Bu ara vermeler sıklaşıyor ya hiç hoşlanmıyorum aslında. Ne zaman yazmaya niyet etsem bir türlü başlayamıyorum. Akşam üzerine doğru hep eve gittiğimde bilgisayarımı alır bahçede bir güzel yazarım bugünkü yazımı diyorum yine olmuyor. Eve gittiğimde mutlaka aklıma yapacak ekstra bir şeyler geliyor. Annem evin işleri hiç bitmez derdi bense pek anlam veremezdim. Şimdi bazen bakıyorum da kendi kendime iş yaratıyorum.
Havaların sıcak olması insanı olumsuz yönde etkiliyor. 50 derece sıcakta hep kedilerim gibi, gölge ve serin bir yer bulup uzanmak isteği duyuyorum. Kendimi harekete geçirebildiğim zamanlarda ise hep yeni tarifler deneyip lezzetli yaz yemekleri yapmak için harcıyorum zamanımı. Günden güne tariflerim çoğalıyor ve çocuk gibi mutlu oluyorum. Mutluluk demişken; uzun zaman evvel bana bir mim yollandı ama ben cevap yazamadım. Bu vesile ile şimdi ona da yanıt vermiş olacağım. Bizi mutlu eden şeyler neler? Mim'in konusu işte buydu. Mutluluk en çok yaza yakışıyor herhalde. Çünkü yaz mevsiminin üzerimizde böyle bir etkisi var. Baharın da aynı ölçüde olmasa da payını göz ardı etmemek gerekiyor. Mutlulukları yaratabilmek aslında çok kolay. Yoksa öyle çarşıda pazardan mutluluk adlı etiketlerle satılan bir şey değil ne yazık ki! Günümüzde bu kadar kolaycı olmuşken içimizden kimileri onun da satılmasını istiyordur eminim. Armut piş ağzıma düş mantığı ile günlerini geçiren öyle çok insan var ki. Onlar hayatın kendilerine her gün mutluluklar hediye etmesini bekliyorlar, bekliyorlar ve bekliyorlar. Harekete geçmek gerek bir an evvel, başlangıcı nerede, nasıl ve ne zaman olursa olsun.
-Mutluluk bence ilk başta seni seven ve düşünen insanların olduğunu bilmekten doğar. Sonra sevdiklerini değebileceğin kadar yakınında tutmakla büyümeye başlar. Kendine ufak mutluluklar edindiğinde ise gelişir. Sonu var mıdır? Bana kalırsa yoktur çünkü insanın istemsizce olsa bile yarattığı kendine has bir gülümsemesi her zaman olacaktır.
-Sevdiğim adam beni mutlu ediyor. Hiç bir şey yapmasa bile onun yanı başımda olmasını seviyorum. Onun varlığını hissetmeyi seviyorum. Hayatın bizi karşılaştırmış olması büyük bir mutluluk kaynağı, daha ne olsun! İki tane ayrı şehirde, iki ayrı insan, birleştiklerinde mutlu bir hayat yaratabiliyorlar ya bence bundan daha mucizevi ne olabilir. Şöyle bir söz vardır çok beğendiğim ve sıkça yazdığım;
'Bir gün gelir, dünyanın bir yerinde yıllarca
senin
haberin olmadan yaşamış birine,
bütün hayatını anlatmak istersin.'
(İşte bu cümleyi her düşündüğümde sevdiğim kişinin
ne kadar özel olduğunu bir kere daha anlıyorum ve
bu beni mutlu etmeye yetiyor da artıyor bile!)
-Kızım Charlotte ve diğer kedilerim beni hep çok mutlu ederler. Onların şaşkın bakışları, yumuşaklıkları, gır gııırr sevgi gösterilerinde bulunmaları, patilerinin renkleri, dokusu ve pufidikliği benim için mutluluk kaynağıdır. Bir de beni gördüklerinde çook uzaktan bile olsa koşarak karşılamaları her buluşmamızda içimi mutlulukla doldurur. Sevildiğimi biliyorum.
-Yazma eylemi beni mutlu eden şeylerin içinde önemli bir yere sahip. Yazmanın yanında araştırmak, okumak, defterlerin sayfalarında kalemlerin renkleri ve kelimelerin büyüsü ile buluşup bütünleşmek de cabası. İnsan onları hayatına bir kereliğine bile olsa aldığında vazgeçmesi mümkün olmuyor.
-Yemek yapmak önceden bu kadar elzem değildi benim için. Bir ihtiyaç olarak görüyordum. Ama o zamanlar toydum. Şimdi onu içimdeki ruhla bütünleştiriyorum. Yemek fotoğraflarına bakmaktan sürekli yemek düşünür bir hale geldim. Zaten yaptıklarımı tatmayı da ayrıca seviyorum. Büyük bir mutfakta kendimi yemek yaparken hayal etmek mutluluk veriyor. Dekorasyon hakkında fikir veren cezbedici sayfalar da hayal gücüm için büyük yardımcı.
-Doğa ile yakınlaşmak beni mutlu ediyor. Kuşları dinlemek, toprağı koklamak, taşlara dokunmak, pek çok şekilde ona yakın olduğumu hissetmek mutluluk veriyor. Otların rüzgarda dans etmeleri izlemeyi çok severim örneğin ve çimenlere yayılıp gökyüzünü izlemeyi, denizin dalgalarına dalmayı ve suyun yüzeyinde elimi izlemeyi.
-Güzel kokular beni mutlu ediyor. Çamaşır makinesinden yeni çıkmış çamaşırların evi saran o muhteşem kokusu, soğanın kavrulurkenki kokusu ve sonra sarımsakla buluştuğundaki o an, tereyağlı pilavın evin her yerine hücum etmesi, fırındaki ekmek kokusu, pazara gittiğimizde karşılaştığımız sebze ve meyvelerin taze kokuları, kitapların yapraklarının kokuları, kedimin temiz olduğu zamanki kurabiye kokusu, tanıdık yerlerin örneğin evimin, annemin, babamın, aşina olduğum insanların kokuları, banyo sonrası saçların kokuları, otların yakılma anındaki kokuları, kalemlerin ve silgilerin kokuları v.b daha öyle çok var ki yazamadığım.
-Yolculuklar beni hep mutlu etmiştir. Erkenden hazırlanılan bavullar, sabahın ilk ışıklarında çıkılan yollar, arabada giderken pencereden rüzgarın içeri girmesi, ara ara verilen molalar ve keşfedilen yeni yerler. Bilmediğim başka yaşamlara tanık olmak ve yeni bir kültürü tanımak, anlamak ne muhteşemdir. İnsan da bu yeni yerleri gördükçe yenilenir, gelişir ve değişir.
-Yaşlı insanlar beni mutlu ederler. Onların bulundukları ortamda hep bir huzur vardır gibi hissederim. Ailede bir büyüğün olması fikri beni hep mutlu eder. O zaman gerçek bir aile olduğumuzu düşünürüm hep. Yaşlıların buruşmuş tenleri, kokuları, koyunlarında sakladıkları gizli hazineleri benimle paylaşmaları, eskiye dair hikayelerini anlatmaları büyük mutluluk verir.
-Eskiye dair her şeyi çok severim ve ne zaman eskiyi düşünsem elimin altında o zamanlara ait dokunabileceğim ve gerçekliğini hissedebileceğim bir şey olsun isterim. O yüzden çok önem veririm benim olanlara, kitaplarıma, eşyalarıma; çünkü hepsinin bir anısı vardır bende. Annemden kalan bir eşyayı üzerimde taşımak, babamın annem için yazdığı aşk dolu şiirlerini yakınımda tutmak isterim. Tanıdıklarımdan yadigar eşyalarında ayrı bir yeri vardır bende; babaannemin dikiş makinesi, annemin teyzesinin daktilosu ve teyzemin taş plakları gibi. Onların fotoğraflarını gittiğim her yere götürürüm. Ailemin diğer üyeleri için de geçerli olmuştur bu. İlerde evimde eski aile fotoğraflarından oluşan bir alan yaratmak hayalim var, bu da mutlu ediyor beni, çünkü aileme olan bağlılığımı paylaşmayı ve bunu tüm kalbimle içimde hissetmeyi seviyorum.
-Fotoğraf çekmek beni çok mutlu ediyor. Zaman hırsızı oluyorum çünkü o filmlerde görüp de hep olmayı hayal ettiğim ajanlar veya dedektifler gibi. Keşke gözümün gördüğü her kareyi çekebilsem tam da o anda. Günün birinde böyle bir teknoloji yaratılırsa emin olun deneyenlerden biri de ben olurum.
-Müziği seviyorum, hafif müziği ve bir hikayesi olduğunu hissettiğim müziği. Böğüren bağıran adamları bir zamanlar nasıl dinliyormuşum anlayamıyorum. Gençlik gerçekten insana her şeyi yaptırıyor. Şimdi de o günlerdeki gibi çılgın olabilmek adına türlü şeyler yapmak istiyorum ama biliyorum ki o günler geri gelmeyecek. Olsun yine de doyasıya yaşadığımı bilmek bile beni mutlu etmeye yetiyor.
-Ben çabuk mutlu olabilen biriyim. Japon pazarlarında satılan renkli plastik kaplar bile beni mutlu eder:) Görünce o renkleri içim hareketlenir ve enerji dolarım. Sokaklarda yürümek öyle suskun ve etrafı seyrederek, bir kitabın sayfalarına dalıp gitmek, yalnız olmak sevdiğim diğer şeylerdir. Yeri gelir kalabalıkları da severim ama daha çok ailesel kalabalıklar, toplanmalar hoşuma gider. Yine de bir yanım yalnız kalmaya dair övgüler yağdırır durur içimde. O yüzden ilk yıllar burada yaşamak o kadar da zor gelmemiş olmalı, bir nevi kişisel bir inziva gibiydi. O zamanlar bana faydasını anlamamıştım tabi, o heyecanla idrak etmek zordu. Şimdilerde bana neler kazandırdığını görebiliyorum.
-Denize yakın olmak, deniz havasını solumak da her zaman büyük bir mutluluk vermiştir bana. Çocukluğumun en güzel anıları Karadeniz'in serin sularının bağrında geçmiştir. O yüzden o anılara dönebildiğim zamanlar yani yazlığımızda geçirdiğim her gün benim için ayrı bir mutluluk kaynağıdır. Sanırım yaşlandığımda dahi oradan vazgeçemeyeceğim.
-Renkler, desenler ve ilgi alanıma giren çoğu şey beni mutlu eder. Geniş bir alanı kastediyorum bunu söylerken, çünkü hayatın içindeki her ufak detayı gözleme, araştırmaya meraklıyım. Her şeyin içinde bulunmak, yaşantıların tadına bakmak isterim. Bu yüzden mesleğimi çok seviyorum. Antropoloji okumak bugüne kadarki seçimlerimden en iyisiydi, hiç bir zaman pişman olmadım. Bir pişmanlığım varsa o da eğitimimi desteklemek adına yurt dışında farklı işler yapmayışımdır. Onu da Cezayir'de kaldığım zamanlarla telafi etmeye çalışıyorum. Farklı insanları, kültürleri tanımak, öğrenmek, farklı hayatlara dahil olmak her zaman beni mutlu etmiştir.
Daha yazacağım öyle çok şey var ki. Mutluluk benim için burada yazdığım ve yazamadığım pek çok şeydir. Kimi zaman etten kemikten, kimi zamansa sadece düşünceden ibarettir, yeterlidir, değerlidir ve berraktır. Söylenen o ki artık insanlar bu tip okumalara fazla vakit ayırmıyorlarmış, inanmıyorum, yazdıklarımın elbet birilere hitap edeceğini biliyorum. Bu yüzden her zaman zevkle ve mutlulukla yazmaya devam edeceğim. Siz de mutlu mutlu gülümseyerek okuyun!
Güzel bir hafta geçirmeniz dileğiyle.