Kara doyduk doymasına da; yine de acaba keşke biraz daha mı yağsa diye aklımızdan geçiriyoruz. Bu erime halinden hiç hoşlanmıyorum ben. Bir de üstüne üstlük yağmur yağıyor. Hele çakan gürültülü şimşekleri duymalısınız, nasıl da yırtılıyor sanki gök. Yarın tekrar kar gelecekmiş diyorlar, sanırım Türkiye ile paralel gidiyoruz havalar konusunda.
Bu sıra yapmak istediğim yegane şey okumak. Elime sıcak çikolatamı alıp, büyük pencerelerin ardında, karı seyrederek uzun uzun okumak.Ama bunun için ne büyük pencerelerim ne de yeterince zamanım var. Okumaktan kastım sadece birkaç sayfa ile geçiştirmek değil. Kitaplarla dolu bir odada günlerce kalabilmek. Biraz uçuk bir istek olsa da, sakinliğe, durgunluğa ve kelimelere ihtiyacım olduğunu derinden hissediyorum. Eski yazılarımı okumak istiyorum örneğin ve tabi yazacaklarım için fikir verebilecek yeni şeyler de okumalıyım ki ben de yenileneyim her yeni kelimeyle.
Fotoğraf çekmek de istiyorum aslında ama onun için de fırsat yok ne yazık ki. Yine de o muhteşem karın karşısında duramadım ve sizin için birkaç fotoğraf çekmeyi başardım. Umarım seversiniz.
Böyle zamanlarda çiçeklere çok üzülüyorum. Yalancı bahara kanıp papatyalar açmıştı oysa. Şimdi hepsi karla kaplandılar ve kurudular.
Böyle zamanlarda çiçeklere çok üzülüyorum. Yalancı bahara kanıp papatyalar açmıştı oysa. Şimdi hepsi karla kaplandılar ve kurudular.
Evimizin kapısından baktığımızda her yerin karla kaplanmış olması harikaydı.
Minik kedimiz karın içinde pek bir huzursuz olmuş. Uzaklara gitmiş ve gittiği yerde kalakalmış. Hemen bir kurtarma operasyonu düzenledik ve onu durduğu yerden aldık. Öyle ki patileriyle kara bastığında neredeyse tüm gövdesiyle karın içinde kalıyordu zavallıcık.
Ofisin kapısı kardan açılmıyordu. Burası da yemekhanenin yan kısmı. Orada bile kar bazı yerlerde camların yarısına kadar gelmişti. Oraya kadar yürümek tam bir maceraydı.
Kaldığımız yerin metalden sınırlarının ardındaki yerleşim yerinden görüntüler. O kadar da yakın değil aslında ben büyük objektifle çektiğim için öyle gibi görünmüş sadece.
Yine kampın dikenli tellerinin ardındaki dağın etekleri. Havada sis olmayınca gördüğümüz berrak manzarayı izlemeye doyamıyor insan. Ne yazık ki bu fotoğrafları çektiğim gün sis vardı. Fotoğraf çekerken sis bence güzel bir fon oluyor ama her zaman değil:)
Yeni bir yazıda görüşmek dileğiyle. Belki o zamana dek daha çok kar yağar ve daha çok fotoğrafım olur. Mutlu kalın.
ne kadar çok yağmış, bu kadar yağabileceğini tahmin etmemiştim, kar ne kadar olumsuzluk getirse de beyaz olduğundan mıdır nedir ben seviyorum, her yer daha aydınlık ve ferah oluyor karsız kış havasına göre
YanıtlaSilGeCe;
YanıtlaSilNasıl da şaşırıyor insan değil mi. Sorma biz de çok şaşırdık görünce o kocaman kar kütlesini. Ama ben de senin gibi düşünüyorum. Beyaz yumuşak ve puf puf olduğu için seviyorum. Ahh bir de çok soğuk olmasa. Kar yağarken acaba bunun ılık olanı olsa nasıl olurdu diye konuşmadım da değil:):):)yağmur da kar da bambaşka ama tabi fazlası zarar:):)
BİR ANTALYALI OLARAK HAYRANLIKLA OKUDUM YAZINIZI,VE SEYRETTİM GÖRSELLERİNİZİ:)
YanıtlaSilKALEMİNİZE SAĞLIK..
BEKLERİM BENDE SAYFAMA..
SEVGİLER..
kıyamam Charlotte'a aahhaha :) yüzünde "noluyo lan! bu yumuşak beyaz ve ıslak şey de ne" ifadesi var (((:
YanıtlaSilMerhaba Saçaklııııı;
YanıtlaSilifade aynen dediğin gibi pek bi şaşkın ürkek arabanın kenarında kalıverdi hayvancık ama o charlotte değil onun yavrusu gırgııırr:) çok benziyorlar dimi. Charlotte karların üzerinde sekiyordu:):)bu şapşal daha ufaktı tabi boyunu da aşınca karlar mahsur kalmıştı..şimdi evde sıcacık uyuyor:)