takvim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
takvim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Haziran 2014 Perşembe

Yolcu yolunda gerek derler


Şu durumda olduğum su götürmez bir gerçek. Bu yolda olma hali artık gerçekten sıkmaya başladı. Normalde severim yola çıkarkenki hazırlıkları, o yolda olma halini ve hasretle görmeyi arzulanan yerlere varmayı. Uçağa alışamadım hala nedense. Uçakta olmak bir süreliğine teste tabi tutulmak gibi ve bu teste her altı ayda bir girmek icap ediyor ne yazık ki. İstanbul'a indiğimdeki rahatlığımı tarif etmem mümkün değil. Bu bavul toplamalar, kilo ayarlamalar, bavul acaba açıldı mı içinden bir şey çalındı mı stresi, olur olmaz şeyler için arıza çıkartma halleri çekilecek dert değil. Bir de uçak stresi buna eklenince tam bir cinnet hali oluyor. Bu gitme gelmelerde ömrümden ne kadar gitti acaba ve geriye ne kaldı?

Sayılı günler kala zaman geçmek bilmiyor. Ama biliyor musunuz gidiş gününün gelmesinden daha iyi beklemek. Çünkü bugün kafam kazan gibi. Acaba bir şey unuttum mu diye düşünüyorum. Hem şimdiden kedimi de özledim. Kedime eşimin kardeşi bakıyor. Orada mutlu mesut oynuyordur şimdi kızım. Kedisever birilerine emanet etmek çok önemli yoksa insanın gözü arkada kalıyor. 

Uçakta umarım çoook uykum gelir ve hemen uyurum. Genelde gözlerim kocaman açık oluyor yoldayken, rahatsız koltuklarda da pek uyku tutmuyor zaten uykum gelse bile. Kendimi yormaya çalışıyorum ki uyumaktan başka çarem kalmasın. Tabi hal böyle olunca da insanın kafası kazan gibi oluyor. Yine de sonunda kavuşmak olunca, o yere ayak basma anında tüm bu korkular uçup gidiyor, hafifliyor insan. Bir de memleketin kokusunu duyunca değmeyin keyfimize. Allahtan daha uzak bir kıtada falan değiliz. Yolculuk 3 saat sürüyor, sonra da İstanbul'dan 50 dk İzmir sürüyor. Uçak saatleri arası da çok uzun değil. Hoş, uzun aralıklar vermek bana kalırsa daha iyi, en azından biraz dolaşıp kafa dağıtıyoruz, soluklanıp kahve falan içiyoruz. 


Eşim yanımdayken daha normalim. O yokken kurbağa gibi kıpkırmızı ağlamaktan şişmiş gözlerle iniyorum uçaktan genelde. O varken içim daha rahat. Hava da umarım güzel gider. Pilotumuza da saygılar buradan, güzel kullansın inşallah:)

Gidelim memleketimize,
denizle hasret giderelim, 
kuşlarla simit yiyelim, 
sıcak sıcak, fırından yeni çıkmış börek kokusunda kaybolmak istiyorum.
Demli bir çay içmek, 
kocaman bir kitapçıda hayallere dalmak, 
evim'de olmak istiyorum.

Evde olmak hep güzeldir! 
Dönebilecek bir evimizin olması mutluluk verici,
ve bizi seven ailemiz dostlarımız iyi ki varlar!
Türkiye'den haberlerle en kısa zamanda yeniden görüşebilmek dileğiyle...
Hepinize kocaman sevgiler...

4 Mayıs 2014 Pazar

Pazar notları

Bugün tamamen tesadüflerin sonucunda hep kediler ile ilgili şeyler okudum, onlarla ilgili fotoğrafları gördüm, onlar için yazılmış yazıları okudum. Sonra da eve gelip kedimle uzun uzun konuştum ve onu bolca koklayıp öptüm. Bugün yine her zamanki gibi bir gündü bizim için, rutindi; ama güzeldi. Çünkü hala görebildiğimiz güzellikler var, görebilme isteğimiz var, hayal kurabiliyoruz. 

Böyle takvimleri çok seviyorum. Her bir görseli Pinterest cennetinden buldum. Benim gibi kedi severler için paylaşıyorum. 

Benim gibi kedi aşığı yeni insanlar ile tanışıyorum her gün ve bu beni çok mutlu ediyor. Bazen benden çılgınlarını da görüyorum o zaman daha da mutlu oluyorum. E biraz da rahatlıyorum tabi tek olmadığımı düşünerek. 




Herkes için güzel bir pazar günü olmuştur umarım. Ben bir parça buruktum yine çünkü pazar günlerinde her zaman söylediğim gibi burada olmak farkındalığı üzerime çöküyor, sosyal medya desteğiyle de perçinleniyor. Böyle günlerde hep daha çok yazmak istiyorum. Bugünlerde okumak daha iyi geliyor ve keşke hep pazarları güneş olsa diyorum çünkü kendimi dışarı atmak mutlu ediyor.

Şu anda bahçede oturuyorum, uzanıyorum biraz aslında. Hava serin. Üzerime ince bir şal ve bir de pike aldım. Elektrikli ocağın rezistansının çıkarttığı çıt çıt sesiyle fokur fokur kaynayan su sesi birbirine karışıyor, çay demleniyor. Sarınıp sarmalanıp bahçede serinliğe inat çayımı yudumlamak hoşuma gidiyor. Henüz güneşin kırmızılığı bile gökte asılı, belki bir süre sonra o yüzünü hiç göremediğim baykuşlar da gelirler. Keçiler uyumaya gitmişler belli, bahçede bir ben varım bir de saksılarını değiştirdiğim kaktüslerim. Masamın da örtüsü yamulmuş annem olsa kızardı düzelt derdi öyle çirkin çirkin örtme derdi:) Şu an sarmalandığım yumağın içinden çıkmam çok zor o yüzden yazmaya devam ediyorum.

Yarın umarım yine güzel ve güneşli bir gün olur. Güzel havalarda öğlen aralarında eve gelip verandadaki kanepeye uzanıp birkaç sayfa okumayı seviyorum. Zaten yeni gelen günden daha da başka bir şey istemiyorum, güneşi bol olsun yeter..

Bol güneşli, kitaplı, kedili, mutlu, umutlu günler hepimize...

28 Şubat 2014 Cuma

Kedi severler için


Bu takvimi pek sevdim. Benim gibi kediciler için güzel olacağını düşündüm. Umarım benim kadar seversiniz. 

Mutlu hafta sonları...