26 Ağustos 2009 Çarşamba
Bukalemun Perihan
Güzel bir hediye
Bir de bu ödülü alında kendim hakkında 7 tane ilginç şey yazmalıymışım işte önce ödülümün sahipleri ve de sonra ilginçliklerim:
Bilmiyorum bu arkadaşlarım ödüllerini önceden almışlardır ama benim içimden geçenler bunlar. Yazmadan edemeyeceğim;
Sevgili Derya Kuzusu; O kadar yaratıcı ve becerikli ki bence
Sevgili Ella; bayılıyorum çizimlerime;
Sevgili Gece; süper güzel şeyler yapıyor bizi de bilgilendiriyor.
Sevgili Haydins; asla atlayamayacağım bir blog bu;
Sevgili Şekerciniz; canım arkadaşım harika şeyler yapıyor
Sevgili Primarima; çizimler ve herşey süper.
Sevgili Bayanbaykus; aramıza dönmeli artık diyorum zira süper güzel şeyler yaratıyor.
Ve şimdi de sıra kendimle ilgili 7 ilginç şey; Bilmem size ilginç gelir mi ama?
1- Kıyamama huyum vardır benim ilginç bulduğum; bir şey alırım ama kıyıp kullanamam. Evde yeni gibi duran defterler, kalemle v.s
2-Geceleri uyumadan evvel bir hayal kurmaya başlar sonra rüyamda devam ederim. Bu da tuhaf bence. Dizi film çekiyor gibi hissediyorum bazen..
3-Elma portakal soyarken kabuğunu kopartmamak için didinirim, dilek tutarım koparsa dileğim olmaz diye düşünürüm içimden
4-Bir şeyi gerçekten istemiyor ama söyleyemiyorsam yani sadece içimden geçiriyorsam çaktırmadan o istemediğim şey ne oluyor ediyor gerçekleşmiyor. Yani bir yere gitmek istemiyor ama ayıp olmasın diye söyleyemiyorsam ama gerçekten istemiyorsam bişey çıkıyor ve gerçekten gidemiyoruz gibi..
5-Su içerken şişenin dibine bakmayı seviyorum, sanki deniz gibi oluyor veya durgun bir göl. Dakikalarca sadece durup bakabilirim
6-Cansız bir nesneye bile acıyabilme duygusuna sahibim. Mesela oyuncak ayım mümü. Odada yalnız bırakınca onu döndüğümde oturur konuşuru özür dilerim. Sanki bana kırgın gibi:)
7-Her şeyi yapabilmenin yollarını ararım senelerdir bir çip taksınlar bana diye düşünürüm. Yeteneklerimi geliştirecek mesela her müzik aletini çalabilmeliyim..Hatta alf gelsin diye hala bekliyorum.
23 Ağustos 2009 Pazar
Kendimi Sims'e kaptırdım durduramıyorum
Burası evimin kocaman bahçesi. Havuzum bile vaar. Harika yaa. Orada olmak için neler vermezdim şimdi..Hatta bitki yetiştirmek için bir alan bile yaptım tavanı pencerelerle örülü bir oda.
Burası da mutfağım. Nasılsa oyun dimi ama herşeyden koydum. Sınır tanımak yok!
Burası üst kattaki yatak odası. Bugün yaptım. Daha da bir sürü şey var yapacak. İçinde kocaman bir ebeveyn banyosu bile var. Laptoplarım da apple'ın renklilerinden:) Kapıya bir de mini cooper koyma şansımız olsa keşke..
Burası da dikiş odam. Bir tane yetmedi iki tane dikiş makinası koydum. Bir dolap dolusu da kumaşım var yaşasııınnnn!!!
Bu da misafir odası tek kişilik. Ama benim yarattığım kız öbür odadan ziyade bu odada uyuyacak gibime geliyor çünkü ben burayı daha çok sevdim. Paranın gözü kör olsun işte her odada bir laptop var valla:)
Bu sims'in ilk versiyonu. Yenilerde daha güzel objeler var ama benim yeni oyunum da sorun olduğu için kullanamıyorum. Build modu çalışmıyor. O olmayınca da sadece var olan evlerde yaşayabiliyorsun. Oysa ben kendim ev yapmayı seviyorum. Bu yüzden sims 1 i oynuyorum. Böyle oyunları sevenlere tavsiye ediyorum şiddetle. Gerçi yeni birşey değil ama..Belki farklı ve daha güzelleri de çıkmıştır. Bilenler varsa haberlerini bekliyorum.
20 Ağustos 2009 Perşembe
Yeni işlerim ve ilk scrapbooking denemem
19 Ağustos 2009 Çarşamba
Lübnan mutfağı ve yiyeceklerin o harika dünyası
Eveet mutlaka herkesin tanıdığı şeyler çıkmıştır diye düşünüyorum ama ben neler olduğunu bir sayayım dilerseniz;
Bu da masamızdan bir görüntü. O zaman daha yemeklerimiz gelmemişti. Yalnız tek dezavantajı yemek saatinin biraz geç başlıyor olmasıydı. Restorant saat 9.30 da açılıyordu biz yemek yemeğe başladığımızda saat 10.00 ı geçiyordu. Eee malum sohbet edince de oradan kalkmak kocaman midelerle epey zor oldu. Bu arada söylemeden geçemeyeceğim yemekte rakının aynısı olan Arak içtik. Bence içimi rakıdan daha rahattı. Hemde aynıydı. Yani arak değil de rakı getirdik deseler inanırdık.
Bu da otelin dışarıdan görünüşü. Düğün sezonu olduğu için de içeride düğün eğlenceleri de vardı. Yeri de çok uzak sayılmaz Zeralda da. Alger merkeze yarım saat uzaklıkta.
18 Ağustos 2009 Salı
Bugün evlilik yıldönümümüz
Sevdiğim; seninle daha nice uzun yıllar güzel anılar yaşamak istiyorum. Seni çok seviyorum. İyiki evlendik biz:) Canım benim evlilik yıldönümümüz kutlu olsun yeniden:)
17 Ağustos 2009 Pazartesi
Bugünü anlatmaya kelimeler yetmez ki
12 Ağustos 2009 Çarşamba
Ereğli; huzur dolu minik bir yer
Bunlar da bahçedeki tombili böğürtlenlerimiz. Daha olmalarına zaman varken.
Annem mutfağımızda bize güzel mamalar hazırlarken. Sanırım öğlen yememiz için meyve hazırlıyordu. Elindeki minik armutları seçebiliyorum. Karamürsel pazarından almıştık.
Balkondan deniz manzaramız. Arada sadece yol var. Oradan da zaten tek tük araba geçiyor.
Burası da arka bahçemiz. Kocaman biz bahçemiz var. Öğleden sonraları güzel oluyor ve gecenin ilerleyen saatleri. Barbekümüz, şezlonglarımız falan var. İlk sene hoşgeldiniz partisi yapmışlardı burada. Fotoğraftakiler soldaki annem, yan komşularımız Işılay Teyze ve eşi Ersin amca. Maşallah öyle tatlı insanlar ki. Sohbetlerine doyum olmuyor. Bu sene pek görüşemedik ama artık seneye daha sık görüşmeyi umuyorum onlarla. Ayrıca evleri çok güzel. Bayıldım.
Işılay teyze ve Ersin amca'nın balkonlarındayız. Misafircilik oynarken:) Mis gibi türk kahvesinden sonra meyve yiyiyoruz. Burdan öpücüklerimi yolluyorum her ikisine de.
Bu fotoğrafı da ereğli'den dönüş yolunda, dolmuştan çektim. Biraz zor oldu ama olsun. Fabrika olağanca büyüklüğüyle karşımızda duruyordu geçerken. Onun yerinde başka şeyler görmek daha güzel olurdu tabiki. Yeşil bir park alanı mesela..
11 Ağustos 2009 Salı
Bahçemizden, evimizden, sokaklardan
10 Ağustos 2009 Pazartesi
Kefken; bambaşka bir yer
Limana giren minik bir tekne. Kimbilir neler yaşadı karadenizin sularında. Kaç tane balık getirdi koynunda gelirken.
Ağların renkleri o kadar güzel ki. Dantel işler gibi işlemiş balıkçılar onları özenle.
Ve tabi kayalara bekçilik eden yengeçlerimiz de var. Akşam saatlerinde göreve çıkıyorlar sanki. Herkes evine döndüğünde onların zamanı başlıyor.
Bazen de böyle çarşaf gibi; dupduru ve dingin oluyor sular. Taa yükseklerden kendini bırakıvermek istiyorsun serin sulara. O sahili yürümek boydan boya o kadar güzel ki sabahın ilk ışıklarında, hatta güneş bataken, yağmur yağarken ve hatta yakamozlarda..
Burası da kapri. Eskiden her yer öyle çalılık doluymuş ki annelerimiz babalarımız zor ulaşırlarmış denize. Kimse bilmezken henüz buraları onlar gençlik yıllarının en güzel zamanlarını yaşamışlar.
Burası da hemen kaprinin yan tarafı, bizim havuz dediğimiz yer. Nasıl da güzel görünüyor deniz öyle değil mi?
Bu fotoğraf da daha kefken'in şimdiki kefken olmadığı zamanlarında çekilmiş. Her yer nasıl da boş. Evler bile o kadar azmış ki o zamanlar. Çadır kurmaya gelirlermiş. Bizim evimiz de o zamanlar minicik tek katlı bir evmiş o zamanın ilk evlerinden sanırım. Bir dahaki sefere bulduğum eski fotoğrafları da göstereceğim sizlere..