Kalın bir sis tabakasının hakim olduğu günden yazıyorum şu anda. Bugün bittiğinde yarın için daha heyecanlı olacağım çünkü yarın yıllık iznimiz için Türkiye'ye gidiyoruz.Yine tüm yükümüz ile yollara düşeceğiz. Bu sefer fazla eşyalarımızı da yavaş yavaş götürmenin derdine düştük. Yoksa kişisel eşyalar öyle fazla değil. Bavul yerleştirme sanatımızı konuşturmanın vakti gelmiş de geçiyordu. Hem zevk ve neşe; hem stres ve telaşla karışık bir hazırlanma oluyor her zamanki gibi. Bir ton hayal de bana eşlik ediyor, böylece ağırlığım artıyor.
Yeni bir yıla girmeye çok az kaldı. Geçen sene yine yeni yılı evimizde kutladık, bolca gülümsemeyle ve orada olmanın mutluluğuyla. Bu sene de yine Türkiye'de olacağımız için seviniyoruz bolca. Bu sefer değişiklik yapıp dışarı çıkacağız bakalım. Heyecanla bekliyorum:)
Bu yıl sağlığın ne kadar mühim olduğunu daha da iyi idrak ettik ailecek. Şimdi biraz daha farkında olarak yola devam ediyoruz. Şükretmek ne kadar mühimmiş onu da anladım yine bu sene. Bu sıralar durmadan şükrediyorum. Yine her zamanki benim aslında, hala sıra dışı mucizeler bekleyen örneğin Narnia'daki gibi başka bir dünyaya açılan kapıyı keşfetme hayali kuran, aklı kitaplarda kalemlerde, çocuk gibi oyun delisi olan biriyim yine hayatın bana kattığı her şeyin yanında. Önümüzdeki sene de böyle olacağım biliyorum. Yine istediğim milyon tane şey var, uzun sayfalarla liste haline getirebileceğim. Ama sonra durup düşünüyorum ve aslında hiç bir şey istemiyorum diyorum. Ben böyle çok mutluyum. Tek istediğim sevdiklerimin yanımda olması, sağlıklı olmamız ve mutlu olacak ufak sebepler bulabilmemiz. Bunlar olduğunda diğerleri zaten yanında hediye olarak geliyor.
Yeni yıl için sağlık dışında dileyeceğim yegane şeyin ismi herkes tarafından teoride bilinen ama pratiğe dökülmekte çok zorlanılan bir şey; adı sevgi. Sadece yanımızdaki yakınımızdakini sevmekten ibaret olmayan, herkesi ve her şeyi kapsayan bir sevgi. Biliyorum bunu bilmek, uygulamak, içimizdeki karanlıkta bulmak epey zor olsa gerek;ama yapmamız şart. Günden güne kötüye gidiyoruz çünkü. Tahammülsüz, hoşgörüsüz, ön yargılı ve bencil insanlar topluluğu olduk iyice. Herkes surat bir karış dolaşıyor, bazıları da göstermemek uğruna yapmacık mutlu maskelerle fink atıyor. Koca koca adamlar birbirlerine küfrediyor, ağız dalaşı yapıyor, yumruklaşıyorlar mecliste; sanatçılar sanat yapmaktan başka her şeyde muktedir; gençler sanki bu zamana ait değil gibi dolaşıyorlar ortada her şeyden bir haberler; kadınlar kızgın, öfkeli ve aynı zamanda ayrık otu; çocuklarsa hep arada kalan taraflar, mutsuz ve şiddet eğilimli. Oysa bize hep sevgiyi öğretti aslında anneannelerimiz,babaannelerimiz,dedelerimiz ve ebeveynlerimiz,öğretmenlerimiz. Biz hiçbirini can kulağı ile dinlememişiz meğer. Şimdi herkes sadece kendini düşünür oldu. Ben 2012 de bu zavallı hali üzerimizden söküp atabilmeyi diliyorum. Biz daha mutlu, anlayışlı, sıcak ve dürüst bir hayatı hak ediyoruz insanlık olarak. Bu dair inancım ve umudum asla tükenmeyecek!