6 Eylül 2014 Cumartesi

Cezayir'de zaman durduğunda

 Fotoğraf: backtoalger.tumblr.com

Zamanın durmasından ziyade geriye gitmesini arzu ediyorum çokça. Yine de bir kereliğine de olsa duruşuna şahit olabilmeyi isterdim. Fotoğrafları dikkatle incelemeyi, bana ait olmayanların dünyasına gizlice sızmayı her zaman çok sevmişimdir. Cezayir ile ilgili olanlara ayrıca ilgi duyuyorum ama. Çünkü Cezayir pek çok bildiğimiz yerin aksine, ayrık otu gibi kalıyor dünyanın ortasında ve bu ayrıklığı yaşadıkça daha iyi sezinliyor insan.

 Fotoğraf: flickr by yves

Renkler yanıltmasın sizi, o çeşitin içinde barındırdıkları aslında öyle sınırlı ki. Yine de kendine has elbette. Üniversitedeki en sevdiğim hocamın deyişiyle burada herşey nev-i şahsına münhasır! Boş bir bez parçasına yazılan arapça tek bir kelime bile kendi estetik duruşu haricinde başka farklı anlamlara bürünüyor.
 Fotoğraf: flickr by yves

Cezayir'in en sevdiğim taraflarından birisi havası, doğası ve güzel ağaçları. Burası başkent merkezdeki Didouche Mourad caddesi. O ağaçların altında durup dallarının sarmal yapısını dakikalarca izleyebilir insan. Hem bir şehre yeşil bu kadar mı yakışır?

 graffic foto by flickr alger

Cezayir ile ilgili düşündüğümde hep şunu söylüyorum, bir kanun çıkartmalı ve en azından başkentteki tüm binaları beyaza boyamalılar, pencerelerin pervazları masmavi olmalı. Çoğu yapı böyle ama hemen hemen hepsi Fransızlardan kalma haliyle duruyor, zamanın ortasında durmaya çabalıyor kendince. Keşke bir yenileme yapabilseler, en azından o binaları boyatsalar. Bütün şehrin çehresi değişse ve yeniden yaşama dönse! Kanun çıkartılmalı diyorum çünkü bir yaptırım olmadan böyle bir işe girişmek deveye hendek atlatmaktan zor olur. Yine de eminim böyle işler için harcayacakları zamanları yoktur!

 graffic foto by flickr alger

Keşke o ufak evlere de girebilsem bir gün. O mavi pencerenin insanda yarattığı sonsuzluk algısını deneyimlemek istiyorum delice. Bir mavi panjurun ardında olmak nasıldır? Mavi gözlerinin olduğunu sadece aynada fark etmek gibi midir acaba?

Fotoğraf: Tumblr

Sonbaharın renkleri de yakışıyor bu coğrafya'ya. Bence aslı da bu! Çöl ile bütünleşmiş ruhu, sonbaharda yeniden kendini buluyor adeta. Yağmurlar sokakları yıkadığı gibi, evlerin duvarlarını da yıkayınca sanki yüzleri aydınlanıyor insanların, ruhları yıkanıyor belki de, belki de bu yüzden aylarca sürebiliyor yağmurlar, çünkü yıkanacak çok ruh var!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız ve paylaşımınız için teşekkürler. Mutlu kalın:)