Boumerdes sahilini anlatan yazım 1 Temmuz gibi önemli bir güne geldiği için mutlu oldum. Aslında dün yazmak niyetindeydim ama fırsat yaratamadım. Bugün kabotaj bayramı. Şu anda Kefken'de kutlamaları izliyor olmak isterdim. Eskisi kadar yoğun eğlence ve çeşitli düzenlemeler yapılmasa da yine de seviyorum ben. Bir iki sene önce tam zamanı hatırlayamıyorum elime fotoğraf makinemi alıp koşarak gitmiştim kutlamalara. Ama acele ile evden terlikle falan fırladığımdan denize çiçek atmak için motorlar açılan kafileye katılamamıştım. Epey üzüldüm. Motoru minik ve kalabalık görünce biraz da tırsmıştım itiraf edeyim. Bundan sonraki senelerde inşallah katılma fırsatı bulabilirim.
Gelelim bu kabotaj bayramı günündeki deniz manzaralı fotoğraflarımın anlatımına. Cuma günlerimiz artık herkesin malumu çok da aktif geçemiyor ne yazık ki. Belli başlı yerler var gittiğimiz, gidebildiğimiz. Şimdi Ramazan'ın geliyor olmasıyla aktif olmayan hayatımız daha da beter olacak sanıyorum. Çünkü burada Ramazan'da şehir ölü gibi oluyor. Aslında pek çok kişinin anlattığı üzere akşamları eğlenceler oluyormuş, hatta başkentte çoğu yer sahura kadar açık oluyormuş ve herkes sokaklarda dilediği gibi keyifle dolaşıyormuş. Bu durum şu anda bizim için bir şehir efsanesi olmaktan öteye gidemiyor ne yazık ki. Gidip görmedik gerçekten öyle mi diye. Bu sene belki deneyimleyebiliriz bir ihtimal.
Cuma günü akşam üzerine doğru Boumerdes sahiline gitmeye karar verdik. Biraz ümitsizce çıktık yola. Çünkü cuma günleri tatil olduğu için genelde tüm erkekler sokakta oluyor, bir kalabalık, bir kaos hakim oluyor etrafa. Neyse bu sefer birkaç kadın gördük. Fotoğraf karesinde de yakalamayı başardığıma sevindim doğrusu, hem de gayet modern bir kadın. Deniz kenarı olması sebebiyle Boumerdes sevdiğim bir yer. En son 2007 yılında gitmiştik. Pek hatırladığım gibi değildi. Sanırım görmediğim zamanlarda, deniz kenarı olması vesilesiyle kafamda fazla büyütmüşüm. Kocaman bir iskele olarak hayal ettiğim yerde kocaman kayalardan oluşan bir liman buldum. Meğer o zaman da öyleymiş ama zamanla kafamda istediğim gibi şekillenmiş sanıyorum. Olsun. Yine de denizin kokusunu duymak, bir nebze de olsa dalgaları hissetmek ve kuş sesleri ile kumda göğe bakarak yürümek güzeldi.
Böyle sahil kenarında kocaman upuzun bir kaldırım eşliğinde yürüdük. Kaldırımın kenarında duranları görebiliyorsunuz fotoğraftan. Buradan çok kalabalık gibi görünmediğine aldanmayın, inanın delicesine kalabalıktı.
Sahil çadırlarını ilk kez ben burada gördüm. Boumerdes'te değil bir başka plajda pek hoşuma gitmişlerdi. Yabancı iseniz rahatsız edilmemek adına doğru bir tercih olabilir. Yalnız biz sahilde bu tip bir kapalı duruma alışık insanlar olmadığımızdan çadırda fenalık geçirdik beş dakikada. Ramazan ayında denize girmek sorun yaratırsa çadırlarda gizleniriz diye düşünüyoruz. Çoğu kişi sorun olmayacağını söylüyor fakat insan yine de temkinli davranmak durumunda hissediyor. Zira tepemize dikilip ramazan ramazan denizde ne işiniz var diyebilirler.
Ahh ahh şu dalgaların görüntüsü bile ne kadar harika. Kendimi o gün denizin sularına bırakmamak için güçlükle tuttum. Suya dokunamadım bile. Aslında gördüğünüz gibi plaj öyle dolu değildi, giren çok az insan vardı. Yine de bilemiyorum o esnada denize girmeye çalışmak ne kadar sağlıklı olurdu.
Ben tabi denizin bu kadar yakınında olabildiğim için, özellikle de geçen seneden beri ilk defa olduğunu düşünürsek, kocaman gülümsememle karşınızdayım. Eşim de sevindi tabi, yine de erkekler kadınlar kadar ince detaylara büyük anlamlar yüklemediklerinden sevinçleri de bizim kadar çılgınca olmuyor. Onun için olsa da olur olmasa da olurdu yani o deniz kenarı gezintisi :)
Yine de bana eşlik etmek hususunda her daim olumlu bir tavır sergiler. Çünkü herkese belli etmese de onun da kocaman iyi bir kalbi ve yaramaz bir çocuk ruhu var. Bu yüzden gün geçtikçe de birbirimizin aynısı olup çıkıyoruz.
Kayıkları çok severim. Denize açılmak fikri hoşuma gitmez ama böyle yalnız, eskimiş, terkedilmiş, bozulmuş, yıpranmış kayıklar ilgimi çeker yenilerine nazaran. Biraz fotoğrafta oynama da yaptım. İlki orjinal ikincisi siyah beyaz halinden ufak renklendirmeler eşliğinde sunuluyor size :) Can sıkıntısı işte :)
Bu da kumdan fışkırmış tupturuncu bir ip. Yine de benim gözümde pek bir hoştu. Sanki ipten çeksem kocaman turuncu bir güneşi elime alacakmışım gibi hissettim. Belki yanan bir kumdu. Bilmiyorum şiirsel bir yanı var gibi geldi bana. O yüzden başında epey bir inceleme yaptım.
Bu kaya aslında küçük olanlardan biri. Ama hep merak etmişimdir o limanların kooooocaman kayalarını oraya nasıl taşırlar. Ben de hep bir limanın oluşturulmasını görmek isterdim. Çocukken aslında Kefken'deki ikinci limanın yapılışına denk geldim ama hiç hatırlamıyorum. Belki de gelmedim sallıyorum bilemedim şu an. Ama sanki anılarımda orası sonradan yapıldı gibi bir izlenim yaratmışım. Bazen fotoğraflarda gördüklerimi anılarım zannettiğim de oluyor tabi.
Patilerim ve altından kum taneleri isimli çalışmam :) Kızgın kumlardan soğuk sulara atlamak hayali diye de isimlendirilebilir veya sadece kum, pantalon ve ayakkabı da olabilir. Ne isterseniz söyleyebilirsiniz :)
Bu da plajdan o geniş kaldırımlara çıkan çıkan merdivenlerin üzerindeki yazılar. Küfür olabilir emin değilim o yüzden kötü bir şey yazıyorsa özür diliyorum. Ayrıca biraz yarım yamalak bir fotoğraf çünkü kimseye çaktırmadan alelacele çektim cep telefonumla. Hemen merdivenlerin önünde onca ailenin, çocukların olmasına rağmen büyük bir rahatlıkla duvara dönerek tuvaletlerini yapan genç iki tane erkek vardı. İşte ne kadar medeni görünürse görünsün sonuç aynı. O fotoğrafı da görün diye arkadaşımdan alıp bir sonraki postta yayınlayacağım artık çünkü henüz fotoğrafları bilgisayarına aktaramamış.
Bu sokak lambalarının tombul kısımlarının üzerindeki altın renkli bir tacı andıran formunu çok sevdim. Her yerde onlardan var. Gayet de hoş bir görüntü oluşturuyorlar.
Bu da gezimizin sonunda yemek için girdiğimiz hamburgerci. Adını bilemedim ama oldukça temizdi. Fiyatlar buranın halkına göre biraz pahalıydı ama yine de tercih edenler vardı. Ürünleri de çeşitli olduğundan sevdim. Hamburgeri de gerçekten hamburgere benziyordu. Artık bir süre bu fotoğraflara bakarak yutkunurum sanırım çünkü Türkiye'ye tatile gelene kadar birkaç kilo verebilmek adına şu sıralar az yemeğe özen gösteriyorum.
Arka fondaki ekmek sizi yanıltmasın. Hamburger ile ekmek yemiyoruz henüz :) O çıtır tavuk parçalarının yanında veriliyor bir de salata eşliğinde. Menüde bir litrelik kola da var.
Herkese mutlu bir hafta diliyorum. Haberleri izleyerek ne kadar mutlu kalabilirsek. Ama bugün Egoist Okur'da Buket Uzuner'in söyleşisinde okuduğum ve çok sevdiğim o cümle ile yazımı tamamlamak istiyorum:
Hiç bilmediğim o kıyılardaki bu küçük tur için çok teşekkürler...Deniz özlemin her satırında buram buram...Umarım en kısa zamanda tatil için bile olsa buralara dönersiniz...
YanıtlaSilTuğbacım yazılarını çok seviyorum öyle romantik ve keyifli ki, ayrıca yine pek çok ortak nokta buluveriyorum kayıklar mesela :) çok çok güzel karelerdi, çok öpüyorum Tuğbacım iyi haftalar diliyorum... ;)
YanıtlaSilTuğbacım sayende Tunus hakkında bir çok şey öğreniyorum. Bu yazıya ve fotoğraflara da bayıldım.
YanıtlaSilBu arada, denize o kadar yakın olup girememek güzel bir duygu olmamalı hakikaten:(
NOT:Kartın gelmedi hala:( Ben de -çok utanıyorum söylemeye ama- hala sana atamadım. Araya giren malum olaylar yüzünden hiçbir şey yapamadım evde oturup televizyon izlemek ve internete bakmak dışında:( Bir de oğlum ufak bir operasyon geçirdi, onun stresi vardı. Ama çok şükür normale dönüyoruz:) Atacağım.
Sahildeki Ev;
YanıtlaSilBen teşekkür ederim güzel yorumunuz için. Deniz çocuğu olarak özlem çekmemek mümkün mü. Çocukken okulun açılacağı son güne kadar tatil yapardım, denizi çok severim eskiden beri. Umarım günler çabuk geçer ve tatile geliriz ama en önemlisi umarım aylar çabucak geçer de temelli döneriz artık:)Kocaman sevgiler
Deryacım;
YanıtlaSilCanım benim yazılarımı sevmeni seviyorum ben de. Böyle güzel sözler duymak beni çok mutlu ediyor. Hem de gurbette olunca her kelime daha da anlam kazanıyor. Kayıkları senin de sevmen ne güzel. Sana kayıklı bir kart bulayım da yollayayım o zaman buradan:)Sana da iyi haftalar canım. Öpüyorum kocaman.
Sezercim;
YanıtlaSilKartını yolladım ama bazen böyle uzun zaman alabiliyor gelmesi. Gelsin de kaybolmasın önemli olan o :)Yazı ve fotoları beğenmene sevindim. Tunus değil fotoğraflar ama Cezayir. Sanırım yanlış yazdın:) olsun. Tunus buradan kat be kat daha güzel. Seni de anlıyorum o canım onca telaş arasında sıkma kendini ne zaman müsait olursan o zaman gönder. Ben nasılsa daha buralardayım. Bu arada çok geçmiş olsun. Oğlun umarım çabucak iyileşir. Çok sevgiler ve selamlar. Öptüm
Evet, Cezayir:))) Hey Allahım ya:) Yaşlanıyorum galiba:)
YanıtlaSilben yazmayı beceremediğim gibi artık okumayı da beceremiyorum galiba blogu! nasıl yeni gördüm bu yazıyı hala bilemiyorum... edepsiz hafızam nedenlidir umarım...
YanıtlaSilsüper bir gün! :)) suya ulaşamamışsın, varsın olsun... zıpladığınız fotoğraf şapşahane olmuş, size böyle bir seri yapalım ;)
hamburgercinin adı fried chicken en temiz yer üstüne sahilde çay fena olmaz boumerdes sahil temizlikden yoksun ama güzeldir ilerdeki kayalıkların oldugu yerede gitseydiniz daha hoş resimler alabilirdiniz genede çok hoş bir yazı :)
YanıtlaSilSaçaklı;
YanıtlaSilOkumayı gayet de güzel beceriyorsun valla. Benim de oluyor öyle arada kaçırdıklarım. Hele bazen öyle çok şeye yetişemiyorum ki bu tembelliğimle hayret ediyorum. Suya ulaşamadım ama kokusu yetti. Zıp zıp seri diyorum buna ben daha yapmak lazım haklısın:)çok öptüm
Sevgili Adsız;
YanıtlaSilHamburgerci ismi için teşekkürler.Bizde epey beğendik. Gayet temizdi buralara göre servisi de güzel. Hamburgercinin karşısındaki mağazaya bayıldık aslında orada her şey bulunuyordu şaşırdık. Bir dahaki seferi kayalıkların olduğu yere de gideriz bol bol fotoğraf çekeriz. Yazımı beğenmenize memnun oldum. Sevgi ve selamlarımla