İki gündür güneşli bir hava ile kendimize geldikten sonra şimdilerde yine soğuğa, kasvete ve yağmurlara teslim olduk yeniden. Tam da film izleme havası, patlamış mısır eşliğinde. Burada yiyecekler çabuk böcekleniyor veya bozuluyor. Üçtür patlatmak için mısır buluyoruz ama hepsi böceklenmiş oluyor. Bu yüzden filmlerimizi izlerken ne yazık ki hala mısır patlatamadık. Gelelim konumuz olan kedilere. Ben çocukluğumdan beri kedileri severim. Cezayir'e geldikten sonra bu kadar samimi olduk kendileriyle aslında. Daha evvel kedi beslememiştim hiç. Besledikten sonra kedi aşığı biri olup çıktım. Bilinenin aksine oldukça temiz hayvanlar. Hani evlerini kirleteceği gerekçesi ile kedi sahibi olmak istemeyenlere duyurulur. Kumunu da güzelce temizler bakımını yaparsanız bir koku da bırakmaz evde. Zaten kendisi dışarı bile çıksa eve girdiği anda yalanıp temizlenmeye başlıyor. Ben kedimle yaşayarak tecrübe ettim her bir detayı. Bizim kedimiz çok insan canlısı ve sempatik bir kedi. Daha evvel böyle bir kedi ile karşılaşmamıştım hiç. O hayatıma girdiğinden beri daha sorumluluk sahibi, daha mutlu, daha iyi ve daha anaç biri oldum. Evde kedi olması harika bir duyguymuş meğerse. Bunu önceden bilsem kesinlikle çok önceden kedi sahibi olmayı isterdim. Tabi sizi kısıtladığı bir gerçek ama yine de güzel bir şey. Hayvanları sevenler insanları da daha çok sever derlerdi, bu gerçekten böyleymiş. Hayvan sevgisine sahip olmak çok önemli bir şeymiş, uzaktan sevmenin yanı sıra bakımını üstlenmek ve ona evinizi, kalbinizi, sıcaklığınız vermek insanı son derece mutlu ediyor.
Kedili sokakları hep sevmişimdir. Kedili yaşamları kabul eden ve güzellikle karşılayan her cadde, sokak, ev ve şehir bir başka oluyor. Bizler nedense hayvan sevgisinden biraz yoksun bir toplumuz ve onları hayatımıza kolayca dahil edemiyoruz, kıymet vermeyi de bilmiyoruz. İzmir'de hangi dükkana, mağazaya, eve baksam kedi görüyorum ya çok mutlu oluyorum. Kimse dükkanına kedi girdi diye can hıraş kovalamacılık oynamıyor, resmen mutlulukla karşılıyorlar o kedinin yanlarına gelmesini. Ayakkabıcı da kedi gördüğümde çok şaşırmış ve sevinmiştim örneğin veya İzmit'teki bir halı mağazasının vitrininde halının üzerinde iş yeri sahibinin kedisi uyuyordu o kadar mutlu oldum ki görünce. O kedi mütemadiyen orada uyuyor. Gelip geçen insanlar ve bilhassa hayvan severler vitrin camına yapışıyorlar deyim yerindeyse.
Cezayir'de de çok fazla kedi var. Kimi evsiz, yalnız, aç, kimi de mutlu, bakımlı ve sevgi dolu. Kediler çok oyuncu hayvanlar, içinde bulundukları ortama neşe katıyorlar. Komikler ve sevgiye muhtaçlar. Keşke herkesin olanakları en az bir tane hayvan sahiplenebilecek kadar iyi olsaydı veya bu sorumluluğu üzerine alabilecek sevgi dolu insanlar daha fazla olsaydı.
Kedili bir yazı yazmayı düşünmemin sebebi kedili bir hayata çok alışmış olmam ve bu sebeple gözümün her yerde kedi arıyor olması. Tazmanya canavarındaki Elmayra edasıyla her kediyi sevmek, koklamak ve mıncıklamak istiyorum:) Sokak kedileri ayrıca sevgiye, ilgiye hasret oldukları için onları ne zaman görsem kucağıma alıp ısıtmak, evime alıp bakmak ve onlara yemek yedirme iç güdüsü ile dolup taşıyorum. Hele evsiz barksız yalnız kedilere çok üzülüyorum. Mini mini yavruların sokaklarda bir çare dolaşmaları içimi acıtıyor. Çok param olsa dünyanın bütün kedilerine bakabileceğimi düşünecek kadar çocukça bir hayal kuruyorum:)
Fotoğrafları sıkça ziyaret ettiğim birkaç siteden aldım. Kullanıcı adlarını da genelde paylaşıyorum ama bazen almayı unutuyorum o zaman da sitenin ismini paylaşıyorum. Flickr, flickriver, tumblr, skyscrappercity, pinterest en sık kullandığım platformlar.
Cezayir'den bir sokak kedisi. Kocaman bıyıkları ve miniş burnu ile poz vermiş.
flickr by Toufik Lerari
Pencere önü kedilerini ayrıca seviyorum zaten. Bu oturuşları ile de beni benden alıyorlar.
flickr by TemmyImages.com
Birbirlerine sokuluşları ve kuyruklarını toplayıp top gibi olmaları ne kadar da güzel öyle değil mi? Hiçbir kedi çirkin değil gibi geliyor bana hepsinin ayrı bir tatlılığı mutlaka oluyor:)
flickr by Karnevil
Bu miniş de sokakta yavrularını beslemekten yorgun düşmüş herhalde, yazık ona..
flickr by sa90b1
Bu maviş sarman da sanki her an bulduğu ilk kasaba dalıp ortalığı karıştıracakmış gibi bir izlenim verdi bana :) Adını Cezayir'de bir kasap delisi koymak istedim bir an:)
flickr by Algerina( Amal. Kh)
flickr by wsrmartre miau
Renkler ve kediler adlı şiir yazmalıyım sanıyorum. Fas, Tunus ve Cezayir'in renkleri ile kedileri buluşturunca ortaya harika kareler çıkıyor gördüğünüz gibi.
flickr by Sun Spiral
Bunun da adı kapı önü kedisi olsun. Belki de onun evi vardır, sadece dolaşmaya çıkmıştır kim bilir.
by flickr
Ahh nasıl da yumak bir kedi bu böyle. Yine geleneksel desenlerle süslü bir duvarın önünde biblo pozuyla hava atıyor bize kızımız. Dişi mi tabi bilmiyorum ama öyle hissettim nedense. Kocaman kuyruğu ile de bulunduğu yeri tertemiz yapmıştır sıpacık:)
flickr by hamacle
Bu pozlarına da hastayım. Nasıl da rehavet çökmüş üzerine de kalıvermiş duvarın dibinde. Sanki gizlice bir şeyler yürütmüş, hızlıca yemiş ve şişmiş gibi:) Böyle göbeklerini açtılar mı sevmeden duramam ki ben:)
by minou
Bu da hdr tekniği ile çekilmiş bir fotoğraf, yine Cezayir sokaklarından. Duman kedi tozlu sokaklar ile adeta uyum içinde. Havaları güzel bulup bir güzel tembellik yapmış şimdi de geriniyor:)
by milliped
Sarman kedicik tanıdığı birini görmüş de ona beni al dercesine bakıyor sanki. Şu göğsünün beyazlığı nasıl da güzel.
by skyscrapercity
Bu bizim yaramaz kedi Behlül. Ufakken buradaki arkadaşım bakmıştı ona vermiştim. Gözleri yeşildi ve tüyleri sert ve kısaydı ama yine yumuşaktı. İsmini behlül koymuştuk:) Ofise gelmişti camdan bir yaz günü. Çaktırmadan içeri girerdi ve sonra ya koltuğumuza ya da dosya dolaplarının raflarına kıvrılıp uyurdu. Koltuğun arkasında kıvrılmış bir kedi ile bilgisayarda yazı yazmaya çalıştığım günlerdi:)
by tugbatekeli- Behlül
Bu da Cezayir'e ilk geldiğimiz yıllarda Bouira'da iken şantiyemizin kedisiydi. Kaplan gibi olmuştu. Hatta sonrasında zehirlenmişti de doktora yetiştirmişti eşim. Penisilini yedikten sonra hafif paranoyak olmuştu ama sonra düzeldi.
by tugbatekeli
İşte bu da benim prensesim Charlotte. O da bir Cezayir kedisi. Hayatımda gördüğüm en hamur kedi çünkü ne yapsanız ses çıkartmaz uslu uslu durur, sevgi manyağıdır kendileri. Bu tabi ufak hali. Şimdi hafif toplu, memeleri doğum yapmaktan biraz sarkık, azıcık pis ama yine de ilk günkü kadar güzel:)
by tugbatekeli-Charlotte
Daha uzun seneler birlikte kalmak dileğiyle kedicim..
Not: Cezayir'in kedileri yazımın ikinci bölümünü yine güzel fotoğraflar eşliğinde en kısa zamanda paylaşacağım!
bu güzel kedicikler nasıl olmuş da hiç yorum almamış anlayamadım doğrusu...
YanıtlaSilözellikle kışın soğuk günlerinde soba görevi de görüyorlar ya, bayılıyorum ehehehe :)
pencereden kaçıp gelen Behlül'e bayıldım ben :)) belki de senin gizlice içeri alma hikayeni de bildiğimdendir ihihihih :D
bekliyoruz ikincisini kedi tırmıklarıyla mutlu olan kedikolikler olarak :))
Ben de anlayamadım valla saçaklıcığım:):) kedicikleri pek seviyoruz malum. Cezayir kedileri olunca okuyanlarda severler dedim ama çıt çıkmadı:) olsun:)soğukta evet aynen dediğin gibi sobaya dönüşüveriyorlar bayılıyorum ben de. bir de homurdanmaları yok mu:) behlül pek komikti ama çok da yaramazdı kök söktürüyordu bize. sen charlotte'u görsen yersin yer..O tam yoğurmalık bir kedi, keşke getirebilsem yanımda:) ikinciyi yakında yazıcam canım:) öptüm kocaman:)
YanıtlaSilnasıl yorum almaz bu şirin kedicikler..bende bir kedi kolik olarak hemen resimlere takıldım ve yazının içine düşercesine okumaya başladım.evimde bir iran bir van birde cezayir kedisi besliyorum.yanlızlığı seven biri olarak akşamlarım onlarla anlamlanıyor..yazınızı çok begendim..emeğinize saqğlık.
YanıtlaSiloyun oyna01