27 Eylül 2011 Salı

10:23 İtibariyle

Uzun zaman oldu yazmayalı yine. Eylül ayını pas geçmiş kadar oldum. Ama içimden hiç yazmak gelmedi. Sanmayın buraya yazmadım diye yazmalarım durdu tabi ki hayır sadece blog için geçerli bu durum dergi ve gazete yazılarımı mütemadiyen yazdım hem de zevkle. Bugün de içimdeki o yazmak istemeyiş hallerimi yıktım ve kendimle barış sağladım. 

Sanırım Marakeş'ten döndükten sonra buraya geri dönmüş olmanın hüznüne fazla kaptırdım kendimi. O güzelim şehri gördükçe buraya gelme isteğim azaldıkça azaldı. Sonra döndük ve alışma süreci başladı. Artık eskisi kadar olmuyor bu süreçler. Zaman geçtikçe sebep bulmakta zorlanıyor insan. Artık daha belirgin olsun istiyor insan hayatında bazı şeylerin. Neyse biraz daha sabır bakalım sonu nereye varacak..

Havalar biraz biraz serinlemeye başladı. Birkaç haftadır akşamları bahçede otururken üzerimize hırka, şal, örgü battaniye, eşofman gibi şeyler alıyoruz ve sıcak çay içimizi daha çok ısıtıyor. Yaz gitmesin hemencik diye olabildiğince onunla vakit geçirmeye çalışıyorum ama bir çocuk kadar inatçı; illa gidecek. Neyse az da olsa yine birlikte geçireceğimiz zamanımız var diye avutuyorum kendimi. Hiç kış gelsin istemiyorum. Kış benim için lahana moduna girmek, bitmeyen yağmurlarla baş etmeye çalışmak, sürekli bir tembellik halinde sıcak yataktan çıkmamak için türlü bahaneler aramak, kasvetin içinde hüzne boğulmak, pek çok aktivite'den mahrum kalmak,   sinemayı özlemek, arkadaşlarımı özlemek, kitaplarımı özlemek, elektrikli battaniyemi özlemek, kedim dışarıda yalnız kaldığı için üzülmek v.b demek. Yani pek de iç açıcı değil gördüğünüz gibi. Yine de kışı güzelleştirme çabalarım da yok değil yoksa onu tüm olumsuzluklarıyla kabullenmem çok zor oluyor. 

Marakeş ile ilgili yazmaya devam edeceğim. Fotoğraf koymadığım için bir sürü mail aldım. Koyacağım elbette. Fotoğrafsız Marakeş yazısı olmaz:) Geç de olsa yazacağım o büyülü dünyayı..Şimdilik sadece bilgi amaçlı bir şeyler yazmak istedim hala merak edenler için. Bazen böyle oluyor işte neden bilmem insanın bir müddet yazası gelmiyor, kaçıyor o istek, ama sonra bir geldi mi pir geliyor. Her gün yazasım var artık:) Yaşasın!!!

1 Eylül 2011 Perşembe

Casablanca

Bayram tatilimiz ilk defa böyle uzun olduğu için bu fırsatı değerlendirelim ve bir Fas turu yapalım dedik. Dört günlük tatili böyle değerlendirmek güzel bir fikirdi hem de büyük bir heyecanla görmeyi beklediğim Fas için nihayet fırsat yaratabilmiştik.

Şu anda Casablanca'dayız. Programımızı iki gün Casablanca, iki gün Marakeş olarak yaptık. Dün ilk günümüzdü, çabucak geçti bile. Casablanca'yı Tunus kadar beğenmedim ne yazıkki. Üzücü oldu biraz benim için. Bayram dolayısıyla yine merkezdeki çoğu dükkan, çarşı kapalı. Yalnız akşam inanılmaz kalabalıktı. Herkes kendini sokaklara atmıştı. Tunus'ta sokaklar bile yasemin kokuyordu öyle güzeldi ki. Casablanca sokakları ise sidik kokuyor leş gibi. Çok üzüldüm böyle olduğuna, çünkü Casablanca özel ve güzel bir şehir aslında. 

Dünün en güzel kısmı Casablanca filmindeki Rick'in barına gitmemiz oldu. O ruhu hissetmek harikaydı. Tümüyle korunmuş, çoğu şey aynı duruyor. Televizyonda devamlı Casablanca filmi oynuyor, bu yüzden oradan da karşılaştırma yapabiliyorsunuz. Detayları daha sonra fotoğraflar eşliğinde yazacağım.

Bugün de okyanusa yüzmeye gideceğiz. Hava kapalı olmasına rağmen bir plaj bulmayı ve orada günü geçirmeyi planlıyoruz. Yemek için Mc Donalds ve KFC bulduk ve tabi kaçırmadık. Uzun zaman olmuştu yemeyeli harika geldi o yüzden. Bundan sonraki durağımız Marakeş. Oraya dair umutlarım büyük. O çarşılar, sokaklar, evler eminim ki harika olacak. Gezilecek yerler listemi güncelliyorum ve her gittiğimiz yerin üzerine çizik atıyorum. 

Yeni fotoğraflarla yeniden görüşmek üzere..
Herkese Casablanca'dan sevgiler.