Bugün Cezayir'de hava kapalı. Aslında hala tam da kış gelmiş gibi hissetmiyoruz. Bir ara soğuk yapmıştı ama ardından güneşli havalar geldi. Sanırım yarından sonra da biraz yağmur olacakmış. Geçen sene de yıllık izin için Türkiye'ye gittiğimizde hava epey soğuktu. O sırada burada da soğuklar başlamış. Biz döndüğümüzde yine güzel bir havayla karşılamıştı bizi Cezayir. Sanırım bu sefer de öyle olacak.
Tatil için hazırlık yapmaya başladım bile. Notlar alıyorum, evi toparlıyorum, bilgisayarımdan alacaklarım ve hard diske aktaracaklarım da var sırada. Aslında stresli zamanlar bunlar benim için. Henüz bavul toplamaya bile başlamadım, sadece kafamda neler götüreceklerimi biriktiriyorum, ön hazırlık manasında.
Her gittiğimde fazlalık yaratan eşyalarımı, okuduğum kitapları ayırıp yanımda getiriyorum. Dönerken bize sorun yaratmasın diye. Ama henüz Türkiye'deki evimiz tamam olmadığından ya annemlerde(izmit) ya da yiğitin ailesinin evinde(izmir) bırakıyorum taşıdıklarımı. Onlar için de fazlalık yaratıyor. Bu sefer de birkaç şey alacağım elbette ama çok yük edinmemeyi düşünüyorum. Tüm bunları düşünmek bile bir nevi telaş yaratıyor insanın içinde. Uçağa binmek de ayrı bir heyecan elbette benim için. Hele kış günlerinde hiç sevmiyorum uçak yolculuklarını.
Ailemi ve dostlarımı görmenin vereceği sevincin yanında denize yakın olacağım için de mutluluk duyuyorum içimde. Hava soğuk da olsa karlı yahut yağmurlu da olsa ve hatta bir pencerenin ardından bile olsa denizi görmek iyi gelecek bana her zaman olduğu gibi.
Hep oraya gittiğimde bir durgunluk dinginlik hali yaşamak hayali kuruyorum ama her zaman da bunun tam tersi oluyor. Büyük bir koşturmacayla günlerin nasıl geçtiğini anlamıyoruz. Biliyorum yine öyle olacak ama olsun belki biraz daha rahat davranabiliriz bu sefer kim bilir.
Yine evimizle ilgili bir takım şeyler yapacağız. Tadilatın büyük kısmı bitti ama eksikleri var. Halledebildiklerimizi halledeceğiz. Geri kalan zamanda biraz şehrin ve orada akıp giden hayatın tadını çıkartmak gerekiyor. Buradaki 6 ay boyunca en çok orada şehrin gürültüsünü, ağaçların kokusunu, insanların hayatın içindeki git gellerini hayal ediyorum. Kitapçıları, restoranlarda yemek yemeyi, denize karşı bir bardak çay içmeyi düşünüyorum hep. Buradayken en çok orada yapılan minicik ve kimilerine değersiz gelen şeyleri özlüyor ve hayal ediyorum. Geriye kalan her şey çok anlamsız geliyor. Bazen sadece çıkıp yürümek, susmak de etrafı gözlemlemek istiyorum. İçimdeki o telaşlı hale bir türlü alışamadım, aynı; yıllardır yaptığım uçak yolculuklarına alışamamak gibi. Ama artık içimde türlü mecburiyetler hissetmiyorum. Yapmak istediklerimi yapmaya odaklanıyorum daha çok. Yapamadıklarım için eskisi kadar acı çekmiyorum. En önemlisi buradaki 6 aydan sonra oradaki 20 günde az da olsa huzur bulabilmek, mutlu olabilmek, hoş sohbetler yapabilmek ve geçirdiğimiz günlerden mutlu anılar oluşturabilmek.
Bol bol fotoğraf çekeceğim elbette her zaman olduğu gibi. Yine odamdaki eşyaları karıştıracağım. Belki zaman olursa yine biraz toplama yapar fazlalıkları atarım. Simit yemek istiyorum çayla, şu anda en çok istediğim bu. Bildiğim, aşina olduğum sokaklarda yürümek istiyorum, sanki hiç oradan ayrılmamışım gibi. Tanıdık birilerini görme ihtimali ile sokaklarda yürümek güzel bir duygu. İzmir'e de daha çok alışıyorum her gidişte. Orada olmak da hoşuma gidiyor. Henüz içimdeki o yabancılığı atamasam da yadırgamıyorum orada olma halini. İzmir sıcak bir şehir, hayatı ve insanlarıyla. Yine de ikiye bölünmek zor geliyor. Kısacık zamanda bir şehri bırakıp başka bir şehre gitmek ve başka gitmek istediğim şehirlere gidememek üzüyor. O kısacık zamana ne kadar çok şey sığdırmak istiyorum bilemezsiniz. Belki de bu zamana kadar yapamadığım her şeyi.
Oradaki kısa zamanları güzelce değerlendirebilmenin en iyi yolu planlı olmak. Bazen planlara uyulamıyor elbette ama olsun gün içinde neler yapacağını düşünmek hem güzel hem de verimli. Kafamıza göre takıldığımızda hep bir şeyler eksik kalıyor. O yüzden ilk günler evimize odaklanacağız sanırım. Sonrasında akşamlar ve gündüzler keyif alacağımız zamanlar olacaklar inşallah. Hele bir sağ salim varalım da memleketimize. Gerisi teferruat!