalar. Blogu keşfetmenize çok sevindim. Yemek üzerine yazıyorsunuz demek ne güzel. Benim de çok ilgimi çekiyor yemek blogları. Genelde göz attığım konular içersindedir bu bloglar çünkü yemek yapmaya bayılıyorum:)Dediğiniz çok doğru birine uğramazsanız onlar da size gelmezler ama insan sevdiği bloglar olunca da çok düşünmüyor bana geldi ya da gelmedi diye. Ben de sizin gibi keyifle okuyorum bana dönüş yapmasalar da:)Umarım bundan sonra daha sık karşılaşırız. Çok sevgiler ve selamlar:)

    YanıtlaSil
  5. ne kadar pasaklı olduğuma dair vereceğim sırrın tam zamanı sanırım... saçlarım tuzlu ve kumlu dolaşmaya bayılıyorum. o deniz sonrası duşu var ya... olmasın mümkünse... ki zaten benim için çoğunlukla yok :))) saçlarımı koklayıp duruyorum denize girdiğim günlerin akşamına kadar :)) ve kaçabilirsem eğer etrafımdaki iğrençsin bakışlarından çok huzurla uyuyorum tuzlarım kumlarım ve ben :)) ertesi gün denizden önce bir önceki günün arkadaşlarıyla vedalaşıp yeni kumlar ve tuzlar ekliyorum bünyeme :)) walla ben bloğumun başında uyardım pasaklı bir bloggerım evet!! ^_^

    YanıtlaSil
  6. Saçaklı;
    şiir konusunda uymadık ama bak bu konuda da uyduk. Hiç sevmem deniz sonrası duş olayını. tenimin tadını, saçlarımın tadını severim. ağzımda saçımla dolaşırdım uzunken tuzunu emebilmek için:) kumlu yattığım ohooo çok zaman olmuştur. yalnız Tunus'ta onu yapamadım acayip yaktı kum ve güneş ve tuz da bir acayipti, bizim oralarda daha kolay valla..çook özledim bir an evvel yaz gelsin kumlarda sere serpe uzanalım soğuk gazozlar içelim kitap okuyalım cup cup yüzelim yaaa hadiiii..

    YanıtlaSil

Yorumlarınız ve paylaşımınız için teşekkürler. Mutlu kalın:)