Dün tatil günümüzdü. Bu yüzdendir ki sabah güneşle ve kuş cıvıltılarıyla uyanmak daha da keyif verdi. Güzelce kahvaltımızı yaptıktan sonra daha önceden haberleşir randevulaştığımız ziyaretimizi gerçekleştirmek üzere yollara düştük. Havanın güzel olması büyük bir şanstı. Çünkü bu sıralar havalar o kadar tuhaf ki bir gün yaz gibi olup ertesi gün dolu yağabiliyor.
fotoğraf: wikipedia
Azazga Tizi-Ouzou'ya çok uzak sayılmaz. 30-40 km falan var. Bizim şu anda bulunduğumuz kampımıza da 65 km falan mesafede bir yer. Ufak bir şehir ama dağda olduğu için havası çok güzel, manzarası güzel ve her yer yemyeşil doğa harikası. Ayrıca biraz daha dağa doğru çıkınca maymunların alanına geliyorsunuz. Daha önce blog yazımda bahsetmiştim maymunlardan burada. Giderken pek fotoğraf çekemedim çünkü kucağımda cheese cake tabağı taşıyordum:) Misafirliğe giderken bir şey alıp götürmek adettendir ya, burada da cumaları pek açık bir yer bulunmadığı için ben de evde cheese cake yaptım. Hem de bu vesileyle eşimin Cezayir'deki 7.yılının dolması şerefine keseriz diye düşündüm. Dönerken de hava karardığı için fotoğraf çekemedim. Böylelikle yeniden anlamış oldum ki fotoğraf için ayrıca zaman ayırmak gerekiyor.
Sarah& Asma
Bizi her zamanki gibi güler yüzleri ile karşıladılar ve çok güzel ağırladılar. Sarah ve ailesi. Cezayir'deki ilk arkadaşım Sarah. Uzun süredir görüşemiyorduk, hasret gidermiş olduk ve kısa bir zaman sonra yeniden görüşmek için sözleştik. İlk zamanlar fransızcam pek de iyi olmadığı için ailesi ile zor anlaşıyorduk ama bu sefer gördüm ki ilerleme kaydetmişim. Onlar da bunu fark ettiler ve mutlu oldular. Sarah Türkçe'yi unuttum dedi ama sadece biraz pratik eksiği var yoksa çok güzel anlıyor ve konuşuyor. Sadece kendi çabasıyla bu kadar başarılı olması da harika!
Güzel bir yemekten sonra kahvelerimizi de içtik ve bolca sohbetin ardından yürüyüş yapmak için yollara düştük. Etraf çiçeklerle bezenmişti. Dağ havası çok iyi geldi ama biraz da çarptı, yorulduk farkına varmadan. Ayrıca hava öyle sıcaktı ki tişörtle gitseymişiz pek iyi olacakmış. Akşam tabi serinlik çöktü hemen. Uzunca bir yürüyüşten ve keşiften sonra eve varmak iyi geldi. Üzerine de tatlılarımızı yiyip, geleneksel naneli çayımızı içip yine koyu bir sohbete daldık. İnsan böyle sevdikleriyle, dostlarıyla olunca nerede olduğunu, sıkıntılarını unutuveriyor. Keşke daha sık görüşme imkanımız olsa, o zaman ne kadar çok şey yapardık kim bilir. Azazga küçük bir yer ama pek çok şey var, hatta kocaman bir süpermarketi var ki böyle büyük marketler her yerde yok. Dönerken uğramayı ihmal etmedik ama yine kısıtlı zaman olduğu için hem alışveriş yapıp hem de fotoğraf çekemedim. Organik makarna ve tamek meyve suyu bulmak, bir de kediciklerime mama bulmak beni çok sevindirdi. Türk markası meyve suları bulmak burada altın bulmak gibi bir şey, ahh bir de vişne suyu olsaydı aralarında benden mutlusu olmayacaktı ama ne yazık ki yoktu, bir de ice tea bulduk ona da çok sevindik. Boşuna demiyorum ben oradaki her şey için şükredin en saçma şeyleri bile özlüyor insan diye. Bir meyve suyu için bu kadar sevineceğini kim aklına getirebilirdi ki!
Bize böylesi güzel bir gün yaşattıkları için Lahcene ailesine çok teşekkür ediyoruz buradan misafirperverlikleri, güler yüzleri, lezzetli yemekleri ve hoş sohbetleri için. En kısa zamanda yeniden görüşmeyi can-ı gönülden diliyoruz. Cezayir'in bana kazandırdığı bir güzel şey de böyle güzel bir aile ile tanışma fırsatı yaratması oldu.
Herkese bol güneşli, mutlu hafta sonları diliyorum umarım buralarda da hava böylesine güzel gitmeye devam eder.