yaşam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yaşam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Kasım 2020 Pazar

Geçtiğimiz sekiz ayda çok şey oldu

Kesinlikle...

Geçtiğimiz sekiz ayda çok şey oldu. Hayatlarımız büyük ölçüde değişti. Büyüdük, üzüldük, olgunlaştık, çoğaldık, azaldık, ağladık, sevindik, ayak uydurmaya çalıştık ve hep çaba gösterdik tüm bunlar için. 

Karantina denen o acayip deneyimi yaşadık, günlerce. Sonrasında aslında normal olmayan hayatımıza dönüp devam ettik ve alışmak için çalıştık. Hoş; alışamadık ama devam ediyoruz hala, şükür.

Bilmiyorum herkes kendi payına neler öğrendi, neleri aldı değiştirdi kendine kattı ama aslında ne kadar da ufak olduğumuzu bir kere daha gördüm ben bu hayatta. O kadar çok şeye dokunamıyoruz ki, bazen öyle miniciğiz ki...Pamuk ipliği gerçekten hayat!


Oğlum büyüyor. Büyüyorsun çocuk;

Bana laf yetiştiriyor, kendini ifade ediyor, hala bazen durup dururken ağlıyor ama değişti ve güzelleşti. Hayat ilk günlerimin aksine daha keyifli ve kolay artık. Büyüdükçe zorlaşır diyenlere her gün sövüyorum. Çünkü bir çocuğu anlamak bence en büyük problem ve onun kendini anlatabilmesi. O artık konuşabiliyor, anlatıyor acılarını deneyimlerini ve biz anlayabiliyoruz ya şükrediyorum hep. Elbette bir çocuğu büyütmenin her anı zor ama en zorlu kısım sanırım artık uzakta. 

Yalnız bebeklik zamanını gönlümce, keyifle ve korkmadan geçiremediğim için pişmanım. Çok endişeliydim ve depresyonu uzunca bir süre yaşadım. Bazı zamanlar bu pişmanlık beni çok üzüyor. Keşke diyorum daha çok fotoğrafımız olsaydı keşke daha çok eğlenebilseydik birlikte. Ama o zamanlar ben daha çok 'bu çocuğa nasıl bakacağım, ne yapacağım' diye düşünüp ağlıyordum. Acayip günlerdi. Tekrarını yaşamak istemediğim. Bu yüzden ikinci çocuğu düşünmüyorum. Biliyorum ilki gibi olmayacak, tecrübesiz değiliz artık, belki daha keyifli olacak her şey ama dünya her geçen gün daha berbat bir yer haline gelmiyor mu sizce? Şimdi ilk için bile iyi cesaretti diyorum. 

Bloglarda veya daha çok instagram da anneleri görünce acaba bir ben miyim depresyon yaşayan desem de, biliyorum öyle değil. Ve gerçekten biliyorum ki sosyal medya kocaman yalandan bir balon. 

Eskiden olduğumdan bambaşka bir kadına dönüştüm. Belki daha sevimsiz ve çoğunlukla yorgun. Yine de kafamın daha iyi çalıştığını biliyorum artık. Kendime de daha çok güveniyorum. Sadece hala biraz ürkeğim. Hayallerimin peşinden koşmak için yeterince çabalamıyor koşullara teslim oluyorum farkındayım. Sanırım biraz daha zamana ihtiyacım var. O zaman sahip olabilecek miyim bilmesem de umut ediyorum, değişmeyi, dönüşmeyi ve güzelleşmeyi, iyileşmeyi...

Bir kere daha fark ettim ki bu süreçte; biraz bencil olmak şartmış hayatta, bir çocuğu büyütmek gerçekten çok ama çok zormuş, birçok şeyi bir arada yapmak insanı epey yoruyormuş. Yani annemin sihirbaz gibi beş dakikada yaptığını sandığım pek çok şey fedakarlık ve emek istiyormuş. Büyümek tam da böyle bir şey. Keşke şu kafama üniversite yıllarında sahip olsaydım kim bilir nasıl da farklı olabilirdi. Daha çok vakit geçirirdim sevdiklerimle ve daha az küstah olurdum. Ooo o zamanlar dünya sadece benim etrafımda dönüyor zannederdim ne komik. Oysa dünya dönüyor istediği gibi bizler de yancılarız.

Bugün yine akşam oldu. Bu yazıyı tamamlamam üç günümü aldı. İç dökme gibi oldu, terapi gibi oldu, günlük gibi oldu. Olsun varsın. Bana iyi geldi ya gerisi boş. Gezip göremediğim, fotoğraf çekemediğim için zaten daha da ne yazsam buraya bilemiyorum. Yemek blogu falan da değilim neticede tarif yazayım. İşte idare ediverin beni bu ara. 

Herkese mutlu haftalar olsun. Şükredin, sevin, kendinize değer verin ve vakit ayırın, umutsuz olmayın...

Her şey geçiyor...