''Aslında yazmak istediğim yeni
yazı bu değildi ama asıl yazıdan evvel bunu paylaşmak istedim. Gazetedeki köşe
yazımı yazdıktan sonra bu şekilde devam etmek hoşuma gidecekti.''
Kışa hazır değilim, hiç bir zaman
da hazır olmayacağım sanırım çünkü kışı bir türlü sevemedim. Benim gönlüm her zaman bahar
aylarından yana oldu. İlkbaharı da sonbaharı da çok severim, ikisinin de yeri
ayrı. Yazın kavurucu sıcağı da beni pek çekmez doğrusu, ılık serinlikte güzel
hayaller kurmak varken, buram buram terleyip düşüncelerinin bile buharlaştığını
hissetmeyi kim ister ki?
Hep de aksi gibi yazlar çabucak geçer, gider. Oysa ben hep o zamanlarda asılı kalmak isterim. Denizin tuzuyla karışmak, rüzgarla birlikte nefes almak ve akşam serinliğinde macera dolu kitaplar okumak. Kışın her şey zorlaşıyor sanki hayatta. Yağmurun kokusu bile başkalaşıyor, üşümek insanı hayattan uzaklaştırıp kendine döndürüyor. O buz gibi havada şömine karşısında oturmanın hazzı da güzeldir tabi güzel bir bardak şarap eşliğinde ama yine de en çok sevdiğim şeyler hep güneşli zamanlara dair benim.
Bugünlerde yine çokça gitme isteği var içimde. Bir sürü yolculuğa çıkmak, yeni yüzler, yeni hayatlar, yeni sesler tanımak isteği hakim bana. İçimde gün geçtikçe büyüyor, büyüyor, kocaman oluyor bu istek ve özlem. Belki de önceki hayatımda bir gezgindim, başka bir açıklama bulamıyorum bazen:)
fotoğraflar tumblr, pinterest
Yeni yazım için de kaynak araştırmam bitti şimdi ufak bir düzenleme yapmam gerekiyor sonrasında Cezayirli kadınları ve takılarını fotoğraflarda göreceğiz.
Mutlu kalın. Bu tozlu iklimden herkese sevgiler.
Kitabın için bol şanslar Tuğbacım!
YanıtlaSilSevgiler:)
Çok teşekkür ederim canım. Sevgiler benden de:)
YanıtlaSilbitirince imzalı bir adet edinebileceğiz değil mi? öyle sıralara girmemize gerek yok? o.O
YanıtlaSiliyi olmuş oradayken başlaman... hem bizim gibi hafızası kötüler o kadar akıllarında tutamaz hem de her solukta ciğerlerin oranın havasıyla doluyken yazman ayrı bir ruh katacaktır, eminim :)
bekliyoruz...