Biliyorum pazarı çoktan geçtik. Ama benim aklımdaki ve içimdeki pazarlar hiç geçmiyor, özellikle de şu an bu kadar yaklaşmışken.
Baharla birlikte gelen diğer şeylerin yanında beni en çok etkileyeni sabretme güçlüğü oluyor. Güneşli zamanlar bir an önce tatil havasına girmek isteği doğuruyor içimde. Hiç bir zaman çalışma hayatını seven veya deli gibi kariyer yapmaya hevesli biri olmadım. Hayatın diğer detayları hep daha çok ilgimi çekti ve elbette yazmak. Hep yazabildiğim, okuyabildiğim ve gözlem yapabildiğim bir iş hayal ettim. Şu anda öyle bir işe sahibim evet peki ya sonra? İşte asıl sorun sonrası! Ama onu da sonraya bırakmam gerekiyor bir süreliğine...
Kitapsız bir hayatı düşünmek komik geliyor, bir o kadar da anlamsız ve yıkıcı. Evinde kitap olmayan insanlar gördüm, hatta gazete bile olmayanları tanıdım. Öyle bir his ki bu sanki yaşadıklarına dair bir iz görememiş gibi hissettim. Utanmasam nabızlarını yoklayacaktım. Okumadan nasıl devam edebilir ki insan bırakın hayatı, günün herhangi bir zaman diliminde. Ben elbette ki kimi zaman okumaya ara veriyorum ama her gün mutlaka okuduğum bir şeyler oluyor. Çünkü ben böyle varlığımı devam ettirebiliyorum.
Bu defteri çok severek aldım, evet o üstteki harika yazısı olanı kastediyorum. Ofisimde duruyor, zaman zaman güzel mavi ve yumuşak sayfalarına notlar alıyorum. Epeyce de kalın bir defter, hem baktıkça içim açılıyor hem yazdıkça yazasım geliyor. Bazı defterlerime kıyamam ama artık bu durum eskide kaldı, bir süredir saklamıyorum, kullanıyorum ve kafam rahat!
Her günümü geçirdiğim sandalyem. Kara tahta kağıdımı yeni yapıştırdım, oraya sözler yazıyorum kendimi iyi hissettirecek. Bir de gelenlere hatıra amaçlı bir şeyler çizdiriyorum hoşuma gidiyor. İnsanlar ofisime gelmekten mutlu oluyorlar çünkü etrafta onların dikkatini çekebilecek şeyler var. Sıkıcı ortamlarından 5 dk bile olsa uzaklaşmış olmalarına seviniyorum. Günüm bu karenin içinde geçiyor işte, ama aklımı burada tutmak benim için çok imkansız bir şey! O her daim uzakta...
Aaa bu sallandozları anlatmasam olmaz. Onları pek seviyorum. Yaşamın içindeki duruşları hoşuma gidiyor, sakinliklerini seviyorum. Ben bunca telaşa kapılmış bir haldeyken onlar durağanlar hep ama hep. Onların telaşları yaşamlarının kendisinde! Ve o boyunları, yavaş yavaş inip çıkışı ve minik antenleri, yaşama sevincimi artırıyorlar :)
Şu bakış benim sihirli bir bahçeye dalmamla eşdeğerde. Bu duruş gülümseme sebebim. Neden bu minik kalbi ben daha önce yaşamıma dahil etmemişim diye düşünüp duruyorum. O tipitip haliyle gözlerime mutluluk kalbime huzur dolduruyor :) Benim pamuk prensesim, şaşkın ördeğim, kurabiyem, tombuğum, küçük farem, vampirim, kibarım, tosbağam...Arka patilerinin tırnaklarının çıkmış olmasına dikkat çekmek istiyorum. Nedense o tırnaklar patilerine büyük geliyor, hiç içerde durmuyorlar her daim böyle bir santim öndeler, çok güldürüyorlar beni. Ön tırnaklar kesiliyor ama arkalarından gıdıklanıyor benim böceğim :) Maşallah ona. Hep hayatımızda mutlulukla olsun inşallah :) Seni seviyorum mavişim...
Maviş çok tatlı, çok güzel maşallah...onlar hayatlarımızda iyi ki varlar, öyle mutlu ediyor ki onların bir bakışı bir dokunuşu :)
YanıtlaSilOfisinize de bayıldım, insanın içi açılır o ofiste :)
Kitaplar konusunda da size katılıyorum. Kitapsız gazetesiz evler benim için de yaşamayan evler...okumadan geçen bir gün bence boşa geçmiştir...
Sevgiler...
Sevgili Burcu;
SilTeşekkürler güzel yorumun için. Maviş deyince adı maviş sanmışsınız kedoşun:) Adı Cicoz ama maviş de olabilirdi valla:) İyi ki varlar gerçekten de güzellik neşe katıyorlar. Ofiste böyle olmayı seviyorum, ev gibi olabilse keşke daha fazla, kitaplarım olabilse daha çok. Pek bu anlayışta değil kafalar, oysa ne kadar buraya ait hissedersem o derece verimli olurum ben. Kitaplar konusunda aynı şeyleri düşünmemize çok sevindim. Hayatı çekilir kılıyor ve anlamlandırıyorlar kesinlikle. Son cümlene de bittim benden dökülmüş sanki...Kocaman sevgiler:)
Okumak benim içinde dünyanın en güzel şeylerinden birisi. Özellikle klasikler tutkunluğum aynı eserleri defalarca okumama sebep oluyor. Victor Hugo, Dostoyevski, Tolstoy daha bir çoğunun her kitabını tekrar okuduğumda farklı hazlar alıyorum.
YanıtlaSilSanırım en çok betimlemeleri seviyorum. Sıradan bir malzemenin bile en ince ayrıntısına kadar anlatıldığı romanları okurken o ana kadar hiç değer vermediğim nesneleri gözümde canlandırmaya çalışmam ve yazarın ruh halini değerlendirmek çok farklı tatlar bırakıyor.
Okumak bir yaşam felsefesi bence. Çocuklukta edinilen bir olgu. Babacığımın kütüphanesi bana yol göstermiştir bu konuda. gerçi şimdi düşündüğümde aslında onunla zevklerimiz çok başkaymış ama bana kitap aşkını aşılamaya yetmiş. Kitap keyfin daim olsun Sevgili Tuğba. Maviş e bayıldım ;)
Sevgiler..
Sevgili Juliette;
SilAhh benim için de dünyanın en güzel şeyi okumak. İyi ki bu alışkanlığı kazanmışız, ailemize minnettarlığımız sonsuz her zaman. Klasikleri ben de severim. Aslında ben kitaplarda ayırım yapamıyorum, eski eserler daha tutku uyandırıyor çoğu zaman aslında, beyaz diziler var onları bile seviyorum ben. Yazlıktaki o mis kokulu sayfaları kopmuş komik isimli kitapları bile okumak harika bir duygu oluyor. Okumak kesinlikle bir yaşam biçimi. Okumayan insan için içimde acı hissediyorum düşününce ne büyük bir hazdan kendini yoksun bıraktığını. Kesinlikle çocuklukta edinilen bir şey. Ama sonrasında da kazanılabilir istenirse! Ben de bol kitaplı, keyifli, huzurlu günler diliyorum. Mavişi öperim sizin yerinize, iki ismi olsun bundan sonra Cicoz ve Maviş :):) Sevgilerimle
Tuğbacım bulunduğun yeri değiştiren, oraya pek çok şey katan birisin bence. Nerede olduğun önemli değil, önemli olan orada olup enerjinle kattıkların umarım anlatabilmişimdir, yakın çevrendekiler çok şanslılar bence, bu arada kitaplarımı bende çok severim, ara ara birşeyler karıştırmak en büyük keyfimdir, evdeki varlıkları beni hep mutlu etmiştir.
YanıtlaSilResimler çok şirin o pisicik özellikle, yazını yine çok keyifle okudum, bol kitaplı, üretken ve neşe dolu günler dilerim Tuğbacım, öperim ;)
Canım benim ne güzel sözler bunlar teşekkür ederim mutlu ediyorsun beni. Valla eskiden böyle değildim yaşayarak öğreniyor insan. Oturup karalar bağlayınca da bir şeyin değişmediğini görünce fark ediliyor sanırım. Hem kısacık ömür gülmekten gayri ne yapsın insan:) Canım ben de sizin gibi dostlarım olduğu için şanslıyım çok. Hem birbirimize de çok benziyoruz ben de seninle ilgili benzer düşüncelere sahibim. İyi ki tanıştık. Şu mesafeler de kısalsa da görüşsek ne güzel olur.
SilÇok teşekkür ederim güzel yorumun için. Pisicik komiktir çok ne zaman ondan konuşsam gidip sarılasım geliyor valla:) Sana da mutlu günler canım bol kitaplı bol örgülü mutlu günler:) Sevgiler
Ofisindeki ayrıntılara bayıldım Tuğbacım. Oraya gelmeme gerek yok, buradan bile inceledim, ilgimi çekti:)
YanıtlaSilCanım teşekkür ederim. Daha bir sürü detay var yine çekerim zaman zaman. Ben de fotoğraflardan bile inceliyorum ilgimi çekenleri valla aynen:) Ama yakın olsaydı da bir kahveye gelseydin ne iyi olurdu:) Öptüm çok
SilCanadadan Cezayir e selam olsun:)) Aylin hn.in sayfasindaki yorumunuzdan geldim buraya iyiki gelmisim sevdim blogunuzu..bir gun Cezayir i ziyaret debilme dilegi ile sevgiler..
YanıtlaSilMerhabalar. Hoş geldiniz. Çok sevindim.:) benden de çok sevgi selam size:) Blogu sevmenize memnun oldum. Umarım bundan sonra daha sık haberleşiriz. Kanada'dan sonra Cezayir nasıl gelir insana bilmiyorum ama bu coğrafyanın da kendine has güzellikleri var elbette. Çok sevgiler selamlar:)
SilKitap okumayan insanlara bende anlam veremiyorum insan okumadan nasıl durabilir ki! Anlatış tarzını çok sevdim kalemine sağlık :)
YanıtlaSilBu arada defter alıp bir türlü kıyıp yazamayanlardanım ben :)
Sevgiler
Ahh Aylin bence biz böyle düşünen insanlar toplaşıp kitapsız olunamayacağını anlatmalıyız! Teşekkür ederim güzel sözlerin için, yazımı ve anlatımımı beğenmene sevindim.
SilBen de alıp alıp da defterlerime kıyamayanlardandım da aslında yeni yeni aştım kendimi. Daha üniversite zamanında alıp da kullanmadığım defterlerim var. Ama işte duruyor da ne oluyor, yazık onlara, kullanmak lazım, sonra biri gelir kullanır:)
Sevgiler çok
Ofisinize, kedili bez çantanıza ve Cicoz'a ba-yıl-dım. Minik detaylar hayatımıza büyük güzellikler katıyor gerçekten. Ofisinizdeki minik detaylar ve minik Cicoz... Ne mutlu size ki, küçük detaylarla hayatı güzelleştirmeyi başaranlardansınız.
YanıtlaSilÖnce şu sizli bizli durumdan bi kurtulalım blog arkadaşım:) Cicoz'a bayılmamak mümkün mü yahu şeker bişey kendileri ve usludur da benim kızım:) Kedili bez çantayı ben de çok beğenerek aldım, tepe tepe kullanıyorum. Ofisim de böyle olmasa herhalde kafayı yerdim ben. Keşke sadece bana ait olsaydı yere kilim koyar vazolara çiçek diker printırım üzerine dantel bile koyardım:) Bu ufak detaylar olmasa hayatın bir anlamı olmuyor inan hele bir de böyle aileden dostlardan uzakta, gurbette olunca. Çok sevgiler selamlar:) Mutlu kedili ve kitaplı güzel günler:)
Sil