Koca bir
ayı ve bir bayramı geride bıraktık. Zaman yine su olup aktı adeta. Cezayir'de
bir Ramazan ve bir bayram heyecanı daha geçti, gitti.
Ramazan'da
bu coğrafya bilhassa akşamları çok hareketli, cıvıl cıvıl oluyor. Belki de
Cezayir'in en güzel zamanları. Kadınlar, çoluk çocuk sokaktalar. Sadece erkek
egemen olduğunu düşündüğümüz bu kıtada kadınların da bilfiil hayata dahil
oldukları en güzel zamanlar. Gündüzleri yine hayalet şehir havasında elbette
çoğu yer, dükkanlar mağazalar kapalı. Ama iftar sonrası öyle bir canlanıyor ki
hayat insanın aklı almıyor bu değişikliği. Etrafta yalnız dolaşan kadınlar,
sabahlara kadar sokaklarda eğlenen gençler, bütün her yer açık taa ki sahura
kadar. Öyle bir cümbüş havası oluyor ki anlatamam. Kocaman çadırlar kuruluyor,
insanlar oralarda eğleniyorlar. Kalabalık iftar sofraları kuruluyor ve insanlar
son derece misafirperver oluyorlar. Buraları bu haliyle görmek çok keyifli. Ama
ramazan sonrasında bunların hiçbirinin izi kalmıyor. Hayat yine olanca
ağırlığıyla ve sakinliğiyle ilerliyor. Yine sokaklar erkeklerin! Akşamları çoğu
yer kapalı ve o coşku dolu ruh sanki yüzyıllar öncesinde kalmış gibi.
Fotoğraf: clementguillaume by Flickr
Başkent
sokakları, nasıl da bomboş. Benim gidip fotoğraflama imkanım olmadı, bu yüzden
alıntı yaptım. Hayat durmuş gibi adeta!
Fotoğraf: Lazhar Neftien by Flickr
Yine o
sakinlikten bir kare. En güzeli de iftar zamanından kısa bir süre önce yollarda
olmak. Sanki her yer sana ait gibi. O sokakların hakimi oluyor insan.
İftara
çok az vakit kala yola çıktık ramazanın son günlerinde. Yoldayken iftar
olacaktı ve gideceğimiz yere vardığımızda bir süre takılır, sonra kalabalık
sokakları görürüz dedik. Yolda polis durdurdu, şaşırdık. Hemen polis
bariyerinin arkasında yeşil kocaman bir çadır varmış meğer. İftar vakti yolda
olanlar için bir alan oluşturmuşlar, bizi de davet ettiler. İçerisi hınca hınç
doluydu. Teşekkür ettik kibarca, hoşumuza gitti ama bu uygulama. Belki biraz daha
boş olsaydı deneyimleyebilirdik ama o sıcakta o çadıra girmek doğrusu pek
içimizden gelmedi. Yine de düşünme şekillerini sevdik.
Fotoğraf: OMAR-DZ by
Flickr
Görüyorsunuz
nasıl da boş iftar vakti sokaklar. Sonrasındaysa sanki İstanbulmuşçasına trafik
oluyor. İnsanlar sokaklara hücum ediyorlar.
Arkadaşımızın
getirdiği selfie çubuğuyla boş sokaklarda ilk denememizi yaptık. Tizi'de yeni
boyanmış bu merdivenleri pek sevdim. Birkaç yerde daha varmış. Fırsattan
istifade yol kenarında park edip bir hatıra fotoğrafı çektik.
Trafiğe
bakın hele! Burası Tizi Ouzou postane binasına çıkan yol. O kadar kalabalıktı
ki bir an hiç çıkamayacağımızı sandık.
Arabayla
geçerken çok iyi yakalayamasam da biraz başarabilmişim. Akşam saatleri yolları
böyle dolu görmek ramazan harici mümkün değil.
Bu da yine yol alırken arabadan çektiğim bir video. Aslında sadece
yürüyorlar, yani yapılan bir aktivite yok ekstradan.
Biraz kuru kalabalık diyebilirim. İnsanların en özgür olabildikleri
zaman ne de olsa. Kendilerini şehre bırakıyorlar.
Fotoğraf by Flickr
Fotoğraf: amberinsea by Flickr
Ramazan
sofralarından bir örnek buldum web'de. Yine alışkanlıklarından pek
vazgeçmiyorlar iftarda da. Frik çorba, patates kızartma, kuskus, geleneksel
tatlılar, şakşuka, biber salatası, kızartmalar, komposto gibi şeyler
tüketiyorlar. Fotoğraftaki de Cezayir baklavası.
Fotoğraf:
mimozaa.wordpress.com
Bu
da çok şirin bir blog sayfasından alıntı. Berber kadını gibi giydirilmiş bir
bez bebek akşam yemeği için kuskus hazırlıyor:)
Bayramda
ise her yer kapalı. Ramazanın şaşaası yok. Gidilebilecek bir yer yok. Biz
iki günlük bayram tatilini şantiyede geçirdik. Dinlendik. Hava her zamanki gibi
çok sıcaktı. Bayramda yalnız olmak zor, herkes bir aradayken biz burada bayram
havasından epey uzaktık. Ne gelen oldu ne giden. Hatta yine bayram ruhu eve
dolsun diye yaptığım yiyeceklerin de çoğu kaldı. İki kişi olunca tabi bitirmek
zor oluyor. En çok böyle günlerde ailemle bir arada olmayı özlüyorum. O
kalabalık sofralardaki kahkaha dolu zamanları özlüyorum. Uzaklık en çok böyle
zamanlarda koyuyor insana. Sağlık olsun, gönüller bir olsun diyerek teselli
ediyoruz kendimizi. İnşallah bundan sonraki bayramlarımız dolu dolu
geçer.
Şimdi hayat kaldığı yerden devam ediyor. Taa
ki tatil zamanı gelene dek!