Yeniden merhaba;
Günler hızla ilerliyor. Ama tabi içindeki dakikaları bazen sayıyoruz doğruya doğru. Her gün birbirinin aynı gibi de gelse değil. 7. gün bugün. Evet tüketiyoruz ve sona yaklaşıyoruz ama bir bu kadar daha var diyor içimde bir ses işte o zaman canım sıkılıyor. Ufacık bir odada vakit geçirmeye çalışmak zor, kendi yemeğini yapamamak zor, kendi eşyalarınla evin rahatlığında olamamak zor. O yüzden evde kalmak gözüme korkunç görünmüyor şu anda.
Şu sıra daha çok Tan ile taa buralara kadar gelmişken etraftaki güzellikleri görememek moralimi bozuyor. Çünkü her zaman görmek istediğim bir coğrafyaydı burası. Annemler geçen sene geziyle geldiklerinde çok memnun kaldılar ve devamlı tam benlik yerler olduğunu söylediler. Biliyorum ki öyle. Buraların ruhu bambaşka. Tan biraz daha büyüsün böyle ufakken zor olur diyordum. Ama şimdi böyle düşünmüyorum. Tan koskoca bir havaalanı eziyetini aştı ve ufacık odada dışarı çıkmadan günlerini geçiriyor. Yani korona hayatımızdan çıktığında buralara gelmek fikri gözümü korkutmuyor.
Dün Urfayı anlatan kültür bakanlığının kitabını dağıttılar. İçinde harita ve birkaç broşür var. Öyle hoşuma gitti ki. Koklaya koklaya da bir hal oldum. Zaten kitap dergi kokusuna bayılırım. Tan da haritaları seviyor. Onunla epey bir karıştırdık kitabı, haritayı da inceledik. Göbeklitepe yanıbaşımızda desem yeridir. Bu duruma içerledim. 7 km alt tarafı ama göremiyoruz. İçim içimi yiyor. Çocukça fikirler üretiyorum.
Henüz İzmir'e nasıl döneceğimiz ile ilgili bir bilgi gelmedi ama biz önceki karantina deneyimlerinden yola çıkarak otobüsle gideceğimiz izlenimini edindik. Şimdiye kadar uçakla gideni duymadık çünkü. 1300 km küsür yol var. Tan daha önce hiç uçak yolculuğu yapmadı. Gelirken de havaalanından buraya kadarki otobüs yolculuğunda uyudu. Elbette değişik bir deneyim olacak ama 2 saatten sonra heyecanını yitireceğine eminim:) Heyecanla o günün gelmesini bekliyoruz. Sonuçta bizi evimize götürecek o otobüs o yüzden sabredeceğimize inanıyorum.
İnsanoğlu çok acayip bir yaratık. Pek çok kötü tarafının yanında uyum gösterebilme özelliği beni her zaman büyülüyor. Her şeye alışılıyor. Yapı itibariyle kimi daha kolay adapte oluyor kimi daha zor ama eninde sonunda kabulleniyor ve duruluyoruz. Burası inziva gibi hissettiriyor bazen. Daha çok akşamları tan uyuduktan sonra. Kocaman ağaçların ortasında, büyük bir kampüste kim bilir ne hikayelerin yaşandığı bu yerde bekliyoruz. Kendimizi dinliyoruz ve hayallerimizi büyütmeye çalışıyoruz.
Olsun. İdare ediyoruz. Her şey olacağına varır. Su akar yatağını bulur. Sabretmeye devam...
Sevgiler Urfa'dan
Tuğbacm bak demedi deme, bu oda da ki günlerini bile özlemle
YanıtlaSilhatırlayacaksın ilerde. Neler yaşadık biz, zordu ama beraberdik,
oğlum mini minicik ama dizimin dibindeydi diyeceksin. Bak biz de
aynı evin içindeyiz ama herkes bir oda da, kızım hele hiç
çıkmak istemiyor, yanıma gel biraz öpeyim koklayayım diyorum ama
yok, o eski günler geri de kaldı.Annelerin çocuklarına özlemi
yanlarında olsalarda bitmiyor. sen de zor olsa da bu günler
daha çok sarıl eşine, oğluna. Çocukların enerjisi ve uyumu
bizden daha çok,hiç büyütme gözünde.
ÖPÜYORUM kocaman, eşine selamlar
Az kaldı.. bilirsin ikinci yarı daha hızlı geçer :) Çok yakında bitecek özgürlüğe kavuşacaksınız...
YanıtlaSilsüper olmuş emeğinize sağlık
YanıtlaSil