Her anın aslında verilmiş bir hediye olduğu dünyamızda tesadüfen yaşamaya devam ediyoruz. Alışıyoruz günden güne ama zor oluyor doğruyu söylemek gerekirse. Biraz eksik, biraz acayip, yorucu, stresli ve bilinmez.
Kediciği hala yanımıza alamadık ama şu birkaç gün içinde yeni evine gelir o da. Buraya sanırım o da halen alışamadı, pek havası yok gibi. Eve gelince ve bizli yaşama geri dönünce düzeleceğini ümit ediyorum. Şimdilik yumoş battaniyelerde uyumaya devam ediyor.
Havalarda İzmir etkisi sürmekte. Bahar gibi aynı. Yalnız tabi önümüz mart olduğu için soğukların geleceğini düşünüyorum. Geçenlerde balkonda oturup bir kahve içtim, hava yine bahardan çalıntıydı. Çok sessiz bizim buralar. Cezayir'deki şantiyemizi aratmıyor bu yönüyle. Etrafın yeşillik olmasını da seviyorum. Evin yolunda bağ bahçe tarla dolu. Şehre ait olmayan ruhum yeşili görünce huzur buluyor. Yalnız, ev aslında şehre çok uzak olmamasına rağmen-20 dk sürüyor Karşıyaka'ya- henüz yalnız bir yere gidemiyorum ve bu beni sıkıyor. Araba da kullanmadığım için alıp da çıkamıyorum. Şu evin ana işleri biterse pratik yapıp yakın zamanda trafiğe çıkmayı planlıyorum. Buradaki en büyük hedefim bu. Bunu başaramazsam buradaki hayatım Cezayir'dekinden pek de farklı olmayacak çünkü.
Nihayet avizelerimizi de alabildik. Her şey ateş pahası. Fiyatlar o kadar acayip ki şaşıp kalıyoruz. İnanamıyoruz çoğu zaman insanlar bir avizeye milyarlar veriyorlar mı gerçekten? Uygun fiyatlı olur diye Karabağlar'a gittik oranın da bir farkı yokmuş diğer yerlerden. Neyse ki şansımız yaver gitti de bir nebze uygun fiyatlı şeyler bulabildik. Bizim gibi memlekete dönen arkadaşlar hep anlatıyorlardı her şey pahalı, sıkıntı yaşıyoruz diye ama insan tecrübe etmeden anlamıyormuş demek ki. Ev müstakil olduğu için de şimdilik daha çok işi var. Alt kat henüz ardiye durumunda, bahara kadar düzenlemeyi umuyorum. Daha İzmit'ten eşyalarım da gelmedi, o da ayrı bir stres. Hani 8 senelik evliyiz ama yeni evli gibi eşya taşıma dertlerimiz var. E o zaman yaşamadık bunları şimdi yaşıyoruz. Açıkçası sıkıntılı bir süreç. Öyle keyifli tarafları paran varsa var, hayatın gerçeği böyle saçma bir şey işte. En güzel tarafı henüz benim için geçerli olmasa da ait hissedebilmek. Başımızı sokacağımız bir evimiz var çok şükür ve sağlığımız yerinde. Daha da başka bir şey istemiyorum zaten. Umarım yaşadığımız sıkıntılardan sonra güzel günler bizi bekliyordur. Umarım döndüğümüze pişman olmayız.
Bir de tabi ege mutfağına hızlıca giriş yaptım diyebilirim. Şevket'in bu hali ile yeni tanıştık, kuzu etli nohutlu hali hoşuma gitti. Öncesinde sadesini yemiştim. Bostanlı pazarı bir nimet, çarşambaları gidiyorum. Her çeşit sebze meyve var ve fiyatlar uygun. Cibez, şevketi bostan, radika, ebegümeci, mantarın türleri pazarda mevcut, en keyifli kısmı şu anlık bu. Bir tane de pazar arabası edindim fıtır fıtır çekiştirerek dolaşıyorum pazarda. İşte o an, o renklerin içinde iyi hissediyorum. Bir de gece kafamı yastığa koyduğumda üstümde çok kat olmadığını bilmek huzurla uyutuyor. Yalnız buralarda hırsızlık oluyormuş diye duyduk stresliyiz. Bahçeye çit çevirteceğiz. Gece alt kattan tık sesi gelse uyanıyorum, henüz idrak edemedim bu tip evlerin bir yerlerinden sesler gelebileceğini.
Bilmiyorum, tuhafım. İnsanlar ölüyor, biz yaşıyoruz ama ne için? Neden çabalıyoruz bunca, neden bunca stres? Yaşayacağız ve bir gün hop gideceğiz bir başımıza. Böyle olunca işte anlamsız geliyor bunca telaş, afallıyorum. Düşünceler kafamda öyle yoğun ki geldiğimden beri bazen iç sesimi duyamıyorum. Egenin renkleri iyi geliyor bir tek, denize bile yakınlaşamamışken henüz pazara çıkmak ruhuma iyi geliyor. Bir de şu telaşı atlatıp yazmaya ve okumaya devam edebilsem, işte buna çok ihtiyacım var. A bir de geldiğime sevinen insanların olduğunu bilmeye ihtiyacım var, aranmaya, sorulmaya...Hayat bıraktığım yerden devam etmiyormuş aslında bunu anladım. Hani döndük ya hala aklım 2007 de bıraktığım hayatta, aradaki boşluk çok uzunmuş meğer ve pek çok şey değişmiş. Yaşayarak görüyorum. Yani düşündüğüm kadar kolay değilmiş.
Yazacağım yine. Memlekete kesin dönüş yaptım ama bloga kesin dönemedim henüz.
Not: Cezayir ile ilgili mailler almaya devam ediyorum. Koşturmacadan yanıtlamaya zaman bulamıyorum ama en kısa zamanda boş vakit yaratınca yazacağım. Lütfen hemen dönüş yapamadığım için bana kızmayın!
Herkese sevgiler...
İyi taşınmalar :) Güneşin otların rengi bana da iyi geldi. Şu an Münih sadece gri.. Hele pazarı yazmışsın ya, yıllar oldu gitmedim (yok burda öyle bir konsept halbuki ülkenin kuzeyinde var diyorlar) çok özendim, hele İzmir'in otları, zeytinyağlıları offff.. Ne iyi yaptınız taşınmakla..!
YanıtlaSil10 yıllık evliyiz, daha ev düzemedik (bizde öyle derler). Bu mobil olma durumu malesef yerleşme şansını çok azaltıyor.
YanıtlaSilZor bir süreç... Paran varsa demiyim de bolsa diyim evet şak şak oldu bittiye gelebiliyor şu yerleşme ve eşya faslı. Ama böylesi de daha bizim gibiymiş hisstmemi sağlıyor, emek veriliyor çünkü...
YanıtlaSilBir halı için günlerce kafa patlattığımı hatırlıyorum da mesela o halımı hala çok severek kullanıyorum hatta...
Sağlık huzur olsun evinde inşallah ve de bolca mutluluk...
Sevgilerle...
Sevgili Tuğba, taşınmadır yerleşmedir hele hele bir de bu ülkeler arası taşınmaysa elbette ki yerleşmesi hayli zor olacak bu ruh hallerinde olman çok normal. Ama İzmir gibi güzel bir memlekete yerleşen birisinin pişman olacağını hiç sanmam. Karşıyaka en güzel semtlerinden bence çok sıcak en samimi arkadaşım orada yaşıyor. 3-4 kez gezdim oraları çok beğendim. Eviniz müstakilmiş ne güzel. İşleri halledince seni evin bahçesinde ağacın altında hamakta sallanıp, kitap okurken görebiliyorum. Rahatla ve mutlu günleri hayal et. Herşey çok güzel olacak...
YanıtlaSilSevgiler...
Bu yerleşme olayı tamamen bitmedikçe insan ait hissedemiyor ne yazık ki. Birkaç kez taşınmışlığım var, her ne kadar bir mahalle ya da bir bina ileri taşınmış olsam da^^ Ev bir kere yabancı hissettiriyor her şeyden önce. Ama tüm eşyalar yerini bulduğunda öyle rahatlıyor ki insan. Tez zamanda o hisse ulaşmanı dilerim. Tabi sizde şuan çevreye alışma süreci de var.
YanıtlaSilSeni pazar arabanla tezgahlar arasında dolanırken hayal ettim, birden içimde pazara gitme isteği oluştu. Kocaman bahçene, şehirden uzak evine özendim bilesin. Her şey oturduğunda süreceğin keyfi düşün ve rahatla. Eminim her şey harika olacak.
Sevgiler. Öpüyorum.
Denizcim o aidiyet çok mühim bir konu, tez zamanda hissetmeyi umuyorum:) Daha eksikler var ama ev yaşanacak halde allahtan. Yavaş yavaş üstesinden geliyoruz. Eşyalarım da henüz İzmitten gelmediği için de biraz dağınık ve eksiğim. O aşama da tamamlanırsa rahat edeceğim.
SilPazar arabasıyla dolaşmaya çabuk alıştım, pek seviyorum:) Pazar en keyifli gezdiğim yer. Bahçeye beklerim havalar güzel olduğunda, birlikte keyif yapar çiçek eker sularız:) Yardıma ihtiyacım olduğu bir gerçek:)
Güzel dileklerin için teşekkür ederim canım. Öpüyorum kocaman. Haberleşelim yeniden ve sıkça:)
Tuğba`cım seni çok iyi anlıyorum. Her şeye zamanla alışılır, başlangıç her zaman zordur. Kedicik nerde?
YanıtlaSilTez zamanda kavuşun huzura, keyfini çıkarın evinizin. Sevgiler Tuğba`cım...
Canım teşekkür ederim. Bir kere başlandığında gerisi geliyor evet ama başlangıçlar kolay değil. Alışacağız. Kedicik kayınvalidemlerde hala, bu hafta alacağız sanırım. Özledik. Çok öpüyorum canım. Bekliyorum bu taraflara:)
Siloleeey şevketi bostaan kuzu etiyle en güzeli. hımm karşıyaka tarafında demek ki hiç bilmiyodum. o zaman alışverişe mavi bahçeye gidersiniz. bir de orda bostancıda sahilde "yasemin kafe"ye oturun. pazar da var orda ama seyrek hiç bilmiyom :)
YanıtlaSilselam:) yazamıyorum koşturmaktan. alışıyorum buradaki yaşama işte yavaş yavaş.mavi bahçeye birkaç kez gittik pek güzel hele baharda daha güzel olur eminim. yasemin kafeye de havalar güzelken gidiyoruz. Karşıyakada değiliz. Seyrek Menemen yolundan Ulukent istikametine döndüğünde. Deri sanayii nin yan kısmında kocaman villalar var Villakent deniyor, orada yaşıyoruz. Gelirsen bir gün beklerim. Sevgiler çok
Sil