22 Ocak 2011 Cumartesi

Çıtırdayan ev, yağmur ve linux


Merhabalar herkese;

Yine soğuk mu soğuk bir cumartesinin başlangıcında yazıyorum sıcak kelimelerimi. Nasıl bir kar soğuğu var bugün anlatamam. Zaten tepelere de dantel gibi işlenmiş kar taneleri. Bende hemen Ayça'nın bana verdiği tığ işi kar tanesi figürünü asıverdim mantar panoma. Bana güzel anılarımı hatırlatsın diye. Mutlu oldum. Bir de starbucks'tan hatıra olarak aldığım kahve tutacağını getirdim kahve termosumu tutmak için. İnsanoğlu işte kendini bir yerler ait hissedebilmek için neler neler yapıyor :) Bunun için çılgın fikirlerim de var aslında. Geçenlerde epey güldük üzerine..Ofis masamı çiçekli yapışkanlı kağıtla kaplamak isterim dedim eşime, sonra koltuğumun üzerine annemin rengarenk ördüğü tığ işi battaniyemi atsam, hatta hızımı alamayıp yere güzel bir kilim en olmadı bunca şeyden sonra dayanamayıp arşiv dolabının raflarına da birkaç çeyizlik dantel serersin dediler:) çok çılgınca geldi herkese ama onlar henüz tığ ile örülmüş ağacı görmediler demek ki internette ve tabi müzik aletlerinin üzerine örülenleri de. Ciddi ciddi isterdim öyle bir ofisim olmasını. Ama böyle çok 'delibozuk' gibi değil..Az :) Mesela çiçekli masam, battaniyem olabilirdi. Kime ne zararı var ki onun. Sonra masamın üzerinde birkaç oyuncak, birkaç minik obje durabilirdi. Ahh diyorum keşke..En çok da çok sevdiğim arkadaşım Pino'nun masası gibi bir masam ve çalışma ortamım olsun isterdim. 


Yeni yıl ile birlikte buraya yine delice yağan yağmurlar geldi. Öyle bir geldiler ki bu sefer yine günlerce gitmek istemediler. Şimdi bile soğuk onları engelleyemiyor. Hani yerlerini kar'a bıraksınlar diye. Daha önceden yazdığım gibi hala kampta kalmaya devam ediyoruz. Çıtır çıtır çıtırayan bir konteyner de. Bu ses artık beni rahatsız etmiyor iki sene konteyner de yaşadığım için. Aksine bir senfoni gibi. İLk zamanlarda sessizlikte uyuyamıyordum derin gürültülere alışkın olduğum için. Yalnız üç aile olarak burada kalmak zor oluyor tabi. Eşlerimizden de ayrı kalmak istemediğimiz için iki aile iki odaya dağılıyor bir aile de salonda yatıyor. Canım arkadaşım Duygucum eşiyle koltuktalar. Az buz da değil hani bugün 13 gün oldu tam. İnsan yatağını nasıl da özler..Bu kaldığımız günler içerisinde problemler daha çözülmüş değil ama sanılmasın bu problemler Cezayir'deki karmaşa ile ilgili. Zaten öyle bir karmaşa da mevcut değil. Çoğu şey duruldu. Sorun idareden birilerinin bizim burdan çıkışımıza izin vermemesi. Tizi-ouzou da oturma iznimiz bulunmasına ve ortada bir güvenlik problemi olmamasına rağmen. Yalnız yeni aldığımız haberlere göre, bugün Alger merkezde Cezayir'in en eski partisi olan RCD partisinin düzenlediği büyük bir yürüyüş varmış. Umarım bu yürüyüş kötü sonuçlar doğurmaz. Ben yine yeni şeyler öğrendikçe yazacağım buradan. Yazmadığımda bilin ki bir şey yok. Heryer karışık bu sıralar. Şimdi Arnavutlukta olaylar başladı. Tunusta zaten daha yoluna girmiş değil.  İyiki diyorum gitmişiz görmüşüz o güzel ülkeyi. Bundan sonra ne zamana toparlanır bilinmez. Böyle süreçler her zaman sancılı oluyor. Ve zaman alıyor eski hale dönmek. Yasemin kokusuyla büyülenmiş o güzel şehirde, yine aynı isimle tahrip edildiğini görmek çok üzdü beni. O gezdiğimiz caddeler, sokaklar sanki oraya ait değil gibiydi. Sanırım ilk başta Tunus'u görmek istememiz çok yerinde bir karardı. 

Bir de bu sıralar en büyük sorunum Lİnux kullanıyor olmak. Nasıl da bir programdır o. Gözünü seveyim Windowsun. Adamlar boşuna yapmamış. Bir çok ekstrası var aslında onları çok sevdim. Birkaç tane masaüstü bile yaratabiliyorsun kendine. Çok fazla yardımcı var programın içinde. Ama windowsa alıştığım için bana sıkıcı geldi biraz. Neyse ki orada kullandığım her programı bunda da kullanabiliyorum wine diye bir program sayesinde. Ama şimdi başım bu programları yeniden yüklemek ile dertte. Bilgisayarcımızın bu yeni programı çözebilmem için dil ayarlarını da Türkçe yaptığından beri herşey bir ağırlaştı. Sanki bana sitem eder gibi. Yahu sen yapma bari Linuxcum. Bak ne güzel paşa paşa kullansam seni, mutlu olsam, fotoğraflarımı yeniden işleyebilsem, annemle msn de yine konuşabilsem, hatta film izleyebilsem güzel olmaz mıydı? Bana yazık değil mi? Ahh ahh linuxcular size sesleniyorum varmı bu programın bir kullanım klavuzu. Nette bulamadım ben. Bir yardımcı olsanız. Yoksa ben yine geri döneceğim kıymetlime. Zaten kendi isteğimle de yüklenmedi bu program. Cd rom da bir sorun olduğu için iki kere denenmesine rağmen windows 7 yüklenemediği için çareyi Lİnux kurmakta bulmuşlar. Hayırlısı diyorum. Bİraz daha sabrederim valla söyliym sana cici linux sonra gözünün yaşına bakmam. En çok masa üstü ofis ikonlarını beğendim. Mavi vintage daktiloyu görünce beni kalbimden vurdun ama yemezler ona göre...

Hepinize mutlu hafta sonları. Bize de iyi çalışmalar..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız ve paylaşımınız için teşekkürler. Mutlu kalın:)