Fotoğraf: Tumblr
Son iki gündür Cezayir'de hava pek kasvetli ve serindi, bugün hariç. Artık kışın yaklaştığını kendime hatırlatıyorum çalar saat gibi. Çünkü ne zaman güneş çıksa sanki yeniden ilkbahar'a girecekmişiz gibi hissediyorum önümüzdeki kışı unutup. Bu sabah dışarı adım attığımızda hava 13 dereceydi. Kışı düşününce 3 derece olacağı zamanlar geldi hemen aklımıza. İnsanoğlu tecrübe etse de büyük bir başarıyla yaşadıklarını unutuyor. Şimdi kışla nasıl başa çıkacağım derdindeyim en çok.
Yarın nihayet tatil. Bu hafta aslında çabucak geçti düşününce. Bir gün tatile seneler içinde alışmış olmam gerekirken hala söyleniyorum zaman zaman. O kadar çok parçaya bölünmek gerekiyor ki bu bir güncük tatili verimli geçirmek için. Biraz uyuyayım bugün dese insan günün yarısı ölüyor. Hava umarım ki güzel olur da, bahçede yazma fırsatı bulabilirim az da olsa.
Yine yazmak istediklerime dair ufak ufak notları alıyorum türlü yerlere. Çoğunu yazmaya imkan bulamıyor da olsam en azından tıkanma dönemlerinde ilham veriyorlar.
Pek ev hanımı olarak kendimi düşlemeye alışamadım yıllardır, yani ev hanımı dediysem yanlış anlaşılmasın, genel olarak ev işi yapmak, yemek bulaşık çamaşır ile ilgilenmek düşününce hayatta olmamın daha ulvi bir amacı varmış da ben göremiyormuşum hissiyatı yaratıyor. İnsanların normal ev hayatları dışında başka sosyal hayatları da olduğundan bu onlara batmıyor olabilir. Yoksa kim kendi yediği yemeği temizlediği için tuhaf hisseder ki öyle değil mi? Ama belirli rutinler belirli dönemlerde sıkıcı olabiliyor.
Gelelim kitap meydan okumamızın son sorularına. Bitmesini pek istemiyorum, güçlükle girişmeye karar verdiğim bu etkinliğin. Ama bana iyi geldi. Hem hayatımda daha fazla kitap olması hoşuma gidiyor ve tabi kitap okuyan, konuşabileceğim insanların olması. Bu sayede artık kitap listem daha fazla ama pek çok yeni hayalim de var. Öğrenmek insanı besleyen acayip bir güdü. Güdülenmeye ihtiyacım var şu günlerde!
28. gün: En sevdiğin kitap adı demişler sorumuzda. Pek çok kitap adı var aslında sevdiğim. Ama en çok aklımda yer eden yıllardır tozlu kapağı ve eski kokan yapraklarıyla yazlıkta duran bu kitap benim için birinci sırada. Seneler sonra büyüyüp okuduğumda hayal kırıklığı yaratsa ve şu anda ondan aklımda bir parça dahi kalmamış olsa da sevmekten vazgeçemiyorum, çünkü çok dokunaklı, hüzünlü ve gerçek geliyor. Bazen ben de o kitap kapağındaki isim gibi birilerinin hayatı yanlış yazmış olabileceği ihtimali üzerine kafa yoruyorum:)
29. gün: Herkesin nefret ettiği ama senin sevdiğin bir kitap
Biraz acayip fikirlerim vardır. Bu yüzden genel kanıya uygun hareket etmediğim zamanlar çoğunlukta. Sevmeye de doğuştan meyilli olduğumdan başkaları nefret etse dahi ben bir kitabı sadece kokusu için bile sevebilirim.
Benim sevdiğim ve aklımda yer eden kitapsa ki bazılarının nefret ettiğini biliyorum, yine de buna rağmen bana çok zaman yoldaşlık etmiş, fikir vermiş, düşündürmüş, hayal kurdurtmuş bir kitap olan Elif Şafak, Medcezir'dir.
Dönem dönem okuduğum bir kitaptır. Kimine göre yavan, gereksiz gelebilir. İlk okuma zamanı ile de ilintili bir şey bana kalırsa bu sevme işi. Benim zamanlamam iyiydi sanırım bu kitapta. Bence okuyun, tavsiye ederim, önyargılı davranmayın.
30. gün: Senin için tüm zamanların en favori kitabı
Bu epey zor bir soru. Bir kitaba bu denli önem addetmek ne kadar doğru bilmiyorum. Benim okuduklarım arasında bu kategoriye sokabileceğim bir kitap sanıyorum ki yok, okuyacaklarım arasından çıkar mı bilinmez çünkü daha okuyacak çok kitabım var. Yine de benim için favori niteliğindeki elimden bırakmak istemediğim kitapların başında almak için para biriktirdiğim, günlerce kitapçının vitrinine yapıştığım, sayamadığım kadar gün koynumda uyuduğum ve deli deli yanımda taşıdığım,
kitabıdır. Benim mucizevi bulduğum harika bir eserdir. Bende bambaşka etkileri var, evimin başköşesinde yerini daima koruyacaktır.
Şimdilik yazacaklarım bunlardan ibaret. Yakın zamanda kitaplarla ilgili yeni şeyler yazmak istiyorum. Aslında en büyük hayalim bir okuma kulübü kurabilmek. Birlikte yazıp birlikte tartışabildiğim arkadaşlarımın olduğu Jane Austen kitap kulübü tadında bir şey yaratabilmek. Deniz kenarında okumak, bir bahçede okumak bir evin sessiz bir odasında okumak ve üzerine saatlerce konuşmak. Aramda kilometrelerce mesafe olan ama kalplerimiz birlikte atan o insanlar kendilerini biliyorlar!!! Türkiye'ye dönene ve bunu gerçekleştirene dek hayalimi kalbimin en derin mihrabında taşımaya devam edeceğim...
Mutlu kalın.
yine mırıl mırıl okudum yazdıklarını tuğba,sanki bir arkadaşımın sesli sesli anlattıklarını dinler gibi:))
YanıtlaSilmutluhaftasonu
sevgiler
Ne mutlu o zaman bana. Bu tür okumaların ne denli keyifl olduğunu bilirim:)
SilSana da mutlu haftasonları canım.