Cumartesi tatilimiz ve ata binme serüvenimiz

Cumartesi günü tatilimiz pek iyi geçti. Önce evimizde dinlendik. Sonra hadi dedik bir iki saat de olsa havuza gidelim yüzelim cup cup. Ben hemen kahvaltı soframızı topladıktan sonra havuz çantamızı hazırladım güneş kremimiz havlularımız ve kitaplarımızı aldım. Yola çıktık büyük bir hevesle. Çünkü henüz havuz sezonunu açmadık ve yüzmek için sabırsızlanıyorduk. Bir gittik ki otele havuz kapı duvar. Kocaman bir tabelaya dolu diye yazmışlar. Sinirimiz bozuldu tabi. Orda zorluk olmasın diye mayolarımızı da giymiştik. Öylece kalakaldık. Başka da bir şey yapmak gelmedi önce içimizden. Sonra tam eve dönüyorduk ki kocacığımın aklında bir ampul yandi ve hadi ata binmeye gidelim dedi. Önce biraz korku dolu bir ifadeyle tamam dedim ama yol boyunca pek bir heyecan yaptım.

Çok güzel ormanlık bir alana gittik. Adı Club De Pins. Yani Çamlar kulübü demek. Herkes yerlere uzanmış piknik modunda. Bir yandan atlar ortalarda cirit atıyorlar. Mangallar yanmış. Bir sürü de çay bahçesi gibi yerler var. Önce biraz dolaştık. Bol bol Fotoğraf çektik. Yeni aldığımız objektifimiz sayesinde bu sefer bir sürü cezayirli fotoğrafı çekebildim. Onları da yeni bir blog konusu olarak burada göstereceğim size. Sonra oturduk bir çay bahçesine soğuk soğuk meyve suyu içtik. Sonra atları tanımaya çalıştık. Hangisine binsek acaba diye. Çünkü bazıları çok hareketli ve sinirliydi. Ben zaten korkak olduğum için sakin birini aradım durdum dakikalarca. Sonra uysal bir dişi bulduk. Erkekler genelde çok huysuzdular.

Atımızın adı Wourda..Ne anlama geldiğini bilmiyorum ama güzel bir isim. İsmi gibi kendi de güzeldi zaten. Çok da zevkliydi. Ama üzüldüm de onlara. Yazık hayvancıklar sıcakta tepelerinde bizi taşıyorlar. Bir su içişleri vardı görmeliydiniz. Gözleri, yeleleri, ayakları her yeri çok güzeldi. Sıcacık ve yumuşacıktılar. Güzel bir gün geçirdik onlar sayesinde. Ben çok dolaşmadım ama eşim benden çok dolaştı ben biraz korktum. Etrafta bir sürü at var diye ürktüm. Şimdi birbirlerini görüp huysuzlanırlar diye. Yine de korkmama rağmen güzelce bindim atımıza. Herkese tavsiye ederim. Gerçekten çok güzel bir duygu. Keşke kocaman bir çiftliğimiz olsa içinde de bir sürü at. Doya doya binsek. Biz onlara arkadaş olsak onlar da bize arkadaş olsa. Arkadaşlık konusunda en vefalı hayvanlardan biri sanırım at. Biz de bir günlüğüne de olsa bunu hissettik ve aynı Asi dizisindeki gibi doya doya okşadık atları. Eşim de gerçekten çok sevdi atları. Ve bir kovboy edasıyla neredeyse bütün ormanı turladı. Ben de arkasından koşup fotoğraflarını çektim onun da benim için yaptığı gibi..İşte o anlar;

Şimdi sıra doğuştan Kovboy kocişimdeeeee;

Şimdi de birkaç sanatsal fotoğraf göstereyim size. Daha güzelleri de var tabi.

Bu fotoğrafı da koymadan edemedim çünkü bence çok sevimli bir görüntü gerçekten. Minik midillisiyle sevimli bir cezayirli kız çocuğu..