Dün yine Cezayir'in o güzel havasını soluyup, yavaşça eve doğru yürürken kendi kendime konuştum. Sesimi dinledim uzun zaman sonra ilk defa. Kuş cıvıltıları ile karışan o tiz sesimi. Ama aynı zamanda da bana hep ahenkli gelen. Sesime hiç de aşina değilmişim ben oysa. Kaç kişi kendini dinliyor ki artık? Kaç kişi biliyor sesindeki buğuyu ya da titremeyi? Ben de bilmiyordum. Dün öğrendim sanırım ilk kez. Ama gerçekten. Bazen ses kayıtlarından veya video görüntülerinden duyuyordum kendimi. Bir yabancıydı sanki konuşan. O ses benden mi çıkıyordu? Peki ben böyle konuşuyorsam nasıl dinliyordu insanlar? O yazarken kelimelerimde hissettiğim büyü neden sesim de yoktu? Şimdi artık anladım. Yabancıymışım ben sesime yıllardır. Dün tanıştık onunla.
Bazen gece yatmadan evvel sesli sesli okurum kitaplarımı. Ama o an kendimi dinlemem sadece kelimelere odaklanırım. Hiç sadece duymak için söylememişim meğer. Şimdiye dek sadece ben diye biri vardı burada; şimdi o ben değişti, dönüştü ve güzelleşti. İçi boşmuş meğer biliyorum dediklerimin, onları doldurmaya başladım bir bir. Üşenmeden, sıkılmadan ve tüm gerçeklikleriyle. Bir tek yolda olmaya, yolda kalmak istemeye çare bulamadım. İçimde dinmek bilmeyen o gitme arzusu hala var. Keşfetmek, bulmak, buldukça yenilerine yönelmek ve hep yazmak. İçimdeki bu ruhu engellememeyi, ona yön vermeyi öğreneceğim artık. Soramadıklarımı soracak, anlam veremediklerimi ise yeniden anlamlandıracağım. Kim sadece kendi sesiyle bunları yapabilir ki! Sadece ses deyip geçmeyin, sadece bir gün deyip geçmeyin, sadece bugünlük deyip geçmeyin ve asla sadece hayal etmeyin. Sesimiz içimizdeki karanlığı ele verir bir an gelir, veya hiç tanımadığınız biri olursunuz bir de bakmışsınız, nasılsa daha çok günler var der bugünü ertelersiniz bir de bakmışsınız seneler geçip gitmiş, nasılsa yarın gidecek şimdi benle kalsın dersiniz ama bakarsınız ki bilmeden zaten siz, o olmuşsunuz, o sizi kendine hapsetmiş.
Her şeyin yaşadığınız anın içinde anlamı var. Bilirim bazıları sonradan güzelleşir, belirir ve göz alır ama onlar hep özlenenlerdir. Yani özlenen; geçip gitmiştir. Kalansa sadece kendiniz, sesiniz, elleriniz, gözleriniz ve onların size getirdikleri....
Ben hep duyarım sesimi ama kulak veremem.Çünkü o hep özgür olmak ister. Alıp başını gitmek istedi, aklına eseni yapmak istedi, halada istiyor.kimse sadece sesiyle bunları yapanlar varsada ben hiç tanımadım. Ben hep sesini bastıranları tanıdım, öyle öğretildi, öyle öğrendim.
YanıtlaSil