Cezayir'e bir günde gelen fırın sıcakları bir anda da gidiverdi. Öyle komple gitmedi, yok olmadı ama azaldı. O bile iyi geldi inanın. Biraz yaprak kıpırdayınca kendimize geldik. Günlerdir sıcaktan bahçelerde duramadık. Neredeyse klimanın karşısında dikilir vaziyette veya suyun altında yatacak şekilde kalacaktık. Afrika sıcağı işte bu dedirtti.
Yine de tüm sıcağa rağmen şikayetçi olmamaya çalıştım çünkü kışın devamlı kasvetten, soğuktan şikayet eder haldeydik. Eşim zaten bunca sıcağa rağmen gayet memnun. Çok fenalık geldiğinde az da olsa söyleniyor ama ohh diyoruz yine de. Yaza kavuştuk ya daha ne isteriz, hem tatil zamanı da yaklaşıyor gün be gün.
İlk kareyi Kouba tarafında bir sokağın hemen çıkışında ana cadde üzerinde arabayla yol alırken çektim. O yüzden biraz yana yatık. Telefonla çektiğim için bazen yakalamakta zorlanıyorum seyir halindeyken. Artık büyük fotoğraf makinasını neredeyse dışarıda hiç kullanmıyorum çünkü çok dikkat çekiyor. Elbette hiç bir alet onun kadar net ve güzel çekemiyor ama telefonu gizlice de olsa kullanabilmek gibisi de yok. Burada fotoğraf çekimine karşı çok hassaslar. Defalarca tekrar etmeye çalışıyorum. Hele ki polis jandarma barikatlarının oradan geçerken, karakol yakınında iken veyahut etrafta herhangi bir yerde polis veya jandarma varken elinizde ne olursa olsun çekiyor vaziyette görünmemeye çalışan aman ha!
Bu da Kouba'da bir ara sokaktaki ev. Evin tellerini bile çok sevdim. kocaman da terası var. Eminim çok kullanmıyorlardır. Biz olsak hemen mangala sarılırdık öyle bir evde. Burada evler genelde kocaman. Her ne kadar evlerin görünen kesimlerinde yaşama dair pek iz olmasa da içleri öyle değil. Bazen ailenin değişik fertleri de aynı evin içinde yaşıyor olabiliyor. Otel gibi diyorum ben. Kalabalık olması da güzel elbet ama ahh kadınlar için kimbilir ne zordur. Devamlı koca koca tencelerde yemekler pişir, hizmet et, süpür temizle. Ne çekecek çilesi varmış bu kadınların. Keşke girip içlerini de görebilsem tüm merak ettiğim yerlerin. Bazen kapılarını çalıp ben evi görmeye geldim demek istiyorum. Herhalde türk olduğumu duyunca içeri buyur ederlerdi öyle tahmin ediyorum. Misafir seven bir toplum çünkü Cezayirliler de. Zaten türk lafına ekstra bir sempatileri de var.
Eşimin kardeşi Alger'de bir eve taşında. Onların evleri de kocaman ve bahçeli. Ben pek sevdim. Büyükçe bir mutfak, yüksek tavanlar, yerde desenli seramikler. Cezayir'de yeni bir ev gördüğüm için de mutluyum. bu köşe oturma yeri de bahçelerinden. Aynı desenden bir odanın tabanını da döşemişlerdi yanlış hatırlamıyorsam. Bir dahaki sefere onu da fotoğraflarım. Yeni taşınıyorlar, ancak yerleşiyorlar. İnşallah güzel günlerde mutlulukla otururlar. Keyifli bir ev, bahçede ortancalar güller var ve bostan yapılabilecek bir alan da var.
Burayı da çok beğendim. El Djazair otelinin içerisinde bir yer. Merdivenler nereye varıyor bilmiyorum. El Cezayir otelinin diğer bir ismi de St. George. Botanik bahçesi, restoranları, güzel desenli seramiklerle kaplı çevresi var. Bahçede ağaç şeklinde bir kaktüs de gördüm. Akşamları bir şeyler içilecek yeri de var bahçelerinin içinde. Hoş bir yer. Burada en sevdiğim yerlerden biridir. Çin lokantasına da gitmiştik oldukça güzel şeyler yedik. Sergi salonu, müzik salonu da var içinde. Bir dahaki sefere daha çok detay anlatırım artık görsellerle.
Burası da Cezayir otelinin havuzu. Biraz ufak ama temiz ve suyu da buz gibi değil. Büyük bir keyifle yüzdük. Ayrıca ramazan ayında dışarıdan müşteri kabul eden tek yer sanırım. Çoğunluk yabancıydı. Turist değil de daha çok iş amaçlı gelenler veya otel müşterileri vardı. Bu yüzden de burayı seviyorum ben. Yiyip içebiliyorsunuz ramazan da olsa. Devlet oteli olmasına karşın takındıkları tavır harika. Cezayirden beklenmeyecek derecede modern. İlk defa da bu kadar kişinin aynı anda havuzda bulunduklarına tanık oldum. Genelde insanlar şezlonglarında güneşleniyor, kitap okuyor veya telefonları ile ilgileniyor oluyorlardı önceki seferlerde. Aurassi otel de restorasyondan sonra çok güzelleşti ama oranın havuzuna saatli bir giriş var. 12 den sonra kapıları kapatıyorlar. Yer bulabilmek için 9-10 gibi gitmek gerekiyor. Burası 11 de açılıyor. Aynı zamanda kışın kapalı havuz olarak da hizmet veriyor burası. Biz açık alanda yer olmadığı için gölgelikli kısımda oturduk ama iyi de oldu. Zaten yanmak gibi bir maksadımız yoktu. Üstelik bu peynir halimizle güneşte olsak bizim için iyi olmazdı. Giriş 2500 dinar yani 50 tl, kişi başı. Akşam saat en geç 6 gibi gidin diyorlar kibarca. Ama uzun zamandır geçirdiğim en keyifli havuz günüydü. Geç de gitmiş olsak keyfine vardık, stres attık, rahatladık. Denize girmek büyük bir eziyet olduğu için yaz aylarında otellerin havuzlarını tercih etmek en akıllıcası. Plajlar çünkü ya çok kalabalık, ki zaten ramazanda plajda olmak pek iyi karşılanmıyor, ya çok uzak, ya da sırf erkek dolu oluyor.
Uzandığımız şezlongların arkasındaki duvar desenleri. Çok hoşuma gidiyor her yerde desenler görmek. Ayrıca havlu hizmeti de var giderken götürmeniz gerekmiyor. Yemekleri da gayet güzel ve çeşit bol.
Havuz çıkışı uzun zamandır gitmediğimiz bir restorana gittik. Bosphore restoran. Birkaç sene evvel gitmiştik en son. Uzun senelerdir burada yaşayan bir türk bey işletiyor. Oldukça güler yüzlü ilgili biri. Kebaplar mezeler var. Biz açıkçası bunca yöresel şey olmasına rağmen bir türk beyaz peyniri bir türk siyah zeytini getirmemiş olmasını yadırgadık. Hani en azından onlar da olmalıydı. Etler kebaplar gayet güzeldi, mezeler de güzeldi. Bir türk kahvesi yoktu mesela, bence onu da getirebilir kendisi. Yani demem o ki yoklukta türk yemekleriyle mutlu olunabilecek bir yer. Özleyenler için ideal. Zaten buraya gelen her türkün de bildiği bir yer. İlk gelişte hemen buradan bahsetmişlerdi bize de, ilk keşiflerimizden biridir. Ortamı da son derece güzel. Bu çektiğim kare tavan işlemesi. Duvarlarda güzel tablolar, desenli seramikler var. Restoranın ortasında da kocaman bir ocak başı var.
Daha sonrasında da fazla gecikmeden şantiyemize döndük. Arada böyle keyifli zamanlar geçirmek gerçekten çok gerekli. İnsan çünkü devamlı ufacık bir alanda iş ev git gel moduna girince, e ramazanda da hayat gündüzleri de akşam üstleri de durmuş olduğundan delirecek gibi oluyor. Geceleri herkes sokaklarda ama işte kuru kalabalık bana kalırsa.
Cezayir'de ramazan diye ayrıca bir yazı da yazacağım, hazırlıyorum.
Herkese sevgiler
tuğba,ne keyifli bir yazıydı.bi tur attım sanki sizin oralarda.o kadar akıcı su gibi ve detaylı yazıyorsun ki seviyorum okumayı.
YanıtlaSilsevgiler çok
Havvacım teşekkür ederim canım. Ben de seni okumayı çok seviyorum. İşte buralardan bir şeyler anlatmak hoşuma gidiyor, sizler de merak edip heyecanlanınca daha çok yazmak istiyorum inan.
SilSevgiler benden de.
Tuğba harika gezi yazarısın biliyor musun ?
YanıtlaSilİyimser hallerini de çok seviyorum ayrıca ❤️
Teşekkür ederim. Gezi yazarıymışım gibi gelmiyor ama bazen gezi yazarı gibi detay yazabilmeyi istiyorum. Aslında belki gidilecek görülecek yerleri daha sık yazmalıyım:) Çok mutlu oluyorum güzel sözlerinize de. :)
SilSevgilerimle
Ne kadar guzel detaylar yakalamissin Tugba'cim, sen anlattikca daha cok merak ediyorum oralari. Siz oradan ayrilmadan gelme sansimiz olsaydi keske, donus zamani yaklasti sanirim artik yavas yavas, hem seni gormus olurdum hem de senden oralari dinlerdim, ne guzel olurdu.
YanıtlaSilSevgiler..
Yasemencim;
SilTeşekkür ederim canım beğenmene memnun oldum. Bu taraflara yolunuz düşerse bekleriz ne zaman olursa. Yalnız buraya gelmek biraz sorunlu. Prosedürler var. Davetiye gerekiyor, biz de yazamıyoruz ne yazık ki burada bir şirkete bağlı çalıştığımız için. Turistik bir yer değil ya biliyorsun kapalı bir sistemleri var bu yüzden biraz zorluyorlar. Annemler de çok gelmek istiyorlar ama bakalım başarabilecekmiyiz? Yıl bitmeden dönmek istiyoruz artık bakalım durumlar ne gösterecek. Sana bol bol anlatırım tabi seve seve ne güzel olur, gezmesi de çok zevkli aslında ama keşke fas tunus gibi olsa da rahat dolaşılabilse. Turlar başlamış şimdi ama ilk kez gelenler silahlı jandarmalar eşliğinde gezdikleri için hem çok tedirgin olmuşlar hem de kısa mesafeleri uzun sürelerde aldıkları için biraz perişanlık yaşamışlar. Ne yazık ki koşulları zor bir ülke.
Sevgiler benden de.
cezayiri anlatan nefis bir gezi yazısı gibi olmuş bu tuğba.. şaştığım detaylar da oluyor misal, ramazan- havuz ve denizle ilgili anlattıkların.. neyseki siz nefes alabilecek güzel yerler keşfedip hayatın koşturmacasından kaçmayı bilenlerdensiniz..
YanıtlaSilkeyfiniz bol, keşifleriniz çok olsun..
Canım teşekkür ederim. Biraz detay verebilince gezi yazısını andırıyor evet ama tabi o daha detaylı bir iş. Çok gezemediğimiz için de fazla detay yazamıyorum her zaman ne yazık ki. Keşke daha kolay bir coğrafya olsaydı inan o zaman neler neler yazardım diye çok düşünüyorum. Biz elimizden geldiğince kaçmaya çalışıyoruz ama ortam çok müsait olmadığından sınırlanıyoruz mecburen. Yine de işte kendi çapımızda ufak da olsa keşifler yapmak gayreti içindeyiz.
SilÇok sevgiler canım teşekkürler güzel yorumun için de.
Sayfanızdaki pinterest düğmesi çalışmıyor. Pin ve Google+ düğmelerini aktif hale getirirseniz güzel yazılarını başka panolara da taşımak isterim.
YanıtlaSilMehmet bey teşekkür ederim bilgi verdiğiniz için. En son baktığımda çalışıyordu aslında. Bugün bakacağım, düzeltmeye çalışacağım. Blog düzenlemeleri için kullanılan şablonu kodlarla düzenlemeyi pek beceremiyorum. Bir şeyleri bozacağım diye de korkuyorum aslında. Ama artık bir el atmak gerekecek kesinlikle, zaten sayfada da düzenleme yapmak istiyorum. Google plus da çalışıyor görünüyor bende. İnternet bağlantımız da yine berbat umarım kısa zamanda halledebilirim. Çok teşekkür ederim güzel sözleriniz için de ayrıca.
SilSevgilerimle
2 foto bodrumu anımsatıyor :)))
YanıtlaSilcezayirli müzisyenleri bak buraya yoruma da yazabilirsin bana gelip yoruma da yazabilirsin, mail de olabilir tabii, web sitede var ya iletişim adresi ama yorum yaz daha kolay kiii. bi deee çok teşekkür ederiim :)
Bodrumu çok severim, daimi de bir özlemim vardır oraya karşı:)
SilCezayirli müzisyenlere gelince, aslında çok fazla bilmiyorum ama sevdiğim birkaç taneyi yazayım sana;
-Idir-eski ama çok güzeldir
-Lila Borsalı; yeni keşfim
-zaho
-sidi bemol-grup
-Babylone-grup
-Yadi
-Souad Massi-harikadır!
-Cheb Khaled-kesin biliyorsundur:)
-Takfarinas-iyi bir gruptur
-Souf-genç biri ama sesini sevdik
Pek çok müzik türü var aslında karışık yazdım ben. Rap'a fransızcayı yakıştırıyorum bu yüzden arada Magic System de dinliyorum Khaled ile düeti güzeldir. Yerel sanatçılar da var Kabyle müzikleri falan yapan onları da isimlerini öğreneyim yazayım bir ara. Aklıma geldikçe ekleme yaparım:)
Sevgiler
baksana, blogumda yanda arşivde "sade ve derin" başlığında, 6 nisan 2015 tarihli "kitaplarımın hikayesi" ve 21 ocak 2014 tarihli "sade ve derin deeptone" yazılarımı okusana. orda anlattım. bikaç yayınevi yazdı bloguma. sanırım blog okurlaır yayınevlerinin dikkatini çekti. sen istersen bana söyle kitap çıkarmak istediğin zaman. sana uygun yayınevlerinii söylerim ve hemen basılır kitabın. menacere gerek yok. sen yazılarını seç. düzenle. word dosyasına yaz oluştur yeter. çok ucuza basılır kitabın. :) bana yayınevleri teklif ettiği halde yine de para istediler. :)
YanıtlaSilOyy oyy hemen açtım okuyorum birazdan:) Çok teşekkür ederim ilgin için, mutlu oldum. Okuyayım da bi detaylarla ilgili yazarım yeniden. Heyecanlandım şu an:)
Silbu yaz kitabın olabilir kiiiiii vallaaaa :)
YanıtlaSilahhaaha sen böyle söyleyince bir kal geldi bana:)
SilOkudum yazılarını. Yazmayı istediğim pek çok şey var aslında. Bakıym elimdekileri de biraz toparlayayım sana başvuracağım bir ara:)
ayyyy bi cezayir kitabı yap yaaaa :)
YanıtlaSilAhh onu yapmazsam gözüm açık giderim zaten. En çok istediğim şey. Hem Cezayirle ilgili bu kadar da kısıtlı yayın varken. Cezayir yemekleri hakkında bile yazmak istiyorum biliyor musun. Eltim de Cezayirli ya, birlikte yapalım değişik tarifler istiyorum. Birkaç projem var bakalım. Cezayir için biraz daha detaylı çalışmam lazım, burada pek zaman yaratamıyorum. Ama öncelikli olarak gazetede veya buradaki bazı yazıları derleyip yayınlayabilirim diyorum:)
Siltamam bak şimdiye dek yazdıklarından bir seçme yap bir word dosyasına. gerisi çok kolaaaaay. :))))
YanıtlaSilGeçen sene yazılarımı ayıklayıp birine göndermek üzere basmıştım bile. Sonra ben de senin gibi çekinip gönderemedim. Ne komik.Tabi şimdi üzerine pek çokları daha eklendi. Ayıklayayım ben de bir dosya yapayım:) Başlanmış iş bitmiş iştir öyle değil mi. Teşekkürler desteğine. Haber veririm bitince:)
YanıtlaSilbaksana, gugıla "sade ve derin kitap yurdu" yazarsan benim kitabın iç sayfaları da gözüküyor. öyle bir şey olur işte senin de yazılar :)
YanıtlaSilGördüm şimdi. Ahh daha da nasıl olsun ki zaten. İyi olmuş bence. Böyle olur elbette. Araya birkaç çiçek böcek, iki dantel, birkaç fleur de lis:):) deliriyorum sanırım. Hihiii...
SilDesenli merdivenlere ve renkli tavana bayildim... rengi ne kadar cesurca kullanmislar her yerde...
YanıtlaSilİnsan o renklere o detaylara bakmaktan kendini alamıyor gerçekten. Beğenmenize sevindim. Keşke renkleri ve desenleri cesurca kullanmaları gibi hayatı da cesurca yaşayabilselerdi!
SilSevgilerimle