14 Mart 2012 Çarşamba

Canım dedem huzur icinde uyu

                                                               (Dedem ve ben)

Bugün kocaman, dolu dolu bir hayatın yitip gittiği zor bir gün benim için. Dedem ( teyzemin eşi, eniştem) diye bütün kalbimle söylediğim bir tanecik, mis kokulu insanı, uzakta bilmediğimiz bir yere uğurladık bugün. Yanında olamadım, uzun zamandır görememiştim kendisini. Böylesi kısmetmiş. Hastaydı uzun bir süredir, zor zamanlar geçiriyordu. Yine de her ölüm erken ölümmüş gerçekten de, insan sevdiklerini kaybedince daha iyi anlıyor. Sevdikleri gidince anıları da gidecek gibi oluyor sanki. Ama iyi ki o güzel anılarım var.

Bir hayat bitti bugün. Hem kendim için, onu bir daha göremeyeceğim için, onunla sohbet edemeyeceğim ve ona sarılamayacağım için üzülüyorum hem de onun için, bir daha yapamayacağı şeyleri düşünüp üzülüyorum. İnsan ölenlerin ardından hep kendisi için üzülür derler bencilce; ama ben onun hayatı bırakıp gitmesine de üzülüyorum. Yine de bu üzüntüyü hafifletmek için sebepler de yaratmaya çalışıyorum kendimce. Şimdi huzurlu ve daha rahat diyorum, sevdikleri hep yanı başındaydı diyorum. Güzel bir hayatı oldu diyerek teselli buluyorum. Gurbette olmanın en zor tarafı da bu işte, gerisi boş. Bir anda öyle bir şey çıkıyor ki insanın karşısına; o adını koyamadığım şey hayal edebildiğim en korkunç canavardan bile korkunç suretli, yakıcı mı yakıcı, insanın bedenini de ruhunu da delip geçen bir acı bırakıyor geride. Dedem olmasının da dışında ailesini, sevdiklerini ve yaşadığı her anı; bir insan olarak bu hayatı bırakıp gitmesi çok üzüyor beni.

Bazen düşündüğüm zaman aklıma gelmeyen anılarım şimdi sanki bir çeşmeden fışkırırcasına hücum ediyor gözlerimin önündeki yerlerine. Mutlu oluyorum o anları düşündükçe ama ya ilerde yaşamayı hayal ettiklerim ne olacak onsuz? Hayalini kurduğum aile sofralarımızda, buluşacağımız sohbetlerimizde onun olmayacak olması çok üzüyor beni. Pek çok sevdiğim insanı kaybettim ve sanırım benim için cennet onların hepsinin olduğu, buluşup sarıldığımız bir meydan, sanki sadece uzak kilometrelerle savrulmuş ve birbirimize hasret kalmışız gibi. Şu anki halimde eskide olabilmeyi her şeyden çok arzuluyorum bugünlerde. Kaybettiğim sevdiklerimi bir araya toplayıp onlarla doyasıya vakit geçirmek ne çok isterdim. Aile büyüklerimden akrabalarıma, arkadaşlarıma, tanıdıklarıma ve hayatımda yer alan değer verdiğim tüm insanlara, hepsinin bulunduğu bir mekânda ama bu dünyada yeniden kocaman kahkahalar atmak çok istiyorum.

Sevdiğim bir kişi bana ‘’doldurulamayacak boşluklar yaratmak herkese nasip olmaz’’ diye yazmış, ne kadar güzel söylemiş. Dedem o insanlardan bir tanesi. Şimdi ne zaman tıraş losyonu kokusu duysam, ne zaman denize baksam, ne zaman balık yesem rakı içsem, ne zaman ciddi bir iş yapmaya koyulsam, ne zaman kendime çeki düzen vermem gerektiğini fark etsem, ne zaman ütü yapacak olsam, ne zaman ki sabah kahvaltılarında sosisli yumurta yesem, ne zaman kabuklu deniz canlılarını görsem, ne zaman Türk sanat müziği dinlesem vb gibi şimdi aklımda olmayan birçok şeyi ne zaman yapsam hep onu anacağım ve onla geçen güzel günlerimi hatırlayacağım. Kefken benim için her zaman çok özel bir yerdi. Şimdi o orada yatıyor. Daha bugün başladı yeni hayatının serüveni, kefken’in mis kokan toprağında. Orası daha büyük anlamlar kazandı şimdi bende, çünkü onun yakınında ve onunla dolu. Bir gün gelir de sesini, kokusunu, onunla olan anılarımı unutursam diye öyle korkuyorum ki şu anda. Şimdi tek istediğim kalbimin kocaman kollarıyla geride kalan bütün üzgün ailemi sarmalamak ve hepsiyle mutlu zamanlar geçirmek.

Canım dedem;
Sen rahat et, huzurla uyu. Senle dolu güzel anılarımızla biz seni asla unutmayacağız. Yarattığın boşluk hiç dolmayacak, biz yine sen varmışçasına anılar biriktireceğiz; sen olmasan da senin için yarattığımız uzun cümlelerimizle. Bütün ailen seni çok seviyor. Ben çok ama çok seviyorum. Çocuklarıma hep seni anlatacağım ben, sen onların da dedesi olacaksın, sana geleceğiz elimizde rengârenk çiçeklerle. Yine serin kefken akşamlarında seninle kadeh kaldıracağım, sabahları müzikle uyandırılmayı özleyeceğim ama sen varmışsın gibi erkenden ben açacağım müziği, bahçeyi sulayacağım, sevdiğin yemeklerden yapacağım herkese, orada hep seninle olacağım ve seni anacağım. Bir gün cennette yine birlikte olacak, kucaklaşacağız. O zamana da dek dinlen sen, huzurla bekle, bizi izle bulutların ardından. Seni çok seviyorum. 

7 yorum:

  1. Canım çok üzüldüm, başın sağolsun, mekanı cennet olsun :( Sabırlar dilerim...

    YanıtlaSil
  2. Çok teşekkür ederim canım çok sağol.

    YanıtlaSil
  3. Tuğbacım başın sağolsun, çok üzüldüm öyle güzel yazmışsınki gözlerim doldu, allah rahmet eylesin, nur içinde yatsın inşallah.. :(

    YanıtlaSil
  4. başınız sağolsun.allah geride kalanlara sabır versin.

    YanıtlaSil
  5. Sabır ve metanet diliyorum.

    YanıtlaSil
  6. Tuğba başınız sağolsun mekanı cennet olsun...Yine öyle güzel yazmışsın gözyaşlarıma hakim olamadım geçen yıl babamı kaybettim 58 yaşında delikanlı gibi bir kahpe kalp krizine yenik düştü o benim kahramanımdı...15 gün önce yanındaydım sadec gripti kalbini zorladı 1 ay sürdü gribi doktora gitmeden iyileşmesini bekledi...üzüntü sevinç kalbini zorladı ve aramızdan veda etmeden ayrıldı uykuda annem yanında daha yatar yatmaz çok korkuç ben hala kendime gelemedim,annemde öyle ama en çok neye üzülüyorum biliyomusun senin dediğin gibi onun bu sevdiği hayattan erkenden ayrılmasına torunlarıyla doya doya oynayamadı yeğenim doğalı 4o gün olmuştu.kızım 4 yaşındaydı...Balık tutmayı yürümeyi denize girmeyi çok severdi geçen yaz yazlık öyle buruk geçtiki yedik içtik eğlendik ama tatsız tuszuz onsuz ama yapacak bi şey yok hergün baktım fotoğrafına konuştum onunla ama nafile osadece bir görüntü oysa yanağından öpmek sarılmak isityorum ve babamı çok özlüyorum...ayyyy çok uzun oldu ama babam olunca konu....sevgiyle kal

    YanıtlaSil
  7. Allah sabır versin size...anlattıklarında dedemi okudum bende içim kıyıldı...seni öylesine yakından anlıyor ve hissediyorumki...bende senin gibi onun adına daha da üzülüyordum..biz onlarsız kaldık ama onularında bizsiz uyuduğunu düşünmemek olmuyor...külleniyor ateş...sonra sonsuz bir özlem başlıyor öyleki burnunun direği sızlıyor...zor ve sıkıntılı zamanlarını rüzgar gibi atlatman dileğiyle...birde konuşmak istesen buralardayım....

    YanıtlaSil

Yorumlarınız ve paylaşımınız için teşekkürler. Mutlu kalın:)