24 Şubat 2011 Perşembe

Pamuk prenses

Çocuk zamanlarınızdan tanıdık bir masalı hatırladınız belki başlığı ilk gördüğünüzde. Ben de yazarken anılsadım aslında eski masalları. En sevdiklerim bir bir geçtiler gözümün önünden. Ama benim yumuş kedimden bahsedeceğim size yine. Onu nasıl sevdiğimi, nasıl özlediğimi anlatacağım. 

Pamuğumun evimize ilk gelişini hiç unutamam. Bilmezdim o zamanlar bir kediyi bu kadar sevebileceğimi. Hatta bir kedinin insana yalnızlıklarında nasıl eşlik ettiğini, evin içinde olmasının insana nasıl mutluluk verdiğini bilmezdim. Onu alıp getirdiğimizde küçüktü daha ama minicik değildi. Karton bir kutuda kucağımda getirdim onu arabada. Korkarak her miyavladığında sakinleştirmeye çalışarak. Anlamalıydım aslında o an onu sevmeye başladığımı. Öyle güzel günlerimiz oldu ki birlikte hangi birini anlatsam ki maceralarımızla upuzun sayfalar dolar. 

İnanamadığım kadar sıcak kanlı bir kedi charlotte. Küçükken beni bir dakika ayakta durdurmaz hep oturmamı isterdi ki kendine kucağıma yatabilsin. İlk zamanları hep benimle uyuyarak geçti zaten gün içinde. Ben mutfaktayken o mutfak koltuğuna oturur bekler, tuvaletteyken kapıda bekler, dolaşırken de yanımda yürürdü. Ara ara çok kızdırdığı zamanlar oldu beni ama onlar çok sonraları. Yeşil gözleriyle masum bakışını fırlattığı an hepsi uçup gidiyordu zaten.

Hamile kaldığında koca göbeğiyle ve uyuşuk tavırlarıyla beni hep güldürdü. Sonra bebişler doğurdu onları büyütürken yine bir ilki yaşattı bana. Şimdi yine hamile. O heyecan dolu anlara geri döneceğim için mutluyum. Bebekleri emerken izlemek, büyüdüklerinde yürüme savaşlarına tanık olmak ve türlü yaramazlıklarıyla eğlenmek için sabırsızlanıyorum. 


Burada da yine tipik bakışlarını atıyor bana. Artık onun dilinden pek de güzel anlıyorum. Dalıp gitmeleri de boşuna değil hani. Bir zamanlar sıcacık evdeydim şimdi bakın halime diyordur eminim içinden..

Kamptaki misafirhanede çektim bunu geçenlerde sıcağı bulmuş ve sızmış hali. Sağdakindeyse tipik yalanma durumları..

Bakmayın böyle miyavladığına onun tribi niye makinayla uğraşıyorum da onla oynamıyorum onu sevmiyorum diye..
Dost edasıyla başını bana yaslaması yok mu işte o zaman anlatamam içimdeki huzuru. Bir de mest oluşu var tabiki sağdaki fotoğraftaki gibi. Tek göz daima kapalı :)


Etrafı kesmesi zaten meşhur. Nerden çııt çıksa hemen gözler orada. Bir de masum bekliyordu ki mamasının başında sanki bir anda hepsini yemeyeyim de sonraya kalsın mı acaba diye düşünüyor gibi...

Hamile olduğunu bilmeden yıkadık geçenlerde. O zaman daha karnı şişmemişti. Pamuk gibi olmuştu. Öyle bir iki gece bizimle kaldı. Koyun koyuna yattık. Hatta uyku sersemi gece yataktan bile düştü. Gecenin 3ünde kahkahalar attırdı bana şaşkın tavrıyla. Şimdilerde yine pis mi pis oldu. O yüzden yanımıza almıyoruz. Ama arada gene kıyamayıp eve alıp elimle mama yediriyorum kızıma. Zaten dışardayken miyavladığında benim içerdeki halimi görün bir de nasıl vicdanım sızlıyor anlatamam. 

Geçenlerde birlikte yattığımızda sabaha karşı çok ses çıkarttı eşim de ittirdi bunu. Sonra hamile olduğunu da anlayınca bir hafta vicdan azabı çekti. O da pek bellli etmese de charlotte'u çok seviyor ben biliyorum. Zaten onların aralarındaki aşk başka. Bu sıra pis olduğundan fazla samimi olamıyorlar sadece. Ben pis temiz dinlemiyorum valla. Dayanamayıp oynuyor, bebişlere de sevgimi yolluyorum. Hem de arada anlamaya çalışıyorum bu sefer kaç tane acaba diye. Sanki bana dört tane gibi geliyor. Bakalım göreceğiz tahminim doğru çıkacak mı acaba..

Dışarıda olduğunda bir şekilde yanıma dönmesine bayılıyorum. Beni unutmuyor geliyor diye seviniyorum. Bazen bu olayları izlerken düşünüyorum biz de dönmek zorunda kalırsak onu bırakamam herhalde diye. Tuttuğum gibi getiririm yanımda. Nasıl kıyar da bırakırım ben pamuğuma. İnşallah bebekler de yine sağlıklı doğsunlar da benim prensesim de iyi olsun da o zaman en mutlu benim işte..

Charlotte ile bu harika deneyimleri yaşadığım için ilerde çocuğuma bir kedi almayı düşünüyorum kesinlikler. Hatta kedisi olmayanların nasıl hissettiklerini anlayamıyorum. Herkes bu duyguyu tatmalı diyorum. Ben geç tattım ama tadına çabuk vardım. Bir canlıyı sevmek hele bu bir kedi olursa hayattaki en güzel şeylerden biri. Bence kesinlikle tereddüt etmeyin derim düşünenler varsa yazımı okurken. Bakması zor derler hep ama insan ne zor sınavlar veriyor hayatta, sevgi yumağı bir kediye mi bakamayacak..Tüyü kaçar diye de tereddütle yaklaşmıyorum tabi duyduğumuz böyle olaylar var umarım bizim başımıza gelmez. Ama kedimin aşıları herşeyi var. Yenileri de bu ara yaptırmamız lazım. Hayatta nelerden tam anlamıyla kendimizi koruyabiliyoruz ki zaten düşününce. Günümüzde herşey bir tuhaf, tehlikeli ve belirsiz zaten yeterince. O yüzden bu tip küçük mutlulukların tadını çıkartmakta fayda var benden söylemesi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız ve paylaşımınız için teşekkürler. Mutlu kalın:)