Yaklaşık bir saattir blogdayım ama kelimelerimi bir türlü toparlayamıyorum. Ofisin tam karşısında iş makinası çalışıyor ve öyle çok gürültü çıkartıyor ki ne yazmak istesem anında kafamdan uçup gidiyor. Eskiden de bu kadar çabuk mu dağılırdı dikkatim acaba? Hatırlamıyorum.
Bugün yine hava yaz gibi. Hele dün burayı görmeliydiniz. Herhalde 25-30 derece vardı. Evde tişörtle dolaştık. Tam gezme ve piknik havasıydı ama evde kaldık. Dinlenmekti maksatımız oysa. Ama temizliğe verdim kendimi. Burada havalar açınca her yer öyle toz oluyor ki aklınız hayaliniz durur. Yok böyle bir şey. Ben bu kadar tozu toprağı türkiye'de görmedim inanın. Dün sildim ama eminim bugün aynıdır sanki hiç silinmemiş gibi. Dün de hazır başlamışken bütün evi temizledim. Bazı camlar da dahil ve üç balkon. Balkonumuzun giderleri de çok dandik olduğu için öyle zor oluyor ki yıkamak. Hep ev sahibinin kandırmacaları işte. Eve girerken herşey sorunsuz süper güzel falan dedi bize. Sonra balkonu yıkayacağım tam aaa o giderler çalımıyor diyor. Tanrım deli ediyor beni. Tabi bir yandan açmaya çalışıyorum her seferinde bir yandan da arkasından bezle kuruluyorum kalan yerleri. Tam bir eziyet. Halbuki balkon yıkamak nedir dök suyu kovayla süpürgeyle de ittir tamam. Ben öyle bilirim yani. Neyse o üç balkon zaten beni delice yordu. Tam oturdum işler bitti evde yemek olmadığı geldi aklıma. Hadi dedim tuğba sen kalk. Bugün sana dinlenme günü değil. Kalkıp yemek yaptım. Biraz da söylenerek tabi. Oysa düne dair ne güzel planlarım vardı. Uyuyamamak da beni çok yoruyor. Cuma sabahları da kursum olduğu için o tek tatil günümde de şöyle öğlene kadar keyif yapamıyorum. Gerçi artık öyle eskisi gibi öğlenlere kadar da uyuyamıyorum malesef.
Keşke bugün de tatil olsa burda. Hiç alamadık hevesimizi, atamadık yorgunluğumuzu. Aynen çalışmaya devam işte. Sanki dün hiç olmadı. Günü kendince, istediğin gibi değerlendiremeyince ne kadar anlamsız geliyor. Yaşanıyor ve bitiyor işte hepsi o. Bir gün daha eksildi hayatımızdan, öylece geçip gitti.
Deniz kıyısına gitme isteğim günden güne artıyor. Fotoğraf makinamı da almak bol bol fotoğraf çekmek istiyorum. Sonra çoraplarımı çıkartıp ayaklarımı denize sokmak istiyorum. Bir de taaa uzaklara dalıp bir sigara yakmak ve hayal kurmak..
Dün dışarı çıkamayınca dedim bari evde biraz fotoğraf çekeyim. Evde olunca ne çekerim ben yemek, çiçek böcek falan. Bu sefer yeni aldığım ayakkabılarımı çektim.Bir de baykuşlu eşyalarımı çektim size göstermek için. Zaten canım sıkılmaya görsün benim için çok zararlı bişey bu sıkıntı. Sürekl bişeyler yiyorum. Sabah çöp tenekemi görseydiniz anlardınız o kadar çok ıvır zıvır var ki. Elimden geldiğince bu sıkıntımı meyvalar ile gidermeye çalışsam da arada sakız, çikolata, şeker de yiyorum tabi. Kesmiyor meyveler:)
Bunlar en sevdiğim ayakkabılarım. Pembeyi, kırmızıyı ve çizgili babetleri geçenlerde aldım. Çok ucuzdu fiyatları çok da beğendim. Kırmızı botlarımı ve krem rengi cadı ayakkabılarımı da alger den almıştım. Şimdi artık havalar güzelleşti bol bol giyerim. Kampta biraz zor oluyor topukluyla dolaşmak ama yemekhaneye giderken falan. Yine de alıştım artık. Eski acemiliğimi attım üzerimden..
Bunlar da baykuşlarım. Sol üstteki kutuyu Ankara'dan almıştım. O önceden bahsettiğim pirinç handaki baykuş objeler satan dükkandan. Kolyemi de Ankara'dan aldım Clair's den. Arkası ve önü farklı olduğu için değişik değişik kullanılabiliyor ne güzel. Küpelerimi ve sweat'i izmitten almıştım gelmeden. Ve ortadaki tişörtü de bu gidişinde arkadaşım duygu benim için istanbul dan aldı. Çok sevdim. Aslında hep onu giymek, onunla uyumak onunla uyanmak istiyorum ama sonra bişey olur diye korkuyorum giymiyorum :)uzaktan bakışıyoruz. Yaz tam anlamıyla gelsin o zaman hep giyicem.
Bunlar da yeni aldığım kavanozlarım. Şu anlık mutfaktalar henüz kullanmadım. Belki hobi malzemelerimi koymak için de kullanabilirim. Daha karar vermedim. Çok beğenerek aldım. Böyle teneke kutulara bayılıyorum zaten. Daha çok bulsam daha çok alsam keşke..Koleksiyon bile yapabilirim. Kıyıp da atamam zaten asla. Artık annemler falan da alıştılar teneke bişey alırlarsa kutusunu benim için saklıyorlar..
İşte tüm yazacaklarım bunlardan ibaret bugünlük. Şimdi biraz mola vereceğim. Temiz hava alacağım biraz. Sonra dönüp fransızca notlarımı geçireceğim. Yarın da size yeni yaptığım taçlarımı göstereceğim ve başka şeyleri süpriz. Tabi eğer bitirebilirsem bu gece..Olmazsa bir sonraki gün falan artık. Mutlu kalmaya devam edin. Herkese kocaman sevgiler..Güzel havanın da tadını çıkartın hafta sonunda benim için. İki gün tatil yapmak büyük bir nimet gerçekten de sakın unutmayın...
Ya hiç şikayet etme, bütün gün evde yatmak pek fena bir şey..
YanıtlaSilCanımın içi,toz olayı tam bizlere layık,bizler de de aynen senin dediğin gibi,şimdi toz alıyorsun beş dakika sonra yine toz.Az gelişmişliğin bir numaralı portresi.Bol bol uyuduklarına say artık,iş hayatı maalesef bir gerçek.Ben seni görmek için gecenin 03:00 de gelir,sever 05:30 da da istanbul a işe giderdim,ama hiç şikayet etmedim.Çünkü seni çok seviyordum,canımın içim.Ayakkabıların da çok güzel,senin gibi.Güle güle giy,iyi günler de.Ama sıkıntıdan yemene dikkat et,zira gelince tombilim derim haaaaa.Sizi çok seviyorum.CANLARIM BENİM...
YanıtlaSil