Perşembe akşamı iftara davetliydik. Uzun zamandır ramazan dolayısıyla tıkılıp kaldığımız evimizden ve kamptan çıkmak için süper bir fırsat oldu. Çok güzel bir gece geçirdik. Her ne kadar dillerini bilmesem de böyle güzel anlaşabiliyor olmamız beni sevindiriyor. Burada görüştüğümüz tek aile sanırım Lahcene ailesi. Kızları zaten pek tatlı, son derece sevimli ve sıcak bir aile. Gittiğimizde bizi görmekten mutlu oldukları her hallerinden belli oluyordu. O gece benim de yüzüm hep güldü de güldü. Güzel yemekler hazırlamışlar bize. Afiyetle yedik. Sohbet ettik. Birbirimize hediyeler verdik. Ben Sarah ve Asma ya bir kaç hediye almıştım türkiye'den onlarda bana Tunus'a yaptıkları geziden güzel hediyeler getirmişler. Çok sevindim. Hediye almak bu kadar mı mutlu eder insanı. Oldum olası hediyelere bayılırım zaten küçük büyük farketmez. Ufak bir not bile güzel ve anlamlı bir hediye olabilir. O kadar çok şey yedik ki artık nefes alamayacağımı düşündüm bir ara. Sonra kahve içtik ve gecenin ilerleyen dakikalarının devamı için dışarıda geziye çıktık. Sidi Fredj diye bir yere gittik. Deniz kenarı. Minik bir fener bile vardı küçük limanda. Herkes sokaklardaydı. İftardan sonra sokaklara dökülüyormuş meğer insanlar. Yürüdük biraz. Yediklerimizi sindirdik. Sonra bir baktım ne göreyim. Bir adam sokakta pamuk şeker yapıyor ufak bir arabada..Ayy nasıl sevindim ne zamandır da canım istiyordu. O kadar çok şey yememize rağmen hayır diyemedim tabiki kocaman pufidik bir pamuk şekere. Biraz yapış yapış da olsa güzeldi. Hemencecik yiyiverdik. Gezdik dolaştık bir çay bahçesinde o güzel naneli çaylarından içtik zevkle. Hatta kocaman bir iftar çadırı kurmuşlardı. İftar yemeği vermiyorlar kilimler koymuşlar yerlere ve minik yastıklar şark köşesi gibi. Ayakkabıları çıkarıp çadıra gidiyorsunuz ve içerde onlarca insan. Kimi çay içiyor kimi nargile kimisi de koyu bir sohbete dalmış belli. Ortam pek renkli kilimler ve minderler eşliğinde kırmızı kırmızı.
Ben yine durmadım tabi bir sürü foto çektim. İçlerinden bazılarını ayıkladım tabi çünkü baya vardı hepsini buraya koyamam elbette. Şimdi başlasın bakalım görseller;
Yemek soframızdan bir kare. Yemekleri yemişiz bitirmişiz sofra biraz boş kalmış ama idare eder:)
Bu yemeği "vol au vent" miş. Yani havada uçuş anlamına geliyor. Ortası delik bir kruvasan ın içine mantar ve tavuk parçalarından oluşan ve baharatlı yemeği koyuyorsun. Bence son derece lezzetliydi. Yaratıcı bir fikir olduğu kanısındayım. Bizim de kolaylıkla yapabileceğimiz bişey. Arkadaşım Sarah nın ellerine sağlık:)
İşte sevimli aileden ve bendenizden güzel bir foto. Yanımdaki arkadaşım Sarah, babası, annesi ve de ablası Asma..Sürahideki de Mango suyu:)
Ailecek yaptıkları Türkiye ziyaretinde İstanbula hayran kalmışlar. Eee İstanbul a hayran olunmaz mı tabiki. Sarah özellikle Türkiye hayranı. Türkleri de çok seviyor. Beyoğluna bayılmış ve en büyük hayali orada yaşamak. Ayrıca Mado'nun dondurmasını da çok beğenmiş. Bu semazen heykelleri ve arkadaki istanbul manzarasını evlerini başköşesine koymuşlar. Çok da güzel olmuş. İnsan gururlanıyor valla görünce..
Eşim ve ben Sidi Fredj de. Arkamızdaki demirden şey ise Osmanlılar döneminden kalma eski bir yatak. Pek de şık valla.
Bu da yatağın hemen yanıbaşındaki eski bir küp ve bir tablo.
Sidi Fredj in küçük limanından bir foto. Yanımızda tripodumuz olmadığı için görüntü biraz kötü ama güzel bir gün de yeniden gidip bol bol foto çekmeyi planlıyoruz. O zaman her ayrıntı daha iyi görünecektir.
Bu da limandaki kocaman sütunlar ve ortadaki minik kayık.
İşte çay bahçesinde içtiğimiz naneli çayımız, seramik ve desenli bir şekerlik ve meşhur çaydanlıkları:)
Ramazan çadırının hemen yanında Cezayir bayraklarının önünde hatıra fotoğrafımız. Biz buradayız diyoruz..
Şimdi de sıra Tunus'tan gelen hediyelerimde:)
Tunus'un meşhur kapılarının şeklinde güzel bir aynam var artık. Kapılara karşı zaten özel bir ilgim olduğundan bu hediyeyi gerçekten çok beğendim.
Güzel bir tunus devesi ve tunus evini anlatan buzdolabı mıknatısım. Buzdolabımı bunlarla doldurmak en çok sevdiğim şeylerden biri..
Bu ilk anahtarlığım küçük sevimli bir çarık. Rengi de çok güzel üstelik ve saten..
Bu da ikinci anahtarlığım. Bu el şekli burada bir çok şeyde kullanılıyor. Sanırım bereket demek. Bildiğim kadarıyla Fatma'nın eli deniliyor.
Bu fes şeklinde yapılmış karton ise bir sünnet düğünü için hazırlanan şeker. İçinde güzel işlenmiş bir mendil ve şekerin kendisi var o da çok sevimli.
Yakında bir düğüne de davetliyiz. Sarah'ların bir akrabası evleniyormuş Geleneksel Cezayir düğününü görmeyi çok istiyorum. Ayrıca ne zaman istersem birlikte vakit geçirmekten memnun olacaklarını söylediler. Sanırım bu bana da iyi gelecek. Şimdiden o günün gelmesi için sabırsızlanıyorum. Sanırım biraz dolaşırız, alışveriş yaparız, belki müze ve cami gezeriz. Benim için süper güzel bir değişiklik olacak. Keşke her zaman yapabilsek böyle şeyleri. Ayrıca Sarah Ekim ayında Türkçesini ilerletmek için bir Türk Okuluna başlıyormuş burada. Okul bittiği zaman diploma falan da veriyorlarmış. Çok sevindim onun adına. Türkiye'ye gidebilme hayallerini görmemiz için bizi de davet ettiler. Henüz zamanını bilmiyoruz ama eğer bir aksilik olmazsa gerçekleştirmek de büyük bir adım. Umarım herşey güzel olur onun için de bizim için de.