Bodrum hakkında yazmaya başlamak yeniden yollara düşmek kadar heyecan verici benim için. Bodrum'u içinde çocukluk anılarımı barındırdığı için çok seviyorum sanırım. Aslında Bodrum da dememeliyim çünkü benim sevdiğim ve ait hissettiğim yer Bodrumdan çıkıp, Turgutreis'i geçip Akçabük Tatil Köyü yazısını gördüğünüz yerde başlıyor. Yani yer olarak Akyarlar mevkiindeki Akçabük devremülkleri.
Orayı tamı tamına 1990 senesinde aldık. Büyük bir zevkle de yıllarca gittik. En son yine annem babam ben olarak 2007 yılının Mayıs döneminde gitmiştik. Düğün hazırlıklarına başlamamıştık henüz, nişanlıydım ve gelinlik üzerimde bembeyaz parlasın diye biraz bronzlaşmak maksatıyla gitmiştim. Devremülkümüz toplamda 45 günden oluşuyor ve üç devreye bölünüyor; mayıs, ağustos ve ekim aylarında 15'er gün olarak. İsterseniz tarihlerde oynama yapabilme imkanına sahipsiniz. Gidecekseniz hangi devre olduğunu önceden bildirip aidatını ödüyorsunuz, gitmezseniz ödemiyorsunuz. Merak edenler için yazayım dedim çünkü denizinin fotoğraflarını gören herkes burası neresi diye soruyor :)
Burası gerçekten cennet gibi bir yer. Bodrumun denizini biz hiç sevmeyiz. Buranın havası, sakinliği, denizi, rüzgarı bir başka oluyor. Eskiden epey rüzgar olurdu ve deniz de serin olurdu ama bu birkaç senedir öyle değilmiş. Biz de buna şahit olmuş olduk. Harikaydı hava, deniz muhteşemdi. O kadar balık gibi yüzdüm durdum ama yine de doyamadım.
Yola koyulduğumuz andaki heyecanımı yazarak anlatamam. Uzun senelerden sonra ilk defa yeniden gidecek olmak büyük bir mutluluktu. Birkaç senedir böyle bir tatili hep planlamıştık ama gitmek kısmet olmamıştı, neyse ki bu sene başardık ve harika bir tatil geçirdik. Kuzenlerim de oradaydı çocuklarıyla birlikte ki bu da ayrıca mutluluk vericiydi. Biz Ağustos devresine hep teyzemlerle giderdik, kuzenler, anneannem, babaannem halam da olurdu kimi zaman. Yani orada ne kadar güzel anılarım olduğunu tahmin edebilirsiniz.
Oraya gelmeden önce yazmak istediğim başka bir şey var. Bodruma gelirken Bafa'da bir mola vermiştik. Sarman restoran'da. Fatma Teyzeye buradan çok selam ve sevgiler göndermek istiyorum. Aynı zamanda da özür diliyorum geciktirdiğim bu yazı için. O kadar güzel fotoğraflar çekmiştim ki oysa ama telefonumdaki bir sorun nedeniyle kaybettim. Salaş bir mekandı ama aile yeriydi ve sahipleri çok güler yüzlü ilgili insanlardı. Ayrıca yediğimiz yiyeceklerin de tadı damağımızda kaldı. Her çeşit yemek mevcuttu çöp şiş, mantı, gözleme, kızartma daha neler neler. O yoğurtlu kızartmanın tadı bir başkaydı. Hani kızartma da nedir ki demeyin deneyin. Fotoğraflarım kayıp olduğu için Fatma Teyzenin bana verdiği kartı iliştirmek istiyorum buraya.
Fatma Teyze sipariş verdiğim çöp şişi öyle bir tabakta getirdi ki bana daha dakikasında gönlümü kazandı. Fleur de Lis armasını çok sevdiğimi hep yazarım bilirsiniz. Tabakta bu armayı görünce ne kadar şaşırdım bilemezsiniz. Onlara da bu şaşkınlığımı söyledim, armanın manasını anlattım, ne kadar sevdiğimden bahsettim. Sağ olsunlar beni kırmadılar hatıra amaçlı bana bir adet tabak hediye ettiler. Şimdi en sevdiğim tabaklarım arasında yer alıyor. Yemeklerin haricinde gözde mercanköşkü ile sundukları türk kahvesini de çok sevdik. Gidenler denesinler mutlaka. Buradan sevgiler gönderiyorum tüm ekibe.
Akçabük'teki evimiz göründüğü gibi biraz eski. Uzun yıllardır bakım yapılacağına dair söylentiler vardı ama gördük ki henüz çok da bir şey yapılmamış. Banyonun seramiklerini yenilemişler, yataklar değişmiş, pencerelerdeki sineklikler yeniydi. Şimdi ilk kısımlardan başlayarak belli bir ücret karşılığında yenilemeler başlamış. Mini ankastre mutfaklar falan koymuşlar, boyamışlar, gayet güzel olmuş. Yakında bizimki de öyle olacak inşallah. Yönetim biraz baştan sağma iş yapıyor gördüğüm kadarıyla. İnsan aidatını ödediği için daha fazla hizmet bekliyor. Umarım bundan sonra daha da güzelleşecek çünkü biz büyük bir istekle gitmeye devam edeceğiz.
Bu ağaç büyümüş de kocama olmuş. Evin girişinin merdivenlerinde de her sene bir fotoğraf çektirmişim. Bu sene de yeniden çektirdim. İlerde onlardan bir seri yapacağım. Annem nasıl da sevimli bakmış, benim güzel annem, şimdiden çok özledim ki...
Evler 6 kısımdan oluşuyor. Biz 4. kısımdayız. Bunlar evlerimizin uzaktan görüntüsü. Eskiden daha yeşildi etraf şimdi biraz kurumuştu yeşiller ama yine çok güzel çiçekler ve ağaçlar var, yenilerini de dikiyorlar, düzenleme yapıyorlardı. Çünkü inanın bizim gibi severek gelen müdavimler var.
Deniz de bize bu kadar yakın işte. Gece dalga sesleri ile uyuyor sabah cik cik kuş sesleri ile uyanıyoruz. Bu hemen önümüzdeki deniz kayalık olduğundan her zaman tercih etmiyoruz ama son derece temizdir.
Evlerin araları da böyle yollarla çevrili.
Kediler yine her yerdeler. Hepsi de sahipli. Hemen altımızda oturan komşularımız da İstanbul'dan üç kedileri ile birlikte gelmişler. Onlarla tanıştık ve çok sevdik birbirimizi. Dostluğumuzun devam edeceğine yürekten inanıyorum. Bundan sonraki senelerde hep birlikte oluruz inşallah. Onların kedilerin Kuru fasulye'nin fotoğraflarını da daha sonra paylaşacağım başka bir yazımda.
Ahhh bu begonviller insanın yüreğine yüreğine işliyor. Nasıl da güzeller. İzmir'deki evimin bahçesine de bu begonvillerden ekeceğim.
İşte evimizin hemen önündeki denizimiz böyle. Sağa doğru baktığınızda gördüğünüz koy Meteor koyu ve plajı. Orası da son derece güzeldir. Yalnız orada deniz biraz sığ olduğundan biz hemen aşağımızdaki sitenin plajına gitmeyi seviyoruz. Şimdi orası da özelleşmiş el değiştirmiş ama yine de çok harika.
Şuraya bakar mısınız cennet değil de nedir burası? Hemen karşıdaki sisler içindeki yer de aslında bir o kadar yakında bulunan Kos adası (İstanköy). Günübirlik turlar var gitmek isteyenler için.
Burada denizden çıkmak istemedik hiç. Su da eskisi gibi soğuk olmadığından yüzdükçe yüzesimiz geldi. Bu kısım plaj haline yeni getirilmiş. Önceden yine burası vardı ama plaj gibi değildi kayalıktı, şimdi sitenin sakinleri epey faydalanıyorlar. Biz de bayıldık. Zaten deniz böyle güzel olunca havuza kimse gitmiyordu. İki tane kocaman da havuzumuz var ama tercih edilmediğinden öyle boş boş duruyormuş :)Eskiden havuz başına Muazzez Abacı falan gelirdi geceleri pek eğlenirdik. O zamanlar tabi her şey daha başkaydı, daha da güzeldi. Ama biz yine de seviyoruz, anılarımız her daim taze.
İşte yine harika bir görüntü. Şu anda orada olabilmek ne harika olurdu. Bodrum kısmımız henüz bitmedi. Daha yeni başlıyor bile diyebilirim. Birkaç güzel koydan, bodrumun içinden de bahsedeceğim sonraki yazılarımda. Bendeki bu bodrum aşkı oldukça yazmaya devam...
Mutlu kalın :)
bodrum da bir zamanlar akyarlar da tatil yapmıştık. orayı oldukça rüzgarlı hatırlıyorum. denizine bayıldım ama..
YanıtlaSilBuket;
YanıtlaSilEvet canım yazıda da dediğim gibi eskiden çok rüzgarlıydı ya sabah kalkınca kahvaltı ederken üzerine ince hırka alırdım ki ben çok üşüyen bir tipimdir. Akşamları uçardı yemek yerken herşey. Ama bu birkaç senedir kalmamış rüzgarlar diyor gelenler. Mevsimler acayipleşti valla. Temmuzda iyi ki gelmediniz çok yağmur fırtına oldu dediler. En güzel zamanı oraların ağustos eylül zaten.Öptüm çok. Denizine ben de bayılıyorum ya şahane:)
İşte denizin gerçek rengi. Harika bir anlatım olmuş ayrıca resimlerde muhteşem. Teşekkürler
YanıtlaSilFethiye;
YanıtlaSilTeşekkür ederim harika yorum için beğenmenize sevindim hemde çok :)Denizin bu haline bayılıyorum ve her gün özlüyorum.
Sevgilerimle
Masmavi deniz, sıcacık bir ev görüntüsü, çiçekler....Harika bir paylaşım olmuş :)
YanıtlaSilSevgili Gamze;
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Gerçekten oralar çok güzel çiçekler deniz her şey harika. Hiç dönesi gelmiyor insanın. Beğenmene sevindim. Sevgiler çok..
Tebrikler çok güzel bir yazı olmuş. Kısmetse talibim oralara. Saygılarımla
YanıtlaSiltuğba hanım hala gidiyormusunuz?
YanıtlaSilELimizden geldiğince fırsat yaratabildiğimiz ölçüde halen gitmeye devam ediyoruz. Geçen sene oradaydık ama bu sene olmadı ne yazık ki.
SilSevgiler