15 Aralık 2014 Pazartesi

Yürüdüğüm tüm o yollar

Cezayir'deki ilk yıllarımdı. İçimdeki keşfetme dürtüsüyle sokakları çocuklar gibi arşınlamak istiyordum. O kadar yabancı bir dünyadaydım ki aslında, bunu bilmek dahi engel olmuyordu hislerime. Çok zaman arabayla dolaştık hep. Sırf yürümeye korktuğumuzdan. Hani yanyana yürürüz da bir laf eden olur, hani kayboluruz, hani belki yabancılara sokaklar yasaktır diye. Cesaretimizi toplamamız uzun sürmüştü. İlk kez sokakta yan yana yürüdüğümüz gün dün gibi aklımda. Ürkek, titrek, tuhaf, adımlar hızlı. Bir şey anlamamıştım sokaklardan da insanlardan da. Aramızdan birilerinin geçmesine izin verdiğimde kaybolacağımı sanmıştık ikimizde. Onun aklı gidiyor bana bir şey olacak diye, benim de aklım gidiyor ona bir şey yapacaklar diye. Ne komikmiş düşünüyorum da onca korku!

Abarttığımı sanmayın sakın ha! Gerçekten sokakta yan yana yürümeye korkuyorduk. O zamanlar saçlarım cıvıl cıvıl da bir sarıydı üstelik. Herkes Türkiye'deyken tembihlemişti boyat da git saçlarını kaçırırlar seni orada diye. Sadece baktılar ama yemediler, yiyerek de bakmadılar, o bakışlar farklı olduğumuz içindi. Zamanla yürürken birbirimize değdik, sonra el ele tutuşmadık ama kol kola girdik, şimdi artık elini tutuyorum eşimin, onlar bize alıştı biz de onlara alıştık.

Bu bahsi geçen yer Cezayir başkent'te son derece elit bir muhit olan Sidi Yahya, Hydra denen yerdir. Çok popüler şimdilerde, mango, accesories, koton, benetton falan gibi mağazalar var. İstanbul Bağdat Caddesi gibi bir nevi. Biz orada bu hallerdeydik işte 2007 senesinde. Çünkü çok kötü hikayeler duymuştuk, korkmuştuk, korkutulmuştuk, daha toyduk!

Hala bu tip gerginlikler yaşadığımız zamanlar ve mekanlar oluyor tabi. Ne de olsa el memleketi, dile kolay herşey. Bir minik harekete bakıyor herşey işin sonunda, anında alev alabilecek bir benzin şişesi taşır gibiyiz ellerimizde. Bunu hiç aklımızdan çıkartmadan yaşıyoruz, temkinli ve olabildiğince güler yüzle, barışçıl. 

Cezayir'de farklı farklı çok bölge var. Bir yer el ele tutuşup dolaşabilirken bir yerde arabayla markete bile gidemiyor bayanlar. Bunu da yaşadım ilk geldiğim senelerde Bouira bölgesindeki şantiyemizde kalırken. Bir sıkıcı günün ortasında telefon kartı almak için markete gitmek istediğimde sokakta bir tane kadın bile yoktu ve arabayı yerle bir edeceklerini sanmıştım. Zaten oradaki iki sene boyunca bir daha hiç ne markete ne pazara çıktım, hep şantiyenin içindeydim. 

  Fotoğraf: Poulo Santos

Yani demem o ki bu tabela gerçeğin ta kendisi. Burası çöle yakın bir bölge olan Ghardaia bölgesi, tabelanın asılı olduğu yer. Orada, giden arkadaşlarımdan bildiğim kadarıyla, ulu orta kimseyle konuşamıyor, kadınları fotoğraflayamıyorsun. Gördüğünüz gibi şortlu etekli ve yanya yürümek de hoş karşılanmıyor, hatta yasak. Sanırım aileyseniz çocuğunuz varsa sokaklarda dolaşabilirsiniz demek oluyor bu tabela ve inanın ki gerçek! Benim anlattığım hikaye eskimiş olabilir ama şu zamanda da hala o yıllardaki gibi yaşayan pek çok bölge var.

  Fotoğraf: Toni Carratola by Flickr

Burası başkent Cezayir, Didouche Mourad caddesi. Yine turistik güzel caddelerden biri. Pek çok alışveriş mağazası var. Genelde bizim gibi yabancıların çok ilgisini çeken bir yer. Pek çok kereler gittim dolaştım o caddede rahatlıkla, hatta kız kıza, kol kola. Orada insanlar rahatça geziyorlar, açık kapalı, kadın erkek çocuk herkes. Böyle sokaklarda, kapı kenarlarında, yol başlarında oturan çok insan görürsünüz Cezayir'de. Hatta anlam veremediğim şekilde otoyolların refüjlerinin kenarlarında bile oturur yolu izlerler, tarlalarda otururlar yol kenarlarına bakan taraflarını seçip bir de. 

  Fotoğraf: Toni Carratola by Flickr

Burası da başkentte Postane'ye yakın bir ara sokak. Hemen karşıdaki siyah tabelanın olduğu yere, L'etalon Restoran'a gideriz zaman zaman. Güzel, küçük bir mekandır, canlı müzik de olan. Başkentteki nadir güzel yerlerden biridir. Yabancılar da sıkça tercih ederler zaten. Gece ışıklandırma olmadığından pek seçilemiyor etraf ama böyle gündüz gözüyle görmek güzel oluyor. 

 Fotoğraf: Toni Carratola by Flickr

Burası da yazının girişinde anlattığım caddenin, yani Sidi Yahya'nın o meşhur caddesinin üzerinde bulunan, severek alışveriş ettiğimiz manavımız. Şimdi giriş kısmını cam ile kapattı. Güzel sebzeler, bisküviler oluyor. Magnum buluyoruz burada, bazen kaliteli zeytinyağı, donmuş somon, ispanyol sucuğu da var. Filedeki cevizler en sevdiklerim, pikan cevizi deniyor. Elle bile ayıklanabiliyor ve şeker gibi. Türkiye'de fiyatları epey pahalı. Sanırım Cezayir'deki en sevdiğim manav burası, çünkü tam manasıyla manav diyebiliyorum. Daha önce yazdığım gibi burada manav kültürü pek yok çünkü, genelde manav tabir edilen yerlerde soğan patates ve turunçgiller oluyor sadece. Herşeyi buradaki gibi bir arada bulmak oldukça zor.

İşte yürüdüğümüz tüm bu yollar, ayak izimizin olduğu tüm bu yerler, hikayemizin en gerçek parçaları!

27 yorum:

  1. Yabancı bir yerde kendine yabancı bir kültürde yaşamak zor ama her anı keşfetme heyecanıyla dolu olduğundan ilginç olmalı. Benzer deneyimleri yaşayan oğlumdan bakalım neler işiteceğim ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten dediğiniz gibi yabancı olduğunuz bir yerde yaşamak zor, aslında yurt içinde de olsa öyle. İnsan zamanla, tecrübe ederek alışıyor, seviyor. Umarım oğlunuzda ileride mutlulukla hatırlayacağı anılar biriktirir.
      Sevgilerimle

      Sil
  2. tuğba,
    yazının başında ben olsam kaçıp gitmiş miydim dedim?
    olgunlaştıkça sorunlardan kaçmak yerine çözmeye çalışmayı tercih eder oldum,öğrendim ki,çözülmeyen sorun şekil değiştirir yine karşına çıkar.
    sen şimdi orada oldukça deneyim kazanıyorsun,yakında ülkemizde neler olacak,sanırım hayali mümkün!
    herşey bi yana çok güzel yazıyorsun
    sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uzaktan bakınca bazen kendime ben de şaşırıyorum açıkçası. Belki başkası anlatsaydı ben de yapamam derdim. Yine de biliyorum ki insanoğlu istedikten sonra pek çok şeyi yapabiliyor, yapamam dediklerini bile.
      Burada dediğin gibi deneyimliyoruz pek çok şeyi, olumsuzlukları da. Burada herşey aslında ülkemizle kıyasladığımızda hele ki şu sıraları baz alırsak inan daha iyi iç açıcı ve umut vadedici görünüyor.
      Teşekkür ederim güzel sözlerin için de yeniden.
      Sevgiler

      Sil
  3. Bende bugün aşağı yukarı yakın bir konuda yazdım. Uzaktan herşey ne kadar farklı görünüyor ama işin içine girmeden o ülkede yaşamadan tam anlamıyla idrak edemiyorsun. Her ülkenin kendine göre olumlu olumsuz yanları var ve onlar içindeki toplumun tercihleri doğrultusunda şekilleniyor. Biz topluma sonradan dahil olanlar yagırgıyoruz belki ama onlar için normal olan bu. Belki de bu yüzden hepimiz için en rahat ettiğimiz yer kendi memleketimiz oluyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle her yerin kendine has bir takım olumsuzlukları oluyor. En şahane görünenlerin bile. Biz sonradan dahil olanlar kendi alışkanlıklarımızla bakıyoruz içine girdiğimiz yeni oluşuma. Bu elbette kötü sayılamaz. Nitekim buradakilere sorsan gidişattan memnunlar bile diyebiliriz.
      Gurbette olanlar için bilhassa ülkede neler olursa olsun yine de herşeyin en iyisi en güzeli her daim orada olacaktır. En azından ben öyle hissediyorum. Çünkü anılar vari yaşanmışlıklar var ve doğduğun yer var özünde, kim ne derse desin:)
      Sevgiler canım

      Sil
  4. Böyle seni takip edip okurken bir yandan o kadar hoşuma gidiyor ki , özeniyorum sana yeni bir yer yeni bir bir kültür. Sonra acaba zorlanıyor mudur derken bu yazın geldi karşıma . Hem çok güzel sanırım biriktirdiğin anıların hem zor ve stresli. Ama halen Cezayir'de yaşamak istiyorum . Sayende :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahh çok mutlu oluyorum o zaman ben de işte. Yeni kültürleri merak eden ilgi duyanlar olunca yazılar daha anlam kazanıyor. Böyle güzel sözler duyunca da yazmak da anlamlanıyor. Zorlandığım kesin, ilk başlarda daha bir toz pembe geliyor herşey sonra zorlaşıyor aslında, şimdilerde alışkanlığın verdiği de bir parça umursamazlık var ama yine de olumsuzluklar karşısında moral bozuluyor ister istemez. Yine de bazen herşeye ve onca karmaşaya uzak kalmak çok iyi geliyor. Şimdilerde Türkiyeye dönmek fikri inan kafamda kocaman bir kaos ortamı yaratıyor..
      Güzel anılar da olmasa zaten herşey daha zor olurdu inanki.
      Yaşamak bir süreliğine güzel bir deneyim olabilir. Bence her yer kısa bir süre için buna değer, görülebilir, deneyimlenebilir. Başka bir hayatta olsam ben kesin kaşif olmak isterdim zaten:)
      İlgini çekerse sana burada kart falan atabilirim istersen, haber verebilirsin bana:)
      Sevgiler

      Sil
  5. Son okuduğum kitapla yazdıkların benzer geldi. seninde bu kitabı okumanı isterim . nedim gürsel'in ''acı hayatlar''. Yazarlar ve kentlerini anlatıyor. çok çok severek okudum. cezayirle ilgili birçok şey anlatmış. bir zamanlar fransız sömürgesi olduğundaki hali, sonrasında tamamiyle yerli halkın eline geçip yoksulluğun gelmesi ve medeniyetin kısmen terk etmesi. çok etkileyici bir bölümdü. aynı capetown gibi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merak ettim şimdi Buketcim nasıl bir kitapmış diye. Cezayir'den bahseden çok az sayıda türkçe kaynak bulunabiliyor ne yazık ki. Sevindim böyle bir kitabın olmasına. Yazarın gözünden nasıl bir yer olduğunu okumayı isterim doğrusu. Web den bakayım kitaba, bulursam alayım. Geldiğimde koştur koştur kitapçılarda araması çok zor oluyor bu türk kitapları. Zaten şansıma da nedense aradıklarım hiç kitapçılarda kalmamış oluyor:)
      Tavsiye için teşekkürler.
      Sevgiler çok

      Sil
  6. Zor ama kesinlikle tatmak istediğim tecrübelerden biri...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnan bana bence de kesinlikle zor ama yaşanması gereken tecrübelerden biri. İnsana çok şey kazandırıyor, hayata, insanlara ve kendine bakışını değiştiriyor.

      Sil
  7. ne kadar zorlu bir mücadele.. yabancı bir ülke yabancı bir kültür yabancı bir ahlak, yabancı bakışlar allah kolaylık versin.. geçen yıl eşim iş için gidip gelmişti bir ara da o anlatmıştı.. bizlerde çok geride bir ülke diye.. Fransız sömürüsünün hala izlerini taşıyor oluşu, 21.yy.da hala bir tık ilerleyememiş oluşu inanılır gibi değil..
    sevgilerimle,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten zorlu bir yolculuktu bizim için. Ama şanslıyız ki güzel anılarımız oldu zor olmasına rağmen. İnşallah böyle de devam eder. Eşiniz geldiyse o da objektif bir gözle anlatmıştır elbette buraları. Türkiye'nin 80 lerdeki haline benzetiyoruz biz. Yine de bozulmamış, saf tarafları olmasına seviniyoruz. Bir tık ilerleyememiş gibi gelse de bizimle kıyasla yol aldıkları bir gerçek. Bakalım ilerdeki senelerde neler göreceğiz merak ediyorum. Bu kültürün gelişimine şahit olmak da açıkçası çok hoşuma gidiyor. Cezayir de pek çok ilk gördük, ileride anlatacak hikayelerimizin olması heyecan verici oluyor.
      Sevgilerimle

      Sil
  8. Canım karıcım ne kadar güzel anlatmışsın. Bunca yıldır yaşadıklarımızı yazın sayesinde aynen gözümde canlandırdım ve tekrar yaşadım. Yine de Cezayir'deki durumun Türkiye'den daha iyiye gittiğini de sanırım birlikte görüyoruz. Ağır ama emin adımlarla medeniyete doğru ilerliyorlar.
    Kendi adımıza da biriktirdiğimiz bunca anı için şanslı, mahrumiyet yıllarımız için de şanssız hissediyorum. Yine de tartıya koyduğumda bunca yıllık tecrübe yaşamaya değerdi. Düşünsene böyle bir yaşam hayatta kaç kere karşına çıkar.
    Seni seviyorum, hep seveceğim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım bende o günleri tekrardan yaşadım. Evet burasıyla ilgili gördüğümüz pek çok şey var. Gelecek onlar için ne gösterecek emin olmasam da umut vaat ettiği bir gerçek. Yaşadıkları acılardan ders alan bir zihniyetleri var çünkü. Baksana adamlar çocukları o acıları unutmasın diye ne kadar çaba sarf ediyorlar, turizme bile açılmıyorlar.
      Bende adımıza seviniyor hem de üzülüyorum. Hislerimiz çok benzer. Burada güzel şeyler yaşamanın dışında zor zamanları da birlikte geçirdik bu yüzden yaşamı tecrübe etmiş olduk. İnşallah yurdumuza döndüğümüzde de güzel anılar biriktireceğiz. Kesinlikle yaşamaya değerdi haklısın, pişman değilim hiç, sadece sen de bende zaman zaman koşullar dolayısıyla üzülüyoruz hepsi bu. Zaten Türkiye'de de hiç bir şey güllük gülistanlık değil biliyoruz. Hayat nerede olursak olalım zor bir şey, inişli çıkışlı bir acayip tuhaflıklar diyarı.
      Düşünüyorum da buraya gelmesek bu kadar anıyı bu kadar kısa zamanda nasıl biriktirecektik. İlerde inşallah çocuklarımıza bahsedeceğiz her birinden. Bunu düşününce de aklıma hep vecihinin anlattığı aslanlı hikaye geliyor, arada biz de abartabiliriz komikleştirebiliriz belki:):)
      Bende seni seviyorum hayatım, hep de seveceğim, büyük mutlulukla, aşkla...
      Yazmana sevindim. Teşekkür ederim...

      Sil
    2. çok tatlısınız karşılıklı yazışmanıza bayıldım...
      aşkınız sonsuz olsun..
      sevgilerimle..

      Sil
    3. Çok teşekkür ederim. Arada böyle eşim yorum yapınca seviniyorum ben de:)
      Güzel dileklerinize de minnettarım:)
      Sevgilerimle

      Sil
  9. Suudi Arabistan' a ilk gittiğimizde taksiye binerken eşime
    -Önce sen bin sonra ben, inerken önce ben ineyim sonra sen derdim. Bazen unuttuğumuz olurdu taksiden tedirgin bir şekilde atardım kendimi resmen. Öyle bir anlatmışlardı ki özellikle gözleri renkli olanları kaçırıyorlar gece gündüz güneş gözlüğü takın gözünüze diye... :)))
    Daha sonra wc de tek başına bir Türk hanımla karşılaşmıştım o kadar sıkışmasına rağmen tuvalete girememiş bana demişti ki:
    -Noolur ben çıkıncaya kadar bekler misiniz? Bazı kadınlar içeri aniden dalıp saldırıyorlarmış!!! Dövüyorlarmış...
    Nasıl bu kadar kötü ün sahibi olabilirler diye geçirmiştim aklımdan. İlk gittiğiniz zamanki tedirginliğinizle ilgili yazınızı okuyunca bunlar geldi aklıma.
    Ve hala düşünüyorum benim başıma gelmedi şükürler olsun ama acaba gerçek miydi? Böyle şeyler olmuş muydu diye.
    En çok medeniyet, nezaket, temizlik, insanlık, ahlak ve edeple dünyaya örnek olması gerekmez mi bu ülkelerin? Ne büyük bir tezat. Ve dine yüklenmiş ne ağır bi yük. Büyük bir zevkle okudum yazınızı. Ankara' nın ayazlı buz gibi havasından sıcacık selamlar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahh işte ancak böyle şeyleri yaşayanlar daha iyi anlayabilirler. Taksiye inme binme maceranız da stresliymiş ama işte bazen bu tür yerlerde en acayip şeyi bile düşünmek icap ediyor üstelik alışık olmadığımız halde. Tuvalet konusunu okuyunca çok üzüldüm valla yazık, o kadar korkunç hikayeler neyse ki burada yok. Arabistan daha farklıymış duyduğum kadarıyla evet. Giden arkadaşlarımız anlattılar, tırsmıştım epey. Eşim de çocukken ailesiyle arabistanda yaşamış bir süre babasının işi dolayısıyla, aynı bizim gibi şantiye ortamında. O zamana ilişkin hiç böyle ürkütücü şeyler anlatmamışlardı sadece namus bekçileri modelinden bahsetmişlerdi, saçın görünmeyecek başörtüden falan gibi, o da her yerde değil. Şimdilerde daha fena olsa gerek. Apartmana girerken kadın varmı diye bakıyorlarmış etrafa, varsa hiç girmeye yeltenmiyorlarmış bile öyle bir hikaye anlatılmıştı bize gerçekliğine tamamiyle inandığımız. Şükür ki bizim de başımıza kötü bir şey gelmedi, hep şükrediyorum gerçekten. Umarım güzelliklerle uğurlar bizi Cezayir ve hep sevebildiğim bir yer olarak hatırımda kalır.
      Tüm bu gariplikler, yasaklar gerçekten de dine yüklenmiş ağır bir yük ve tabi insanlara.
      Ankaraya da çok selamlar buradan. Oranın ayazını iyi bilirim, nasıl da yakar ama her mevsimi ayrı güzeldir. Annem şimdi Ankarada ondan haberler alıyorum iki gündür Ankarayla ilgili.
      Sevgilerimle:)

      Sil
  10. baksana amaaa son öykümdeeee senin orasını yazdım bakalım tanıcak mısııın kiiii :)

    YanıtlaSil
  11. bahr-i sefit. cezayirin eski adı. ya işte bu tarz tarihi öykü hiç yazmamıştım bi deneyim dedim. muharrir gazeteci demek. bu öykü uzun olcak devam etcem. bana yabancı bi dil bu arapça osmanlıca ilgimi çekmiyo hiç ama kendime meydan okudum işteee. sözcükleri araştırdım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunları bilmem güzel oldu. Daha önce Cezayir'İn böyle bir adı olduğunu bilmiyordum, duymamıştım. Demek burada da karşıma çıkmamış hiç. Bence gayet başarılısın, yani yeniden ve yeniden yazabilirsin rahatlıkla. Okuması da ayrıca keyifli. Devamında ne olacağını da şimdiden merak ettim doğrusu.

      Sil
    2. tişkürleer :) osmanlı zamanı cezayiri oku bak bence ilginç olur kii :)

      Sil
  12. Nasıl ilginç bir yazı, bir nefeste okudum.. Muzikte muthis.. Yakın bir zamanda Tunus seyahatim olacak fakat ben Cezayir i daha cok merak ediyorum nedense.. Kız kardesimde Guney Afrika cumhuriyetinde yaşıyor , o da benzer sıkıntılar yaşadı. Dunyanın her köşesi farklı bir kültür farklı bir yaşam. ve gidip görmek şahit olmak o havaları solumak insanın ufkunu gerçekten açıyor. Gönlünüze sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Beğenmenize memnun oldum. Müzik için de olumlu geri dönüşler aldığıma seviniyorum. Koyarken biraz tereddüte kapılmıştım okurları olumsuz etkiler mi acaba diye.
      Cezayir evet merak edilen bir yer. Ben Tunus'u da Fas'ı da gördüm. İnanın içlerinde aslında en az dikkat çekici ve otantik olan yer. Oralar çok başka güzel. Ama her birinin yeri de ayrı elbette. Cezayirin turistik olmaması büyük kayıp. Fas ve Tunus daha iyi buraya göre, daha temiz bile diyebilirim her yer için olmasa da. Örneğin Casablanca'nın caddelerindeki amonyak kokusunu hiç unutamıyorum:) Cezayir'de henüz böyle kötü kokan bir muhit görmedim diyebilirim. Kesinlikle yazdığınız gibi dünyanın her köşesi ayrı güzel, her kültürün kendine özgü o halleri ayrı ilginç ve tecrübe etmeye değer bana kalırsa.
      Umarım bir gün buraları da görürsünüz. Tunus gezinizde de bol keyifli zamanlar diliyorum.
      Sevgiler ve selamlar bu coğrafyadan size:)

      Sil

Yorumlarınız ve paylaşımınız için teşekkürler. Mutlu kalın:)