24 Eylül 2014 Çarşamba

8.9.10


 Fotoğraf: Akkadi Rachid by Skyrock

Abartmak şu günlerde sıkça yapılan bir şey sanırım. Şey diyebiliyorum ancak ne diyeyim başka bilemedim. Her şeyin içine tüm boşluklarını kapatırcasına hava üflüyor, şişiriyor ve hayatımızın ortasına salıveriyoruz. Sonuç; patlayınca elimize kalan kocaman bir hiçlik oluyor. Hiçliği yaşamaya alışmışız, abartarak, tüm olurları kaybetmişiz gibi. Oysa içini dolduracağımız ne çok boşluk var, abartmadan, sakinlikle ve bilgiyle. Bugün köşe yazımı yazdım yine, biraz zorlanıyorum şu günlerde ama haliyle yazmak her zamanki gibi iyi geliyor bana. Bazen öyle oluyor ki yazdıkça kelimeler çoğalıyor sanki. Bir gün kelimeden bir insan olur muyum acaba?

8.Kürşat Başar'ı seviyorum diyemem ama sevmiyorum da diyemem. Başucumda Müzik kitabını sevmiştim ama Şairin Romanını binbir ittirmece kaktırmacayla okudum. Devamlı kendimi çimdirdim okumalısın bitirmelisin diye. Bir türlü ilerlemek bilmedi, oysa güzel bir başlangıç yapmıştık kendisiyle. Çok yazıldı çizildi ondandır belki de. Böyle kitapları hemen okumak yanlış oluyor çünkü beklentilerin yumağında düğün oluyor insan. Her kitabı okumanın bir zamanı var, belki de onun zamanı gelmemişti ama şu anda biraz abartıldığını düşünüyorum ben. Yine de doğru zamanı geldiğinde beğenecek olursam yazarım korkmadan.


9.Her kitaba kolaylıkla gönlümü kaptırabilirim aslında ben, çünkü kitapları seviyorum o en yalın halleriyle ve kokularıyla. Yazmak zor bir süreç, ne yazarsan yaz asla basitleşmiyor o içine girdiğin dünya. Tabi kendi emeğiyle yazanlara bu sözlerim. Yalnız ne yalan söyleyeyim çok popüler olan herkesin elinde dilinde dolandırdığı kitapları anında okumayı sevmiyorum. Bir de çok sular seller gibi okunan çerezlik kitaplar beni doyurmuyor. Canan Tan onlardan biri gibi geliyordu ilk zamanlar. Teyzem okurdu, sonra annem okudu. Teyzem tarihi romancıdır, annemse daha romantik daha duygusal romanları sever. Evimizde hep kitap değiş tokuşu vardır, bu bir nevi tığ örneği alıp vermek gibi doğaldır bizim için. İlk geldiğim seneydi, bir konteyner odasında yalnız zamanlar geçiriyordum. Mutlu ama gündüzleri çoğunlukla yalnız. O zaman Canan Tan'ın Piraye'si yanımdaydı. Çok severek okudum. Bende etkisi hala sürer. Ama o etki hem kitabın içeriği hem o sıralardaki ortamımla bağdaşıyor olmasından kaynaklanıyordu. Piraye'yi çok sevdim. Sonrasında Yüreğim Seni çok sevdi'yi okudum ve ardından En son yürekler ölür'ü. Bilmiyorum bana hep hayatımdaki bazı anları çağrıştırdı. Sonrakiler aynı etkiyi yapmadı ama denemenizi tavsiye ederim bilhassa Piraye'yi. 


10.Burada geçirdiğim zamanlarda bana evimi çağrıştırmayan tek bir kitap yok sanıyorum. Gurbetin insan üzerinde böyle manyakça bir etkisi var. Bir toza veya bir taşa bile kocaman anlamlar yükleyebiliyorsunuz. Yine de en çok eve yakın hissettiğim kitap evim kokan kitaplarım oldu, odamdan özenle seçip getirdiklerim. Yani benim için ayırdına varmak güç ama illa seçmem gerekirse size alakasız gelebilir ama bir antropolog için başucu kitabı niteliği taşıdığına inandığım Ahmet Güngören'i Cadıların Günbatımı adlı eseridir. 

 
Not: Kitaplarımın çoğu yanımda olmadığı için internet görsellerinden yararlanıyorum ne yazık ki. Oysa hepsini bir bir bağrıma basıp koklayıp, uygun ortamlarında tüm duygusal yoğunluğumla fotoğraflamayı tercih ederdim.

8 yorum:

  1. Ben de Baş Ucumda Müzik'ten sonra 'Yaz' ı okumuştum ve aynı tadı vermedi ne yazık ki :(
    Popüler kitaplar ve yeni çıkanlar konusunda ben de aynıyım. Kitabın önce eskimesi lazım benim için :)
    Bir de çok satıyorsa orada bir durmak lazım. Çünkü genelde gerçekten değerli olan kitaplar pek popüler olamıyorlar ülkemizde ne yazık ki :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Burcu;
      İnsan bir kitapta beklediğini fazlasıyla bulduğunda diğerlerinden de aynı hissiyatı yakalamayı bekliyor. Yaz'ı henüz okumadım ama sonrasında bir iki kitabını okuduğumda çok da yakın hissedemedim. Çok satanlara karşı benim de bir sıkıntım oluyor ilk başlarda, sonraları ama mutlaka denemek bir tadına bakmak istiyorum:)

      Sil
  2. Herkeste olan şeylere karşı bir antipatim vardır benim de. Çok sonra, herkes hevesini alıp bitirdikten sonra, tesadüfen elime geçmeli. Bu yüzden çok satan hiç bir kitabı okumadım ben de. Ben çok düşündüren, kafa yorduran kitapları okuyamıyorum. Halet-i ruhiyem elvermiyor henüz. Sadece kafamı boşaltabileceğim, dinlenebileceğim kitapları okuyorum epeydir. Çoğu da çerezlikler oluyor :) Su gibi akıp gitsin, beni güzel yerlere götürsün, üzmesin istiyorum :)) Eğlencelik şeyler diye bakıyorum şimdilik kitaplara. Canan Tan'ın Yüreğim Seni Çok Sevdi'si mesela beni çok üzmüştü. Kötüye gidecek diye bırakıvermiştim ortasında karakterlere sinirlenip. Piraye'yi de merak ettim şimdi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Deniz;
      Aynen bende de o antipatiden oluyor. Gerçi sonraları biraz zaman geçtiğinde edinmek o derece rahatsız etmiyor. Çok kafa yordurup ruhumu yoranları ben de okuyamıyorum inan ki, boğuyor beni sanki. Yalnız bir de incecik olan çerezlik kitapları sevemiyorum. Okuyorum ama sanırım kalın olanlar daha içime işliyor. Yüreğim seni çok sevdi üzücüycü evet, aslında piraye'nin de acıklı bir hikayesi var okurken hüzünlenip ağladığım zamanlar olmuştu ama sevmiştim ben. Herkeste etkileri aynı olmuyor elbette. Ama mesela şu son zamanlarda herkesin pek dilinde olan senden önce ben isimli kitabı bir süre sonra okudum ve hiç hoşuma gitmedi, bildiğin bir türk filmi olmasının yanında sonunu da sevemedim. Aslında beklediğim gibi çıkmayan kitaplara onu da yazabilirmişim demek ki şimdi aklıma geldi..
      Çok teşekkürler değerli yorumun için, sevgiler kocaman.

      Sil
  3. şu denemeleri görmedim hiç bi bakarım. diğerleri önemsiz kitaplarmış ama zaten yaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cadılara bak mutlaka, okumadıysan güzeldir. Bir de Gündüz Vassaf'ın Cehenneme övgüsünü severim çok. Onu da bir yerlere yazmalıyım unutmadan. Önemsiz kitap yoktur kanımca:)

      Sil
  4. cennetin dibini de okuuuu ben de sefiyom :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okudum onu da seneler oldu:) Ama ben Cehenneme Övgüyü nedense daha çok sevmiştim. Tadı başka o kitapların!

      Sil

Yorumlarınız ve paylaşımınız için teşekkürler. Mutlu kalın:)