16 Mart 2011 Çarşamba

Mini miniler geldiiiii

Merhaba;
Biliyorsunuz benim güzel prensesim Charlotte hamileydi. Kocaman bir karnı vardı. Ha doğurdu ha doğuracak diye gün sayıyorduk ve bir türlü doğurmak bilmiyordu..Artık son zamanlarda takipçisi olmuştum nerede doğuracak acaba diye. Bir yandan da ya bir yerde doğurur de göremezsem ilgilenemezsem diye endişeliydim. Geçen gece yine benim tosbiş evin kapısına geldi. Normalde karnı aç olduğunda geliyorsa direk ayağıma dolanıyor miyavlıyor ve yemek kabını koyduğum yerine gidiyordu. Bu sefer öyle yapmadı. Hafif hafif miyavlayarak yatak odasına gitti. Ve kapalı olan gardrobumun önünde miyavlamaya başladı. Zaten o önceden beri oraya kafayı takmıştı ama ben kıyafetlerimiz var diye açmıyordum kapısını. Eşim bu doğuracak bu gece sancısı tutmuş belli ki dedi. Napalım diye korktuk önce.. Dışarıda yer bulamamış kendine belli ki bize güvenmiş gelmiş..Onu nasıl sevdiğimizi çok iyi biliyor. Hemen çamaşır sepetimizin içine çarşaf serdik ve ona pofidik bir yer yaptık imkanlarımız dahilinde. Zira başka koyabileceğimiz bir yerimiz yoktu. İçine oturdu hemencik. Doğuracak belli. Çünkü normalde ben ortalarda dolanırken o hayatta oturmaz sepetin içine gelir kucağıma oturur veya benimle dolanır. Başında bekledik sevdik okşadık korkmasın endişelenmesin diye. Sonra dolaba doğru gitti yine aklı orada kaldı. Ben de dolabın alt kısmındaki alanı boşaltmaya ve sepeti oraya taşımaya karar verdim. Ortada kalmak istemedi Charlotte dolabın daha güvenli olacağını düşündü sanırım. Gecenin ilerleyen saatlerinde uykumuz geldi yattık. Tabi aklımız da onda. Bizimki kandırdır herhalde diye düşünmeye bile başladım ben hatta. Sonra yanımıza geldi uzandı ayak ucumuza. Ben tabi heyecandan uyuyamıyorum. Bir de ya yatağa falan doğurursa diye telaş yaptım halbuki doğurmaz biliyorum:)

Gözümü bir açıp bir kapatıp ona kulak kabartıyorum arada sırada. Sonra bir ara dalmışım. Bir uyandım bizimkinden hafif bir ses geliyor. Biraz daha dinledim rüzgarın sesinden onunkini ayırmaya çalıştım. Çünkü o gece inanılmaz bir fırtına vardı. Arkadan viyyyk diye bir ses geldi. Anaaam dedi gelmiş bebişler. Hemen eşimi uyandırdım saat 3.5 falandı. Işığı açtık bir de ne görelim 3 tane miniş var sepetin içinde. Biraz baktık sonra rahatsız etmeyelim diye tekrar ışığı kapatıp yattık. Sabah baktığımızda bebişler 5 olmuştu bile. Hemde hepsi birbirinden farklı ve de tatlı..İki tanesi az çok benziyor siyah renkte ve çok ama çok hafif kırcılları var. Biri tam da sevdiğim gibi turuncu beyaz ve siyahlı hemde uzun tüylü diğeri inekvari bir havada siyah beyaz:) bir diğeri de yine safran sarısı. Miniş elleriyle annelerinden süt içmeye çabalıyorlar. Hemde minicik olmalarına rağmen tırnakları bile var. Göbekleri ve avuçları pespembe. Gözlerden eser yok:) Kulaklar miniminnacık ve pembe. Nasıl tatlılar anlatamam. Evimize heyecan geldi mutluluk geldi. Sürekli gidip ne yapıyorlar diye kontrol ediyoruz. Dolabın kapağını da aralık bırakıyoruz ki çıkmak istediğinde çıksın ama içerisi de loş olsun rahatsız olmasın diye. 

Yeni ve heyecanlı bir macera başladı bizim için yeniden. Şimdi tek stresimiz büyümeye başladıklarında ne yapacağımız. Kampta Charlotte'un önceden doğurduğu kediler de var artık büyüdüler. Kampı kediler basmış gibi:) Bunlar da büyüyünce şenlik olacak:) Bizim bebişlerin en güzel zamanlarını görmek için heyecanlanıyorum. O yürümeye çalışma çabalarını, popolarına vura vura gidişlerini, gözlerinin açılmasını ve yaramazlıklarını..Böyle bir olaya şahit olmak, yeni bir hayata bakmak son derece güzel, duygulu..İşte minişlerimizin ilk fotoğrafları..


Bu benim kara böceğim. Çok tatlı maşallh ona. Adını salem mi koysam dedim ama şantiyeci eşinin şantiyeci kedisi olduğu için adını beton koyduk:)




 Bebeklerin durduğu yer buradan belli oluyor. Gördüğünüz gibi kıyafetlerim yukarıda askıda. Neyse ki daha küçükler ya bişey yapamıyorlar. Az büyük olsalardı o kıyafetlerin vay haline:):)



Bu da en çok sevdiğim diyebilirim. Eskiden bu kedişe benzer bir kediş vardı adı tucurnu idi. O öldü. Ben onu çok severdim. Bu da o renkte. Hemde canlı parlak ve uzun tüylü. Böyle pofidik bir kedi olsun istiyorum ve annesi kadar sıcakkanlı. Ama biliyorum hiç bir kedi Charlotte kadar sevgi dolu ve sıcak kanlı olamaz. O çok değişik bir hayvan. Minik kulakları da tam çerezlik. Maşallah onlara. Evimize neşe getirdiler. Hemencik büyümesinler azıcık tadını çıkartalım. Büyüdüklerinde minik hallerindeki gibi sevimli, oyuncu ve süt kokulu olmuyorlar. Ama yine de ben onları çok seviyorum. İyiki bizim miniş kedilerimizsiniz. Hoşgeldiniz yeni hayatınıza iki günlük bebeklerim benim:):)

3 yorum:

  1. Gözünüz aydın Tuğbacım çok şekerlermiş ya eğer burada olsaydınız kesin birini isterdim :) gerçekten büyük heyecan.

    YanıtlaSil
  2. bayıldım ben bunlara:))))
    allah analı babalı büyütsün:)))))

    YanıtlaSil

Yorumlarınız ve paylaşımınız için teşekkürler. Mutlu kalın:)