Herkese Merhaba;
Nihayet yazabiliyorum. Beklediğimden daha değişik ilerliyor pek çok şey ama iyi sayılır. Aslında hep duyduğum şeyler çerçevesinde ilerliyoruz günlerin içinde. Bazen geçmek bilmiyor bazen hoop akşam oluveriyor.
Şunu kesinlikle diyebilirim ki bir bebekle olmak zormuş. Hem küçük olması hem tecrübesizlik insanı bu hassas dönemde üzüyor. Bazen gereksiz buhranlara dalıveriyor insan. Loğusalık dipsiz bir kuyu gibi içine düşersen tırmanması zor olur, bu yüzden temkinli davranmak, sağlam basmak lazım.
Öncelikle doğum ile ilgili birkaç şey yazmak istiyorum merak edenlere;
-Şunu anladım ki insanların söylediklerini dikkate almamak en güzeli. Herkesin macerası kendine has. Mesela sezaryeni hatta epidurali daha zor bir şey sanırdım ben, meğer epey korkutulmuşum. Tabi normal yollarla olması en çok istediğimizdi ama neden öyle olmadı diye pişmanlık duymadım. Aksine koridorda acıyla ağlayan kadınları görünce dedim iyi ki beklemiş küçük tosbağam. Merak edenler için yazayım, her şey yolundaydı normal bekliyorduk ama gelmemekte ısrar etti paşa. Kafası da azcık tombikmiş normal zor olurdu dedi dr'um. Birkaç günde toparlandım. İyiyim şimdi.Şükür!
-Anneliğe dair yazarsam henüz üzerime annelik çökmedi. Hani öyle aşkım balım her şeyim modum yok. Aslında böyle olacağını ben zaten biliyordum. Çünkü kendimi tanıyorum..Bazen inanamıyorum benim karnımdan çıktığına. Ultrason görüntülerine bakınca gerçekliğine inanıyorum. Gerçekten mucize tabi ona şüphe yok. Minnak ellerini ve ponçik boğumlarını görünce hayatı daha iyi algılıyor insan. Yaşamak güzel şey diyor her ana bir kere daha şükrediyor!
-Loğusalık ise çok detaylandırılabilecek, üzerine sayfalar yazılabilecek bir durum bana kalırsa. İlk günler gerçekten dehşete kapılmış gibiydim çünkü, nasıl bakacağım bu bebeğe diye panik haldeydim. Devamlı ağladım birkaç gün. Uykusuzluk da çok koydu bana. Öyle gece yarılarına kadar oturup film izlemenin verdiği uykusuzluk gibi değil. Gözleri gece fal taşı gibi açılmış ve devamlı meme isteyen bir şey var karşınızda. Henüz duruma adapte olamamışken öylece gecenin içinde kalıvermek insanı sinir harbine sürükleyebiliyor. Birkaç gün sonra üzerimden atıverdim o durumu ama hala endişeli tavırlarım var, daha çok nedeni yapamamak değil aslına bakarsanız, onun üzülmesi ve yetememek duygusu. Ne insanlar çocuk büyütüyor. Herkes bizler gibi ihtimam mı gösteriyor. Çocuklar yalın ayak soğuklarda dolaşıyor. Bu daha başka bir duygu ifadesi zor. Ve anne olmak için doğduğuna inanmayan kadınlar için içinden çıkması biraz daha zor. Ben her kadının anne olması gerektiğine inanmıyorum. Kutsallık söylemlerine, o mükemmel annelik hareketlerine inanmıyorum. Bu yüzden de teslim olmam biraz daha zaman alacak gibi.
-Fotoğraflarımdan birinin altına sihirli kelime 'geçecek' demişti bir arkadaşım. Hep onu düşünüyorum. Özellikle geceden sabaha donan o zamanlarda diyorum kendime, geçecek, büyüyecek ve bu anlar özlenecek, üzülme, devam et, sabret, mutlu şarkılar söyle içinden. Evet şarkı söylüyorum ninni niyetine biraz da. İyi geliyor. Bebek de sesimi seviyor. Bana bakıyor ama henüz tanımıyor elbette. Ama beni sevdiğini söylemesi için sabırsızlanıyorum en çok. O minik adam tarafından sevilmek arzusu dolu içim!
-Kedicik de evde değişik durumlar olduğunun farkında. Ama rahatsız olmadı. İlk günler biraz ilgi ondan kaydı diye tedirginlik yaşadı ama sonra geçti. Arada ben emzirirken gelip kucağıma oturuyor, beni de sev diyor belli ki. Öyle oturup gidiyor beş dakika. Bebekle tanıştırdık ama öyle tepki vermedi pek. Onun masumiyetinin ve savunmasızlığının farkında bence. İdare ediyor işte!
-Ebeveyn olduk artık. Çıt çıt çekirdek ailesiyiz. Bazen özlüyorum kaygısız ve rahat zamanları ama bahara daha iyi olacak her şey inanıyorum. Çıkıp dolaşacağız birlikte, masallar okuyacağız, mimikler yapacağız birbirimize. Boncuklarını izleyeceğim gün ışığında kuş cıvıltılarında. Şimdi daha çok ufak ve bu insanı biraz tedirgin ediyor. Dışarı çıkınca heyecan oluyorum, ya ağlarsa diye endişe ediyorum. Her yerde emzirmeye de alıştım aslında hiç çekinmiyorum hoop meme dışarda:) Kadınlık çok acayip mevzu valla!
-Öyle çok ahkam kesmemek, durumun içerisine girmeden fikir yürütmemek gerekiyormuş onu da anladım. Emzirmek güzel, hiç gıdıklanmadım mesela, acıyan yerler de zamanla düzelecek biliyorum, emzirmeyi sevdim. Sütüm gelmese de emzirdim, ne zaman isterse emziriyorum. Mama takviyesi yapıyorum ve bunun için de üzülmüyorum. Hatta yalancı silikon meme de verdim onun için de pişman değilim. Bazen ihtiyaç oluyor. Kalabalık istemem sıkılırım dedim, annem ve teyzem gitsin istemiyorum şimdi yanımdan. İkinci loğusalık sendromum o ilk günlerdeki ağlamaların yanında yalnız kalmayı istememek oldu. illa birileri olsun istiyorum etrafımda, iyi geliyor. Süt sağıyorum bazen o da acayip bir şey, fork fork çekmesi komiğime gidiyor hatta. Memelerimin bu işe yaramasına şaşırıyorum, ahh diyorum memeler nelere kadirmiş:) O doysun da yeter, kim görmüş kim görmemiş hiç takmıyormuş insan. Yoksa çıplaklar kampı gibi gelirdi bulunduğum alan serde annelik olmasa!
Bir ara yine yazarım. Uyuyor şimdi tosbağa. Sabaha bir saatte ayaklanırız yine. O da bilmiyor henüz gece gündüz ne yapsın. Bir iki aya düzelir, sabretmek gerek. Demem o ki istiyorsanız yapın bir bebek, ama tereddütle yapılacak bir şey değil. Bolca sabır, hüzün, aşk ve diğer şeyleri içinde barındırıyor, hazırlanmak da mümkün değil başına gelecek öyle anlıyorsun. Güzel ömrü olsun, mutlu bir hayat sürsün, gülsün, dünyayı sevsin bizi sevsin tek arzu ettiğim bu.
Hadi bakalım bize kolay gelsin. Öperiz bizi sevenleri ve merak edenleri. Aklıma bu kadarı geldi eksik gedik olabilir, sonra yine detay veririm. Bir ara denizi görmek ve uzunca içime havasını çekmek için sabırsızlanıyorum. Yürümek iyi gelecek sanırım. Gezenti ruhlara ev basabiliyor:)Öyle ben alırım çocuğumu gezerim tozarım diye ahkam kesmekle de olmuyor, buz gibi soğukta 10 günlük bebeği sokağa çıkartmaya korkuyor insan, vicdan yapıyor aklınızda bulunsun!