Güzel anılara yolculuk part 2

İlk yazımdan sonra ikincisinin de devam edeceğini söylediğim için yazıyorum bugün. Yazacak bir dolu şey var aslında. Ama bu Cezayir sıcaklarında odamdan çıkıp ofise gelmek bile bir dert oluyor kimi zaman. Sadece klima eşliğinde elime kitabımı ve içeceğimi alıp oturmak istiyorum bazı zamanlar. Bu sıralar sims oynuyorum sürekli. İzmitte bıraktığım cd lerim nihayet benimle diye internetten sims için bir sürü eşya indirdim deli gibi oynuyorum. Fakat cd lerimde sorun olduğu için durmadan kapanıyor oyunum deli oluyorum. Yine de o inat ben inat o kapattıkça ben açıyorum devam etmeye çalışıyorum. İki gündür de kampın mutfağındayım yine. Havuçlu ve meyveli kek, patates salatası ve peynirli poğaça yaptım. Tabiki biraz akşamüstüne doğru. Sonra biraz dikiş diktim annemin tığ işi yaptığı yastığa kılıf diktim. Tam anlamıyla bitmiş değil. Bitince göstereceğim zaten buradan da. Bunların dışında pek de fazla bir şey yapmıyorum. Bol bol su içmeye çalışıyorum, hafif şeyler yemeğe çalışıyorum zira insanın canı sıcakta hiç bir şey yemek istemiyor. Bu hafta sonumuz için plan yapmaya da çalışıyoruz. Belki yine havuza gideriz diyoruz.

Gelelim fotoğraflara. Biraz ayıklama yaptım fotoğraflarımda. Öyle çoklar ki yine. Türkiye'ye her gidişimde delice fotoğraf çekiyorum sonra koyacak yer bulamıyorum. Ayrıca hepsini de göstermek istiyorum blogumda ama olmuyor malesef. Şimdi birkaç tatil fotosu daha sizler için. Ben de baktıkça mutlu oluyorum yeniden.

Bunlar Kumcağızın midyeleri. Defnecik benim için toplamış hepsini. Hediye getirdi bana..

Bu da birlikte yaptığımız kumdan kalelerden son kalanlar. Yine de o kaleleri yapmak çok eğlenceliydi tıpkı eski günlerdeki gibi.

Bunlar da benim papilerim. Şezlongda uzanmış keyif çatıyordum o sırada. Mis gibi güneş de ayaklarımı ısıtıyordu..

Bu da bizim biblomuz:) Nilcik kocaman olmuş yaaa. Tuay ablamın kızı Nil'in en büyümüş hali. Biblo gibi gerçekten maşallah. Mini minicik bir suratı var. Aynı Tuay ablam..Yerim ben onu..Özledim bile yahu...

Bu da bizim cadı kızımız Defnemuuu..O da pek tatlı hemde puf şeker gibi tatlı..Karnı acıkmış olacak ki deniz sonrasında annesinin verdiği çikolatalı keki aynı reklamlardaki kız gibi yedi..

Burada da annem ve de küçük zuzular Defne ile Emirhan. Annemin ağzı kulaklarında zaten gördüğünüz gibi. Zaten çocuklar da gül teyzecim diye yandırıyorlar. Şeytan tüyü var vallahi benim annemde. Nazar değmesin. Maşallah ona..

Derin ve Defne. Bu fotoğrafı çok sevdim ben tam çerçevelik.

Çocukluk arkadaşlarım Işıl ve kardeşi Seçil in annesi Çiğdem teyze ve babaları Rüştü amca. Bir de tabiki Işıl'ın eşi Safa'yı görüyorsunuz. O akşam Rüştü amcanın doğum günüydü ben de ufak bir jest yaptım ona. Minik bir çikolatalı kekin üzerine mum koydum ve doğum gününü kutladım. Pek hoşuna gitti. Onlar mutlu olunca ben de çok mutlu oldum. Hepsini çok seviyorum.

Burada da ışılların bahçedeyiz. Bu sene de hep birlikte süperdi herşey. Bahçeyi de temizlediler rüştü amcalar pek bir ferah pek bir güzel oldu..serraaa sana söylüyorum duy bak dedikodu veriyorum sanaaa..Artık seni de fotolarda istiyoruzzz. Çok özledik..Kahve de içtik masa başında, tabu da oynadık. Bir de simit çay peynir zeytin yaptık. Özledim bile şimdiden o zamanları yaa. Hemencik de geçiveriyor. Yeniden görüşeceğimiz zamanı iple çekiyorum.

Tuay ablam, Derin ve Emirhanla limanda dolaştık biraz. Sonrada kimin olduğunu bilmediğimiz, boş bir teknede aldık soluğu, eğlendik.

Derinle birlikte kefkendeki lunapark'a da gittik. Ben zaten çocuğum onunla daha da çocuklaştım. Defneyle atlı karıncaya da bindik. Bir midem bulandı ki o atlı karınca döndükçe. Çarpışan otolar daha zevkliydi yalnız biraz daha büyük olsaydı daha iyi olurdu. Derin bana çarptıkça her yanım mosmor oldu..

Yazımı bu fotoğraf ile bitirmek istedim. Nil ve Emirhan'ın babası Mehmet abi'nin ayakkabılarının yanında Defne'nin ve Nil'in ayakkabıları nasıl da komik görünüyor. Deve ve cüce gibi..Miniş papilere pek yakışıyorlar pembe ayakkabılar..

Bir sonraki yazımda da Cennet Kefken hakkında yazacağım. Daha fotoğraflarım bitmedi. Herkese sevgiler..