19 Ağustos 2014 Salı

Beni Yanni- Kabyle Takıları Fuarı


Yeniden Merhaba;

Havaların yine insanı deli gibi yaktığı günlerden birindeyiz. Sıcaklıklar bu sıra 42 den aşağı pek düşmüyor. Etraf sanki bir ekmek fırınının içi gibi. Bugün biraz kapalı olmasına rağmen yağış olmadı. Umarım biraz yağar de serinleriz diyorum ama rüzgar bile sıcak esiyor. 

Geçen hafta birkaç gün öncesinden haberdar olduğumuz Kabyle takıları fuarını görme şansımız oldu. Aslında daha önce de duymuştuk bu fuarı ama gidememiştik. Yakınlarda olduğunu düşünmüştük gitmeden ama yol meğer epey uzak, virajlı ve tek şeritmiş. Giderken biraz midem bulandı dağın etrafını dönüp dolaşmaktan. Yine de methini duyduğumuz bu fuarı görecek olmanın heyecanı mide bulantımı bir parça da olsa yendi. 

Aslında önce şehrin detaylarını anlatmak istiyordum ama kendime engel olamayıp hemen takılara geçtim. Fotoğraflar biraz fazla ama sıkılmayacağınızı umuyorum. Sonraki yazımda şehirde çektiğim fotoğrafları da ekleyeceğim.


Yolumuzun üzerindeki en güzel manzara rüzgarın aşındırdığı yüksek dağlar ve bu barajdı. Suyun rengi çok güzeldi, baraj epey uzun ve büyüktü. Türkiye gibi olsa kenarda durup fotoğraf falan çekerdik ama risk almak istemedik. 


Bu köprüden geçip dağı döne döne tırmandık. O sıra içimden dağdan bir kız geliyor döne döneeee diye susam sokağı şarkısını mırıldandım. Zira o anki halimize en uygun şarkı buydu.


Şehir gerçekten uzaktı. Fuarın yapıldığı zamanlarda epey kalabalık oluyormuş. Turistler de geliyormuş. Biz turist namına kendimizden başka kimseyi görmedik ama yoğun ilgi vardı. Ama fiyatlar o kadar pahalıydı ki herkes bakmakla yetindi sanırım. Fuar denilince yakınımızda olan Tizi Ouzou şehrinden daha makul fiyatlarla karşılaşacağımızı zannederek meğer ne kadar yanılmışız. Takıların hepsi el yapımı ve gümüş ama yine de çok fazlaydı fiyatları. Hele düğün  yapmayan bir Cezayirlinin zevk olsun diye alma ihtimali bana kalırsa çok düşük. Burada düğünlerde genelde bu tip takılar kullanılıyor öyle altın takılmıyor bizdeki gibi.


Epey yükseğe çıktığımızı bu fotoğraftan anlayabilirsiniz. Bunu ben çekmedim web'den buldum ama gerçekten de böyleydi manzara, daha pusluydu sadece sıcaktan ötürü. 


Şehri fuardan ötürü böyle bayraklarla falan süslemişlerdi güzeldi. Standlar kurulmuştu ama tabi koşulları düşününce epey vasattı hazırlıklar. Çoğu çadır boştu veya abuk sabuk şeyler satılıyordu. 


Arabamızı park ettiğimiz yolun kenarından baktığımda karşımda bu manzarayı gördüm, içim ürperdi. 


İki giriş halinde sunmuşlar fuarı. Biz ilk kısmı daha çok beğendik ve fiyatları az da olsa makul bulduk. İkinci kısım nispeten uzak ve boştu. İlk kısım bir okulun bahçesiydi ikinci kısımsa okulun sınıflarına dağılmıştı ama bu ikinci okul leş gibi tuvalet kokuyordu. 


Girer girmez takılar gözümüzü aldı tabi. Hepsi gerçekten birbirinden güzel, otantik. Ortadaki büyük halka ayak bileğine takmak için tasarlanmış. Diğerleri ise normal bilezik. 


Üzerlerindeki kırmızı taşlar mercan. Her birini tek tek elleriyle koyuyorlar. Harika bir iş bana kalırsa. Bu şehir zaten geçimini bujiteriden sağlayan bir şehir. Genelde el sanatları ile uğraşıyorlar. Merkezi şehirlerdeki çoğu mağazaya buradan mal geliyor. Yerine gittik ucuza alırız mantığı yok ama ne yazık ki.


Bunlar benim en sevdiğim kolyeler desem yeridir. Yuvarlak olanı çok beğendim ama onun da fiyatı epey pahalıydı sanırım 20.000 dinar gibi bir rakamdı. Pazarlık genelde alışverişlerde geçerlidir bulunduğumuz coğrafyada ama buradaki satıcılar pek indirime yanaşmadılar. 20.000 dinar türk parasıyla yuvarlak hesap 400 tl falan oluyor. 1000 dinar 20 tl olarak hesaplarsak.


Sol tarafta duran kabyle simgesi 3'lü takılar broş, iğnesi yakaya geçiyor ve halka ile sabitleniyor. Tek dezavantajı delikli bir şeye takmanızın gerekiyor olması, mesela hırka gibi. Çünkü iğneleri epey kalın, giydiğiniz şeyin kumaşını delmek istemezsiniz sanırım. Halka olanlar yine bilezik. Ortadaki yuvarlak takı kolye ucu ama broş olarak çift amaçlı kullanılanları da var. Onlardan çok istiyordum ama o da epey pahalıydı.


Bu elimde tuttuğum benim almayı çok arzuladığım kolye ucunun devasa olanı. Düğünlerde takıyorlarmış kafaya veya boyuna. O kadar ağırdı ki nasıl boyunlarında taşıyabiliyor olduklarına hayret ettim. Fiyatı da 1.600 tl'ye takabül ediyor.



Fuarda tabi gümüş takılar haricinde halılar, kilimler, çantalar, elbiseler, tabaklar, tablolar, parfümler, kitaplar da vardı. Yolun o kadar uzun olduğunu hesaba katmadığımız için biraz geç çıkmıştık, kitapları falan inceleyemedik ama olsun. Son fikrimiz şudur ki Tizi Ouzou şehrinde bu tip şeyler daha uygun. Mesela benim önceki gidişte Boumerdes sahilden kendime alıp götürdüğüm tabaklar burada iki katı fiyatla satılıyordu neredeyse. 

Bir de kınayla dövme yapan bir bayan vardı. Aslında epey istedik yaptırmak ama hanım inanılmaz isteksizdi. Bizim gösterdiğimiz şekillerin fotoğraflarını çekti ama yapmak istemedi. Bana kalırsa istediğimiz şekiller biraz karışık olduğundan yapamayacağından korktu ve yanaşmadı. 100 dinar'a yapıyordu. Artık iş başa düştü. Yakın zamanda bir dövme denemesi yapacağım inşallah.


Parfümlere elbette ki bakmadık çünkü gerçek olmadıkları çok aşikardı. Yalnız örtüye bayıldım. Hatta sordum bile aynından olsa alacaktım :) Ama tabi yoktu. Fakat aklıma yazdım fotoğrafı elime alıp birkaç kumaşçı dolaşacağım müsait bir zamanda:)




Bu hançer de epey hoşuma gitti. Mektup açacağı olduğunu düşündüm. Satıcının başı kalabalık olduğundan soramadım ama hala öyle olduğuna inanıyorum. Sanırım fiyatı da 18.000 dinardı. 360 tl olarak çevirebilirim sizin için. 


O çok beğendiğim yuvarlak kolyenin bir başka versiyonu buradaki de. 




Fatmanın eli figürü yani buradaki adıyla Khamsa'lar da epey fiyatlıydı. Bizi götüren şöförün bir arkadaşının standına da uğradık. Nispeten uygun fiyatlıydı, bir de tanıdık olduğu için indirim yaptı. Kendime bir bileklik alabildim. Onu da bir dahaki yazımda şehrin detayları ile birlikte göstereceğim.

Umarım takılar hoşunuza gitmiştir. Tuhaf bir çekiciklikleri var. Yerel halk tarafından da kullanılıyor. Tabi daha çok düğünlerde. Bunların büyüklüğü, üzerindeki sıklığı ekonomik düzeyin göstergesi olarak ifade ediliyor.  Düğünlerde bu yüzden de 30-40 tane elbise değiştirip kocaman kocaman takılar takıyorlar. 

Şimdilik bu kadar.
Mutlu kalın.

10 yorum:

  1. Ayyy bu takılara bayıldım. Nasıl da güzeller öyle. Her birine çok emek harcandığı belli. Ama gerçekten pahalıymış. Bizim memleketten de betermiş oralar demek ki gösterişte. Tosya'da da kadınlar bayılır düğünlerde neleri varsa takıp dolanmaya. Çok güzel bir post olmuş. Çok otantik ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) Takıları beğenmene sevindim sevgili deniz:) ahh ben de bayılıyorum her birine ama fiyatlar da tam bayıltıcı zaten:) Emek çok evet haklılar da belki. Bazen durup düşünüyorum ben de yapsam herhalde o kadar uğraşıdan sonra ucuza satmak istemezdim. Ama bize de yazık yahu:( Gösteriş burada çok mühiiimm. Yalnız işte bilmiyorlar pek gösterişi de. Diyorum ya zamanın gerisinde bir yer. Güzel giyinir süslenirler ama leş gibi kokarlar, sen gel de gösteriş yap, önce bir duş yap parfüm sür değil mi ama:) Düğünler burada harika. Bir keresinde katıldığım bir düğünde herkesin içinde iç çamaşırına kadar gelen tüm hediyeleri tek tek göstermişlerdi. Bir ara onu da yazayım bari.
      Yazıyı beğenmene sevindim. Bence de çok otantik:)
      Kocaman sevgiler selamlar:)

      Sil
  2. Takilar bir harika :)) Evet takilar pahaliymis ama dediginiz gibi ben de olsam ucuza satmak istemezdim :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) Teşekkürler Firdevs. Takıları ben de çok beğeniyorum hepsi birbirinden göz alıcı..Kim ucuza satmak ister ki üzerinde emeği olan herkes herhalde aynı şeyi düşünürdü.
      Sevgilerimle

      Sil
  3. Çok güzel görünüyor hepsi, iyi ki yazdın, gitmiş gibi olduk biz de. Parfümcünün örtüsünü ben de çok beğendim, bulursun umarın oralarda :)
    Karum'da bir gümüşçü bulduk geçenlerde, hem çok çeşit var hem de fiyatlar normal. Buralara gelince götürürüm seni.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay nasıl da rengarenkler değil mi? :) Beğenmene sevindim..Parfümcünün örtüsünden bulursam sana da alırım ben:)
      Karum'u görmeyeli seneler oldu. Eskiden ne çok giderdik. O merdivenlerinde az oturmazdık. Hem Karum'un içindeki arka koridorlarda ne güzel dükkanlar vardı eskiden, hala var mı oralar, duruyor mu? Bir ara kapanıcak falan diyorlardı ama orası Ankara'nın simgesi gibi, umarım kapanıp da saçma sapan bir şeye dönüşmez. Nedense seviyorum orayı. Atakuleyi hiç sevmezdim pek bi soğuktu. Gelince gideriz Karum'a. Tunalıdaki pasajları gezeriz. Kıtırda kokoreç yeriz. Ankarayı çok özlemişim. Birlikte bizim okula da gideriz bi orta bahçede çay içeriz:) Çok plan var kafamda. Gelelim de yapalım. Ulus'a da gideriz, hatta Anadolu Medeniyetleri müzesinde de. Sanırım benim gelince bir hafta kalmam gerek en az hihhi:)
      Hayalini kurmak bile iyi geldi.

      Sil
  4. Ne kadar güzel takılar bunlar ay kadınız ya işte altını, gümüşü, incik boncuk hepsi de nasıl da çekiyor. Bayıldımmmm...Ama bana fiyatları pahalı geldi. :) Ankara' dan sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Off ne güzeller değil mi? Kesinlikle kadınları daha fazla çektiği aşikar. Eşim olsa mesela bakardı falan el işçiliği diye beğenirdi eminim ama benim kadar etkilenmezdi herhalde:) Fiyatlar hakikaten pahalı. Belki turist fiyatı da olabilir tabi. Benden de Ankara'ya sevgiler..

      Sil
  5. ilk fotoyu çok sevdiim :) ay bak asya afrika ortadoğu filan hiç ilgimi çekmez. ama bak senin sayende bende crzayir merakı başladı. görcem. yani sanki film gibi. lübnanlı bir kadın var filmleri var fransızca. karamel filan. o hava. ne bileyim çok özgün bi ülke herhalde. nostaljik bir atmosfer var. fransız filmlerinden belki zihinsel bir altyapı olmuş bende :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk foto beni de etkilemişti. Cezayir'i merak ettirebildiğime memnun oldum. Benim hep ilgimi çekerdi, bazen bıktım deyip serzenişte de bulunsam hala ilk günkü gibi ilgimi çekiyor aslında bunu yürekten biliyorum. Gel buralara, gör, gez, o ruhu yaşa. Fas Tunus'u kesinlikle tavsiye ediyorum. Cezayir ne yazık ki turistik bir yer değil ama gelişme var. Artık tur bile düzenliyorlarmış ama fiyatlar deli dehşet pahalıydı şaşırdık. Hem bu ruhu insan Fas'ta daha çok yaşıyor, yani en azından ben en çok Fas'ta yaşamıştım. Dediğin kadına bir bakayım. Nostaljik atmosferli fransız filmlerini ben de seviyorum. Daha önce yazdım mı bilmiyorum ama burada geçen bir film de var Tony Gatlif'İn Exils(Sürgündekiler) var onu izlemelisin bence:) Adam Cezayir asıllı bir çingeneymiş. Bir başka filmi Gadjo Dİlo'yu de pek sevmiştim..Buraların ruhunu güzel yansıtır exils, seveceğini düşünüyorum.

      Sil

Yorumlarınız ve paylaşımınız için teşekkürler. Mutlu kalın:)