19 Mayıs 2014 Pazartesi

Gerçekler hep mi acıtır?

 fofoğraf: pinterest

Herhalde kötü olanları hep acıtır, kanatır, deşer!

Bilmiyorum, acıtmayan gerçekler de vardır elbet, sevmek, sevebilmek gerçeği gibi. Zaten sevmenin anlamını kavrayabilseydik, olmazdı ki tüm bu olanlar. İnsan olabilmek, kendin dışındakileri sevebilme kapasitenle ilgili bana kalırsa. Ağaçları, havayı, çiçekleri, kağıtları, başkasının varlığını, başkasının yaşama şeklini, alışkanlıklarını, ellerini, hayata bakan gözlerini, hayvanları, minik böcekleri, eski eşyaları, geçmişi, geleceği, fotoğrafları ve ötekileri...İçimizde en kıyıda kalanları sevebilmek demek, yaşayabilmek, hakkıyla!

Bazen gördüklerimin ve duyduklarımın doğruluğu karşısında şapşallaşıyorum, afallıyorum, duruyorum öylece. Hep böyleymiş böyle gider, zaten mantalite böyle, değişim çok zor gibi cümleler sarf ediyorlar ki bu sıra ben de ediyorum çokça, ama inanmak istemiyorum doğruluğuna. Buna inanmak demek umut etmekten vazgeçmek demek, noktayı koymak demek. Hala gözlerde umut görebiliyorken vazgeçmek olası değil!

Bu bildiğim hayatta evet ne oluyorsa hep fakire oluyor. Öyle çok fakirlik çekmedim, elbette ki bilemem neler yaşadıklarını ama tahayyül edebilirim bir parça, iyi gözlemlerim ve dinlerim, okurum. Paralarını savuranlar var etrafta bolca, o süslü giysilerini giyip, kulaklarını yaşananlara ve gözlerini o insanlara kapatanlar var hem de her yerde. Sokakta kafasını çeviren, yüzünü buruşturan, düşse tutup kaldırmayan, tiksinen, aşağılayan...

fotoğraf: pinterest

Bu yaşıma kadar duyduğum pek çok kötü haber oldu elbette, ama büyüdükçe duymakla kalmıyorum bu kötü olayları, hissediyorum, anlıyorum, anlamlandırıyorum, üzülüyorumi kahroluyorum. Türk filmlerinde bile güzel değil kötüler, öyle şaşırıyorum nasıl oluyor diye işte. Oysa pamuklarda da büyütülmedim gerçek anlamda, tek çocuk bile olsam. Tek çocuğum ama çok çocuğum çünkü. Yalnızlıklarım bile hep kalabalık olmuştur.

Neleri unuttuk öyle değil mi? Depremde yitirilen onca umudu mesela. Yıllar oldu geçti gitti işte. Oysa öyle mi yara alanlara. Hala o zamanda çakılı kalan ne çok hayat var ve ne çok nefes alamayan. Hep bir yalan, inkar, örtbas, sahte her şey. İşte böyle düşününce ne anlamaı var diyor insan böyle bir hayatta yaşamanın, yaşatmanın. 

Umuyorum ki bu sefer geçip gitmeyiz bu acılardan. Onca yüreğimizi delen kömür karası bakışı unutmayız! Hayat devam ediyor elbette, edecek ama önemli olan nasıl devam ettiği, geldiği gibi mi yoksa değişerek, güzelleşerek mi?

Daha görecek günlerimiz vardır elbet!
Umutla bekliyoruz


2 yorum:

  1. Evet hayat devam ediyor, görecek günlerimiz var elbet. Umutla bekliyelim lakin unutmadan, unutturmadan.

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel söylemişsiniz teşekkür ederim..

    YanıtlaSil

Yorumlarınız ve paylaşımınız için teşekkürler. Mutlu kalın:)