Muzicons.com
Bugün hava güneşli burada. Ama sanki yağacak gibi, bulutların gözleri dolu dolu adeta..Herkes kendi telaşında ilerlemeye devam ediyor. Cezayirliler, türkler bir koşturmaca içindeler. Bende yapmam gereken işleri yaptım, maillerimi yolladım şimdi öğlen tatiline girdik yemek yemeğe gitmeden birkaç şey yazayım dedim içimden geldi. Jay jay johanson dinlerdim bir zamanlar çokça. Şimdilerde pek dinlemediğimi farkettim. Özlemişim. En çok da sevdiğim şarkısıdır bu. Yalnız bu albümde takılıp kalmışım. Israrla yenileri dinlemiyorum. Eski bir alışkanlık. Ve o alışkanlığın yanında getirdiği hatıralar da geliyor aklıma ara ara..Kulağımda kulaklığımla denizin kenarında uzaklara daldığım zamanlar. Daha az farkında, daha az kaygılı ve daha az sorumlu olduğum zamanlar. Bazen keşke diyorum o zamanlarda takılı kalsaydı zaman. Özlüyorum sanırım bu ara yine. Yeniden özlemeye başladım bir şeyleri buraya geldiğimden beri ilk defa. Bir işaret mi acaba bilmem ki! Özlemeye başlandı mı bir kez ardı arkası kesilmiyor ki..Önce hatıralar başlıyor gelmeye, sonra daha yakın günlerin özlemleri, sonra eşyalar özleniyor, sonra ev ve sokaklar hatta arkadaşlar, hatırlayamadığın yüzler hatta, sonra yemekler daha sonrada ıvır zıvır herşeyi özlüyor oluyor insan. Özlem aslında virüs gibi. Bir kere girdi mi insanın içine; hemencik yayılan genişleyen. Ben bu süreci olabildiğince uzun tutmaya ve onu kendimden uzak tutmaya çabalıyorum bu ara. Yok diyorum özlemek yok hatta özleme vakit yok, kafamı karıştırıyorum da karıştırıyorum, kendimi meşgul ediyorum ki özlem gelmesin yakınıma..
Acıkmışım farkında olmadan. Şimdi bir an acıktığımı hissettim. Aslında öyle üşeniyorum ki yerimden kalkmaya. Yatmak istiyorum sıcacık yatağımda. Ya da hep böyle uzun uzun yazmak içimdekileri. Allahtan yazacağım birkaç şey var bugün. Dergi için yeni yazıma başlayacağım. Hatta proje için ayrılan kısma ayrı kendi köşeme ayrı yazacağım. Taslakları ve fotoğrafları hazırlamaya başlarım bugün.. Yemekten sonra da bir türk kahvesi yaptım mı tamamdır. O sırada yağmur yağabilir hatta hava da kapatabilir. Çünkü en güzel yazılarımı böyle havalarda yazarım ben hep. Güneş yakar sanki yazdıklarımı da erir gider diye çok yazamam. Bulutlar kalemimin karalığı gibi ilham verir bana, aktıkça akar kelimelerim bembeyaz sayfalarda....Şimdi yemeğe çıkıyorum ne var bakalım bugün yemekte diye heyecanla!
yazını bi çırpıda okudum! duvar panonu çok beğendim, masa süslerinide.. önceki yazıda belirtmeyi unutmuşum :)
YanıtlaSilmuck...
Merhaba,
YanıtlaSilBir çalışmanız "Bloglardan Seçmeler"de yayınlandı.
Hayırlı günler dileğiyle.
Nilgüncüm;
YanıtlaSilpanomu ben de pek sevdim..içine minik not kağıtlarımı koyuyorum..değişiklikler minik de olsa iyi geliyor. onlara baktıkça gülümsüyorum. zaten oldum olası severim böyle şeyleri..öptüm canım.:)
sevgiler
Sabahattin bey;
YanıtlaSilçok teşekkür ederim blogunuzda yayınladığınız için yazımı..sayenizde daha çok kişiye ulaşıyorum..
sevgiler