28 Kasım 2025 Cuma

Merhaba

Hala orada olan varsa, hala blog okuyan varsa ve hala ilginizi çekebiliyorsam yeniden merhaba;

Yıllar yılları kovaladı. Burası henüz kapatılmaya hazır değil gibi geldi bana ve fırsat bulunca yazmak istedim. Belki de yazmaya yazmaya unutmuşumdur blog yazmayı ama sanmam. Çünkü yazmak her daim yaptığım bir şey. Bu blog ilk çıktığı zamanlarda süper keyifliydi. Hem haber alabileceğimiz çok başka mecralar da yoktu o zamanlar. Sosyal medya da bizi bu kadar ele geçirmemişti. Çoğu zaman bu blog sayfalarımız eskisi gibi kullanılmadığı için üzülüyorum aslına bakarsanız.

İzmir'de yaşantımız devam ediyor. Cezayir kadar ilgi çekici olmayacak belki de sizler için. O zamanlarki kadar fotoğraf da çekemiyorum yıllardır. Aslında cazip yerler yok değil ama hayat koşturmacasından bir türlü fırsat olmuyor makineyi kullanmaya. Telefonlar artık makinelerin de yerini aldı. Hoş onların tadı hep bir başka!

Zaman zaman eski blog arkadaşları ile sohbetler yapıyoruz. Herkes o eski günleri özlüyor. Sanki daha naif zamanlardı. 

Zaman son yıllarda sanki daha hızlı geçiyor. Büyüyoruz. Oğlum büyüyor, ben yaşlanıyorum. Eskisinden daha çok beyazlar var saçımda. Eskisinden daha çabuk yoruluyorum. Enerjim de fark edilir düzeyde bir azalma var. Ortam çok kötü ve kaygılı insanlara dönüştük günden güne. Her şeyden önemlisi sağlık bunu hep söylüyorum ve söylemeye devam edeceğim. Zaman zaman sağlığımız ile sınandık ama çok şükür kaldığımız yerden devam ediyoruz. 

Ebeveynlik çok zor zanaat. Çocuk büyütmek sandığımdan daha zormuş. Hem çok güzel hem de devamlı bir endişe hali. İnsanı ele geçiren duygular bütünü. Öyle çok şeyi bir arada düşünüyorum ki bu beni bazen çok yoruyor. Ama hep kendimi telkin etmeye çalışıyorum, durmaya dinlemeye çalışıyorum, yaşamı anlamlandırmaya çabalıyorum. 

Bazen dünya çok boktan bir yer diyorum ama yaşamak gerçekten güzel şey! Benim gibi inceliklere düşkün insanlar için her şey bir sınav gibi. Mesela eskisi kadar okuyamamak beni üzüyor. Yorulduğumu görmek düşündürüyor. İnsan yaşarken hiç yaşlanmayacakmış gibi hissediyor. Yolda gördüğüm yabancılara farklı bir gözle bakıyorum bilhassa yaşlılara. Aslında keşke hepimiz böyle yapabilsek. Onlar da bir zamanlar bizim gibilerdi. Biz de bir zamanlar çocuklarımızın yerindeydik. Belki böyle düşünmeyi herkes unutmasa dünyayı daha güzel hale getirebilirdik. Birbirimizle daha çok empati yapabilirdik. Birbirimizi anlamaya çalışabilirdik. Toplum dediğimiz yapının son yıllardaki hali hepimizi çok düşündürüyor. Nereye gidiyoruz?

İşte öyle böyle geçiyor yaşam. Düşünerek, çabalayarak, bir oraya bir buraya savrularak bazen. Şanslıyım ki beni sevenler var ve sevdiklerim var. Bazen yalnızlığı özlüyorum ama yalnız kaldığım her an da rutinlerimi arıyorum. Ben baya baya değişmişim aslında. İnsan her an değişiyor dönüşüyor fark etmiyoruz. İyi yönde değişmek güzel bir şey. Bir yaştan sonra gelinen o hal, ki herkesin farklı bir yaşında geliyor bu, insanı dönüşmeye zorluyor. İyi de yapıyor. İnsan öğrenmez ise, merak etmez ise, başka şeyler arzu etmez ise ne diye yaşar öyle değil mi? 

Hala gazete yazılarıma devam ediyorum. Sadece biraz azalttım. Seramik maceram da hevesle ve heyecanla devam ediyor. Eğitimler alıyorum kendimi yetiştirmeye çalışıyorum. Mutluyum. Yorgunum ama mutluyum. Çabalıyorum. Keşke diyorum daha erken başlasaymışım. Keşke biraz daha farklı bir yerden başlasaymışım ama olsun vardır her işte bir hayır. İnatla azimle devam ediyorum. 

Umarım sizlerin hayatında da çoğu şey yolunda gidiyordur. Hep yazarım diyorum olmuyor bu sefer demeyeceğim. Okursanız ve yorum yazarsanız orada olduğunuzu bilirim, hala. 

İyi olalım. 

Daha göreceğimiz güzel günler var.

Sevgilerimle