20 Ekim 2014 Pazartesi

Yasaklı şehir


Fotoğraf: Tumblr

Bazı durumlarda Cezayir mantalitesini kavramak oldukça güç hale geliyor. 7 senedir buradayım ama çözemediğim pek çok şey var. Kapalı bir toplum olmasının, turist barındırmak istememesinin, kendi hallerinde ilerlemeyi tercih etmelerinin elbette ki nedenleri var fakat fazla geleneksel. Dünyadan korkan halleri beni acaba 30 sene sonra buraya dönsem nasıl bulacağım diye sorgulamaya itiyor. Yine de bu coğrafyanın ilklerine şahit olmak güzel. 

Cezayir'de;
- Türk kahvesi,çayı,peyniri,zeytini v.s bulabilseydik,
- Sosyal hayata az da olsa katılabilseydik,
- Ev gibi bir evde ve başkentte yaşabilseydik, 
- Biraz daha temiz ve daha az tutucu olabilselerdi ki aslında burası çok da tutucu sayılmaz, fikren sabitlik diyebilirim ancak başka bir kelime gelmedi aklıma, 

O zaman burada insan daha senelerce yaşayabilir. Yine de tüm dezavantajlarına rağmen, bize sunduğu güzellikler için bu coğrafyaya minnettarım. Umarım bizi karşıladığı gibi güzelliklerle uğurlar zamanı geldiğinde. Bakınız Fas Tunus ne kadar da gelişmiş, temiz, sosyal ahh ahh azıcık feyz alabilseydiniz!

Follow my blog with Bloglovin


18 yorum:

  1. tuğba,
    yasak olan bunlar olsun:))
    7 sene dedin ya,çok uzun bir süre,senin bi yerin hep orada olacaktır,nereye gitsen.
    bu arada anılarının takibindeyim hep
    sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım, ahh aslında çok haklısın tabi kendi memleketimizin halini düşününce. Yine de dile kolay 7 sene tüm bunların içinde devam etmeye çalışmak çaba istiyor. Gerçekten Cezayir benden hiç gitmeyecek sanıyorum. Bu tüm geçirdiğimiz zaman her daim hatırlatacak kendini. İnanır mısın buraya çok alışmışım, şimdi çoğu zaman Türkiye'de olmak fikri acayip geliyor, zor geliyor.
      Teşekkür ederim canım güzel takiplerin için güzel sözlerin için minnettarım, mutluluk duyuyorum.
      Sevgilerimle

      Sil
  2. Tuğbacığım Kahire de aynı anlattığın gibi olmalı . Bir kaç haftadır orada olan oğlum ve eşi de farklı şeyler anlatmıyor. Yazık ! "İslam ülkeleri niye böyle ?" diye sormadan edemiyor insan !

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kahire'de bizim de arkadaşlarımız var şu anda ama henüz detayları konuşma fırsatı bulamadık. En azından orası turistik bir bölge diye düşünüyorum. Ama benzer şeyler olduğunu duymak da şaşırtmadı. Ne yazık ki İslam ülkeleri fazlaca birbirine benziyor. Yine de burası bir Arabistan değil buna şükrediyoruz yoksa oralar eşimin ailesinin anlatmasına göre kat be kat zorlayıcı. İnşallah bizim memleketimiz de günün birinde buralara benzemez. İnanır mısınız Cezayir şimdilerde duyduğumuz haberlerle memleketimize fark atıyor diyebilirim.

      Sil
  3. Çok mistik, çok değişik bir blog Tuğba Hanım... takipteyiz... :)

    Ben de Kafa'ya bekliyorum. Öyle 1 sefer değil ama, kalıcı. Bekliyorum! :) :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kafa Dergi;
      Çok teşekkür ederim güzel sözleriniz için. Takipteyim okuyorum biraz da eskilere gittim aslında ama her zaman yorumlama fırsatı bulamıyorum. Sizin blog da oldukça güzel ve enteresan bilgiler içeriyor dikkatimi çekti. Henüz tam olarak çözemedim ama bu basılı da yapan bir dergi mi, bir dergi formatı görüyorum ama ulaşamıyorum. İzlemeye devam edeceğim.
      Sevgilerimle

      Sil
  4. Merhabalar, bloğunuzu tesadüfen keşfettim ve inanın çok mutlu oldum. Yaşadığınız coğrafyadaki ülkeleri gezmek en büyük hayallerimden biri.. Cezayir'de 7 yılını geçirmiş bir Türk olarak, Türkiye'deki bendeniz tarafından nasıl esrarengiz görünüyor yaşantınız bi bilseniz :)) Elbette ki zorluklarını ancak yaşayan bilir ama bence şanslısınız... Sizin hayatınız için büyük ve önemli bir dönüm noktası olmalı Cezayir Serüveni... Anılarınızı takipteyim efendim, sevgiler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar;
      Bazen tesadüfler insanı güzelliklere çıkartıyor değil mi, ne mutlu bana. Beğenmenize mutlu olmanıza da çok sevindim. Sizin gibi buradaki yaşantımı ilgi çekici bulan pek çok arkadaşım oldu o yüzden anlayabiliyorum. Ama inanın Cezayir, Fas kadar otantik büyülü ve mistik bir yer değil. Oralarda aynı bu hissettiğiniz şeylerin kat be katını hissettim ben. Buradaki başka bir duygu, daha yalın tuhaf biraz. Şanslı olduğuma da inanıyorum evet haklısınız. Şükretmek gerekiyor her zaman. Kesinlikle bir dönüm noktası hayatımda Cezayir. Sonuçta ömrümün 7 senesini geçirdiğim bir yer, daha da geçireceğim zamanım var gibi görünüyor:)
      Takip etmenizden memnuniyet duyarım. Mail de yazabilirsiniz isterseniz soracak şeyleriniz olursa. Her zaman beklerim.
      Sevgiler ve selamlar bu turuncu iklimden:)

      Sil
    2. İlginiz için minnettarım, böyle samimi bir yanıt aldığımı görmek çok mutlu etti beni :) Serüveninizi ilgiyle takipteyim, sizin güncelerinizi okumak oldukça keyifli olacak :)

      Sil
  5. Tuğba'cım,
    Eminim ki seni beklediğin gibi uğurlayacaktır. Güzellikten ve iyilikten yana görmeyi bilen yüreğin bence tarihi belli olmayan gidişi de o hale sokacaktır. Her ayrılık biraz korku, biraz özlem taşayacakmış gibi gelse de yeni başlangıçlar da insanı dinç tutuyor. Geçen gün benim blogda yazdığın yoruma hemen bir yorum yazdım ya, silindi gitti. Bugün uzun uzadıya yazdım sana. Haberin olsun.
    Sevgiyle şekerim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım,
      Ne güzel sözler bunlar. Teşekkür ederim. Yeni başlangıçlar korku versede evet aynı zamanda hem zinde tutuyor hem de enerji veriyor insana aslında, hem umutlar da getiriyor yanında. Uzun uzadıya yazdığın yorumunu da okudum, çok güzel kelimelerinle yazmışsın yine.
      Sevgiyle canım.
      Yeniden haberleşmek dileğiyle en kısa zamanda:) Öptüm

      Sil
  6. Bir arkadaşım zamanında orada büyükelçi yardımcısıydı davet etmişti ama vaktim olmamıştı, şimdi keşke gitmiş olsydım diye düşündüm Akdeniz'in o kıyısını görmedim henüz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar;
      Evet keşke gelip görseydiniz ama işte bazen öyle düşünüldüğü gibi olmuyor. O küçük fırsatlar kaçırılmaması gereken fırsatlar olarak görülmüyor, insan sonradan fark ediyor. Yine de geç kalmış sayılmazsınız, belki bir gün bir vesile ile yolunuz düşer bu coğrafyaya. Ne olursa olsun görülmeye değer buluyorum.
      Sevgiler

      Sil
  7. Cezayir benim de merak ettiğim, görmeyi istediğim bir ülke … Size daha önce bahsetmiştim; orada Vahran (Fransızca “Oran”) şehrinde doğup 10 yaşına kadar yaşamış ve Cezayir’in bağımsızlığını elde etmesi üzerine ailesiyle Fransa’ya dönmüş bir Fransız arkadaşımın anılarını ve Cezayir özlemini dinleyip etkilenmiştim … Biz Fransa’yı Cezayir’i işgal edip sömürmüş bir Avrupa ülkesi olarak görürüz ve gerek siyasi gerek ekonomik açıdan durum budur kuşkusuz ama Cezayir’e yerleşmiş, orada uzun yıllar yaşamış sivil Fransızlar emek verdikleri ve bir ölçüde imar ettikleri bu ülkeye duygusal ve kültürel yönden gerçekten bağlanmışlar, kendi ülkelerine döndüklerinde uyum güçlüğü yaşamışlar … Diğer taraftan, annem 5 yıl kadar önce Istanbul’daki Fest Travel’in organize ettiği bir tur ile Cezayir’i gezmişti, Fas ve Tunus’u da daha önceden ziyaret ettiği için aynen sizi gibi Cezayir’in Fas ve Tunus’a göre geri kalmış olduğu yorumunu yapmıştı, ayrıca ülkenin iç kesimlerinde ciddi güvenlik sorunu yaşandığı için bir Türk turist grubu olmalarına rağmen silahlı korumaların sürekli kendilerine eşlik ettiğini anlatmıştı … Peki Arap-İslam ülkelerindeki genel geri kalmışlığın yanında veya ötesinde, Cezayir’in bugün içinde bulunduğu durumun nedeni nedir, Fransa’nın etkisi daha ziyade yapıcı mı yıkıcı mı olmuş, bir dönem Osmanlı hâkimiyetinde kalmış bu topraklarda bizden geriye neler kalmış? Selam ve sevgilerimle,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar,
      Hatırlıyorum evet arkadaşınızı, bahsetmiştiniz. Açıkçası hikayelerini siz bahsettikten sonra o kadar merak ettim ki rüyama bile girdi. Ben de ondan dinlemeyi çok isterdim hatırladığı anılarını. Böyle bir arkadaşa sahip olduğunuz için şanslısınız. Selamlarımı iletin lütfen.
      Fransızların buraya bağlanmış olmalarını anlayabilirim evet burası kendine bağlıyor çünkü insanı ve doğası coğrafyası da özel. Her bakışta biraz sahiplenici bir hissiyatla keşke bizde kalsaymış diyorum o sahil kesimine bakınca. Fransızlarin gelişleri ile ilgili hep kötü şeyler okudum, zaten çok fazla kaynak da bulamamıştım hep savaş anılarından bahseden çirkin kaynaklar vardı. Ama burada bıraktıkları eserler güzel ve hala onca şeye rağmen fransızları ve kültürlerini öyle benimsemişler ki o günleri kötü de ansalar hala devam ettiriyorlar. Keşke biraz daha fazla şey katabilselermiş, o kötü olaylar yaşanmasaymış da. Osmanlıdan da pek çok şey almışlar. Belediyecilik sistemi falan hep bizlerden, bunu sık sık dile getirirler. Buranın tanıdığım bir ailesinden dinlemiştim onlara da dedeleri anlatmış osmanlılar çok iyi davranmışlar, köpek muamelesi yapmamışlar, kardeş gibi hissettirmişler, korumuş kollamışlar. Bu yüzden bizleri de seviyorlar ortak bir tarihi geçmiş olduğundan.
      Cezayir turistik gezisini okumuştum bir yerde, şaşırmıştım turistik olmadığını ve zorluklar çıkabileceğini bildiğim için, programına da bakmıştım gezilecek yerler nereler diye, en büyük avantajı çöl ziyareti sanırım ama şehri silahlı korumalarla gezmek zor olmalı, insan daha çok hedef gibi hissediyor kendini aslında ama prosedürler ne yazık ki böyle. Bir türk folklor grubu festivale gelmişti, yazmıştım blogda, onlar çok zorluk çekmişlerdi anlattılar epey o yüzden biliyorum, turistler için sıkı önlemler var. Buraya gelmenin en güzel yolu davetiyeyle veya tanıdık birileri, yoksa öbür türlü insanın burnundan getiriyorlar.
      Annenizin bu coğrafyayı gezip o fas ve tunus'un arasında kalmışlığa şahit olmasına sevindim, Bence Cezayir'i görmek isteyenler oraları da görmeli ki anlayabilsin.
      Benim kişisel fikrim Cezayir'in yürüttüğü politikalar ve mantalite bugünün sebebi. Turizme açık olmamak, kapalı ekonomiye sahio olmak günümüzde oldukça zor. Düşünseniz biz halimizden memnunuz kimseyi istemiyoruz gibi bir tavırları var. Aslında gelişmek adına pek çok türk inşaat firmasını da barındırıyorlar ama bürokratik işler çok ağır, zor. Burada bir şeyler başarmak gerçekten çaba ve sabır istiyor. O konuştuğum Cezayirli ailenin büyüğü turist istememelerini şu şekilde açıklamıştı, 'çocuklarımız tarihteki geçmişteki acıları unutmasın, gündelik telaşlara, başkalarını görüp heves etmesin'. Burada kesinlikle bir korku, halkı sindirme, baskı taktiği var. Bunu yoğun bir şekilde hissedebiliyorsunuz. Cezayir'in şu anda böyle olmasının sebebi tamamen bu. Daha pek çok şey yazabilirsim aslında ahh ama epey uzunca oldu sanırım. İsterseniz maille de haberleşip konuşabiliriz, sakıncası yoksa sizin için de, buradan okumak güç olacak..
      Osmanlı hakimiyetinde bizden neler kalmış sorusunu da yazacağım size. Bu tür sohbetler yapabilmek de oldukça güzel, teşekkür ederim..Devamını heyecanla bekliyor olacağım.
      mailim tugbatekeli@gmail.com
      Sevgilerimle

      Sil
    2. Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederim. Cezayir'de, Cezayirliler ile temas içinde yaşayan bir Türk olarak gözlemleriniz çok kıymetli. Selam ve sevgilerimle,

      Sil
  8. eee, yüzmek yasak tabelası yok... eksik olmuş bence! :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Deniz sadece bakılmak içindir zaten, hem kadınlar da bakmasa iyi olur:) Bence de eksik olmuş, hatta deniz de olmasa olurmuş, zaten kullanılamıyor da hakkını vererek:)

      Sil

Yorumlarınız ve paylaşımınız için teşekkürler. Mutlu kalın:)