28 Ekim 2012 Pazar

Cezayirde kadınlar ve takıları

Cezayir'de bir günü daha bitirirken yazmaya koyuldum. Soğuklar artık kendini göstermeye başladı. Gün bitimlerinde öyle bir atılıyorlar ki ortaya bir anda nasıl kendimizi kışın ortasında hissettiğimizi tarif edemem. Yine de her mevsimin kendine has güzellikleri olduğunu hatırlatıyorum kendime zaman zaman ki benim için işkence haline gelmesin. Oysa içimden ne çok istiyorum yazın yeniden bizimle olmasını.  

Blogda uzun süreli aralar vermeyi hiç sevmiyorum. İki gün bile yazmasam ilk yazacağım yazıda kocaman uçurumlardan atlayacakmış gibi oluyorum. Sürekli kendime söz veriyorum hep yazacağım diye ama bazen fırsat yaratamıyorum. Sadece yazmış olmak için yazmayı de zaten hiç bir zaman istemedim. 

Cezayir kadınlarından ve onların takılarından bahsetmiştim daha evvelki yazımda. Bu yazımın öncekinin devamı niteliğinde bir yazı olmasını istediğim için takıları kadınların üzerinde göstermek istedim size. 

Görseller için yine Cezayir ile ilgili bilgi veren değişik pek çok siteden faydalandım. Tumblr, flickr, flickriver, skyscrapercity  ve çeşitli forumlar. Umarım hoşunuza gider. 


Cezayir kadınlarının takıları yaşadıkları bölgelere göre farklılık gösteriyor elbette. Kullanılan renkler, motifler ve mücevherlerin türleri farklılaşıyor. Yine de genel olarak takıyı çok sevdiklerini ifade etmeliyim. Hele evlilik seremonisi içerisinde o ruha özgü büyük ve gösterişli takılar kullanmayı seviyorlar. Makyajları da son derece abartılı ve koyu, biraz da eski moda oluyor. Düğün ve evlilik konusu ile ilgili yazacağım ayrı bir yazıda size daha ayrıntılı bilgiler vereceğim.


Geleneksel Kabyle giyimi ve takıları ile Cezayirli bir kadın. Renkler ve motifler tipik kabyle tarzı. Benim de çok sevdiklerimden. 



Bu fotoğrafta da yine gümüş ve mercan takıları ile geleneksel giyimli bir Cezayirli kadını görüyoruz. Elbiselerinde de rengarenk desenler var. Aslında pamuklu kumaş olmadığı için özellikle yaz aylarında sıcak tutacağı için pek kullanışlı bulmuyorum bu elbiseleri ben ama gündelik kıyafet olarak çok kullanılıyor, bilhassa da yaşlı kadınlar tarafından. Ama bu fotoğraftaki kişi bir kutlama için hazırlanmış belli ki. 




Başlarına taktıkları bu takılar da yine mineli ve mercan ağırlıklı gümüş takılar. Takıların nasıl yapıldığına dair birkaç video da buldum yakında onları da sizinle paylaşacağım. Kadınların kutlamalarda ve düğünlerde çok takı takmaları da bir statü göstergesi.  Çok kıyafet değiştirip, bolca takı kullanırsa çevredeki insanlar kızın ailesinin veya eşinin sosyal durumu hakkında fikir sahibi olmuş oluyorlar. Gösterişi seviyorlar açıkçası. Gittiğim birkaç düğünde de bunu bizzat gördüm. Gelen takıları sergilemenin yanında hediye edilen ev eşyalarını bile göstermişlerdi. 




Burada da yine evlilik seremonisi için hazırlanmış Kabyle(Berberi) elbiseli bir kadını görüyoruz. Başlarında kullandıkları mücevherler sadece evlenen kişiye özgü olmayabilirmiş öğrendiğime göre. Gelinin bir arkadaşı veya sevdiği bir kişi de bu takıları kullanabilir ve düğünde sergileyebilirmiş. 


Bu fotoğrafı uzun zaman önce bulmuştum ve çok severek sakladım. Yaşlı bir Kabyle kadını. Kareli desenli elbisenin üzerinde taşıdığı kumaşlar ve renkler çok hoşuma gidiyor. Ayrıca dövmeleri de son derece ilginç. Bu dövmeler şekillerine göre farklı anlamlar taşıyorlar ama bunu da başka bir yazıda size anlatacağım henüz çok yeterli bir donanımım yok, araştırmaya devam ediyorum.

Bu yazının devamı niteliğinde yeni bir yazı daha yazacağım görselleri ile birlikte, o zamana kadar mutlu kalınJ

11 Ekim 2012 Perşembe

Bugün benim doğum günüm

 fotoğraflar: vi.sualize.us 

Bugün doğum günüm. Heyecanla beklediğim o gün geldi çattı da geçiyor bile. Hayretler içerisindeyim bu kadar çabuk geçtiği için. Yine Cezayir'de kutluyoruz doğum günümü. Türkiye'de olup ailemle ve arkadaşlarımla kutlamayı çok isterdim. Olsun daha nicelerini onlarla kutlayacağız inşallah.

Bugünün gelmesini iple çekiyordum. Doğum günlerini her zaman çok sevmişimdir. Kendiminkini de ayrıca severim ve çocuk gibi heyecanlanırım. Buralarda bu heyecan biraz buruk olsa da yine de bekleyiş ve o güne varış güzel oluyor. 

Kaybettiğim sevdiklerimin de yanımda olabilmelerini isterdim. Bütün ailemin, tüm sevdiklerimin yanıbaşımda olacağı bir doğum günü kutlamak isterdim. Sağlık en önemli şey. Mutlu ve sağlıklı günlerim olsun inşallah daha pek çok. Başka da bir şey istiyor muyum aslında istiyorum ama bunun yanında diğer ufak şeylerin pek de bir önemi yok. Sağlık yanında mutluluk da getiriyor çünkü ve en büyük temennim hasret kaldıklarıma kavuşabilmek. İyi ki doğmuşum, iyi ki böyle bir anne babanın evladıyım, iyi ki sağlıklıyım ve hala nefes alıyor ve kıymet biliyorum. Yaşamak gerçekten çok güzel ve anlamlı bir şey. Kimi zaman bunu unutsak da yine de şükrediyorum yaşayabildiğim her dakika için.


Sabah kendime pasta yaptım. Akşam arkadaşlarla bahçede ufak bir kutlama yapacağız. Daha evvelki gibi yemeğe gitmek istemedim çünkü 30 yaş benim için önemli. Çocukluğumdaki doğum günlerine benzesin biraz da istedim. Balonlar süsler olsun müzik çalsın. Umarım başarabiliriz. Yukarıdaki fotoğraftaki gibi kedim Charlotte için de bir şapka yaptım pembe. O da kutlamanın bir parçası çünkü o beni her zaman mutlu edebilen bir pisicik. 

İyi ki doğduuuuuuuuuum. Hayatımdaki herkese teşekkürler. Tüm arkadaşlarım, sevdiklerim ve tabi ki biricik eşim, kıymetlim. Ailem ve sevdiğim adam yanımda olduğu sürece hayat her zaman güzel ve anlamlı. Daha nice güzel, mutlu günlerde birlikte olabilmek dileğiyle..

2 Ekim 2012 Salı

Kışa hazır mıyım?

''Aslında yazmak istediğim yeni yazı bu değildi ama asıl yazıdan evvel bunu paylaşmak istedim. Gazetedeki köşe yazımı yazdıktan sonra bu şekilde devam etmek hoşuma gidecekti.''


Kışa hazır değilim, hiç bir zaman da hazır olmayacağım sanırım çünkü kışı bir türlü sevemedim. Benim gönlüm her zaman bahar aylarından yana oldu. İlkbaharı da sonbaharı da çok severim, ikisinin de yeri ayrı. Yazın kavurucu sıcağı da beni pek çekmez doğrusu, ılık serinlikte güzel hayaller kurmak varken, buram buram terleyip düşüncelerinin bile buharlaştığını hissetmeyi kim ister ki? 


Hep de aksi gibi yazlar çabucak geçer, gider. Oysa ben hep o zamanlarda asılı kalmak isterim. Denizin tuzuyla karışmak, rüzgarla birlikte nefes almak ve akşam serinliğinde macera dolu kitaplar okumak. Kışın her şey zorlaşıyor sanki hayatta. Yağmurun kokusu bile başkalaşıyor, üşümek insanı hayattan uzaklaştırıp kendine döndürüyor. O buz gibi havada şömine karşısında oturmanın hazzı da güzeldir tabi güzel bir bardak şarap eşliğinde ama yine de en çok sevdiğim şeyler hep güneşli zamanlara dair benim. 

Bugünlerde yine çokça gitme isteği var içimde. Bir sürü yolculuğa çıkmak, yeni yüzler, yeni hayatlar, yeni sesler tanımak isteği hakim bana. İçimde gün geçtikçe büyüyor, büyüyor, kocaman oluyor bu istek ve özlem. Belki de önceki hayatımda bir gezgindim, başka bir açıklama bulamıyorum bazen:)

fotoğraflar tumblr, pinterest

Kitabım için atılım yapmam gerekiyordu nihayet başladım. Daktilom burada olmadığı için onunla yazamıyorum ama olsun. Yavaş ve temkinli ilerliyorum, içimden nasıl geliyorsa öyle işte. Birkaç yazma tüyosu da okuyorum yazarlardan, kelimeleri iyi geliyor bana. En güzeli burada, yerindeyken yazmak dedim sonunda kendi kendime. Döndüğümde her şeye uzaktan bakıp sadece anılarla yetinmek benim gibi hafızası zayıf biri için problem olabilir. Bana şans dileyin!

Yeni yazım için de kaynak araştırmam bitti şimdi ufak bir düzenleme yapmam gerekiyor sonrasında Cezayirli kadınları ve takılarını fotoğraflarda göreceğiz.

Mutlu kalın. Bu tozlu iklimden herkese sevgiler.