Sisli ve sıcak bir günden merhaba herkese;
Günlerimiz yine çabucak geçip gidiyor. Hayatımızda hem telaş, hem yorgunluk, hem de bolca hasret var. Bazen rutin diye nitelendirdiğimiz hayatımızı, başka hayatlara dair hikayeler duyduğumuzda nasıl da hoyratça yargıladığımızı fark ediyoruz. Bugün hayata dair iç gıcıklayıcı bir hikaye duydum arkadaşımdan ve bir kere daha ne kadar şanslı olduğumuzu hatırladım.
Gelelim fotoğraflara. Yine uzun zamandır Cezayir ile ilgili yeni yazılar ve fotoğraflar ekleyemediğimden yakınıyorum. Aldığım mailler hep güzel hep beğeni dolu. Bu beni inanılmaz mutlu ediyor ve daha çok yazmak için motive ediyor. Fotoğraflar benim için her zaman kıymetliydi, hala da öyle, aslında büyüdükçe daha da kıymetlendiler.
Fotoğraflar bazen çok aldatıcı olabiliyor bazen de gerçeği tokat gibi yüzümüze vuran bir el gibiler. O yüzden seviyorum sanırım her birini. Çeken ruhunu yansıtıyor ve emeğini, anılarını, hayallerini. Sevgi dolu yemekler yapabilen anneler gibi, hani kimsenin yemeği kendi annemizinki kadar lezzetli ve güzel olmaz ya!
Bu fotoğrafları çeken kişi Nassim Kasdali. Sanırım Cezayirli bir fotoğrafçı. Web'de pek bilgi bulamadım kendisi ile ilgili ama fotoğraflarını beğendim. Siz de Cezayir'i farklı bir gözden görün istedim.
Fotoğraflar yanıltıcı olabilirler. Burayı Fas veya Tunus gibi sanmayın sakın.Ama her biri gerçeği yansıtıyor aynı zamanda, sadece biraz makyajlı binaların, sokakların yüzleri. Yaşlı ama güzel bir kadın gibi düşünün her birini. Sonra yaşı ile orantılı olarak yaşadıklarını da düşünün, hikayelerini, hüzünlerini ve acılarını. O zaman anlarsınız demek istediğimi.
Bazen şehirlerin fotoğraflarına bakmak daha güzeldir yaşamaktan, öyle bir durum aslında. Fotoğraflar Alger yani Başkent odaklı olduğu için daha estetik ve güzel. Ahh bir de bizim yaşadığımız bu yere gelseler de çekseler:) Olsun, güzeli ortada olarak görmek başka, çirkinin arasından çekip alarak görmek başkadır her zaman. Eminim buralarda da güzel kareler yakalarlardı. Zira insanların hayatlarında olmayan güzellik kalplerinde oluyor ya bazen öyle bir şey işte, onları da fotoğraflamak imkansız.
Binaların hemen hemen hepsini fotoğraflarda görünce hatırladım ama tabi yerlerini tam kestiremediğim için yanlış bilgilendirmemek adına yazmadım. Son fotoğraf Grande Poste binasının giriş merdivenleri ve kapısı. Üzerindeki fotoğraf ise bildiğim kadarıyla Casbah yolundaki büyük bir cami'yi gösteriyor ama adını hatırlayamadım. Çeşme ve kapıda oturan adamın fotoğrafları Casbah'ta çekilmiş. Zaten orası büyülü bir atmosfer, zamanın ruhunu yansıtıyor. En üstteki fotoğraf liman yakınları Alger merkez ve otobüs durağı, onun altındaki yani ikinci fotoğraf da yine Casbah'a giden yol kenarını alttan ve üstten gösteriyor.
Fotoğraflarda gördüğüm Cezayir'e çoğu zaman hayran kalıyorum. Bu tarihi yapılar, kapılar, Fransızlardan kalma binalar öyle güzel ki, keşke daha iyi korunabilse, keşke daha temiz olabilse ve keşke turistler için de görülmeye değer yerler arasına girebilse. Daha çok da eski sayılmayacak zorlu bir geçmişe sahip oldukları için ve tarihlerini unutmamak için turistik olmasını istemiyorlarmış Cezayir'in. Zevke, eğlenceye dalarlarsa gençler yaşadıklarını unuturlarmış. Böyle duydum bir Cezayirli tanıdığımızdan, onlar böyle olacağına inanıyorlar. Bana çok anlamlı gelmedi, bence hala o zamanların izlerini taşıyorlar ve o travmayı atlatabilmiş değiller, zaten çok değişime açık ve istekli de değiller. Şu koşullarda ülkenin turistlere açılması zaten imkansız ama bir gün o sürece sürükleyecek hayat bence Cezayir'i ve o zaman biz de Cezayir'in bu eski zamanlarına tanık olduğumuzu anlatacağız çocuklarımıza.
Üzümlü kurabişim, hep bir şeylere, birilerine hasret olacak hayatımızda. Gün gelip evinize, Türkiye'ye döndüğünüzde bu kez de Cezayir'i özleyeceksiniz.
YanıtlaSilFotoğraflara bayıldım. Mekanlar hala çok canlı, her ne kadar geçmişi unutmaya çalışsalarda...
Hasretle öpüyorum tatlım benim,mucuksss.
gerçekten fotoğraflardan göründüğü kadarıyla "ohh, ne ala memleket" tarzında bi yer :P
YanıtlaSilbinalar, gökyüzü, merdivenler... tam fotoğraflık gerçekten (:
üzerinde 1901 yazan bina içinde yaşanılan bir yerse orası gerçekten şahane ^_^
"gerçekten" diip gidiyorum ahahahah :)))
YanıtlaSilİyi ki paylaşıyorsun bu fotoğrafları. İlgiyle takip ediyorum.
YanıtlaSilAyçaaaa;
YanıtlaSilTatlım ne kadar da doğru söylemişsin. Hep bir şeyleri özleyerek geçiyor hayatımız.Oraya gelince de buraları özleyeceğiz aynen eminim hatta. Buraların sessizliğini sakinliğini havasını ne bileyim işte bir sürü şey var özlenecek.Fotolara ben de bayıldım. Daha ekleyeceğim yakında. Öpüyorum kocaman.İzmir'de görüşebilmek dileğiyleeee:)
Saçaklı;
YanıtlaSilvalla fotolardan öyle görünüyor evet. Aslında görsel açıdan ben beğeniyorum o binaları, sokakları, mimariyi falan ama işte bir de pis olmasa, şöyle turistik olsa, değerlerini koruyabilseler ne harika olurdu aynı fas tunus gibi gayet görülebilecek bir hale gelirdi.Fotoğraf için çok güzel yerler var. Bir gün gelirsen bu taraflara beğeneceğine eminim ama Fas'ı da tek geçerim yani söyleyeyim de:):)
Sezer;
YanıtlaSilçok teşekkür ederim. Beğenmenize seviniyorum. Böyle fotoğraflara bakmayı ben de çok seviyorum. Yeni yerler önce fotoğraflarda anlamlanıyor hele sonrasında gerçek hallerini de görünce daha güzel oluyor. Kocaman sevgiler:)
çok güzel çekimler olmuş. Bende bloğuma bekliyorum. www.bakbuharika.blogspot.com
YanıtlaSilFollow_me;
YanıtlaSilçok teşekkür ederim beğenmenize sevindim. ben de bloğunuzu ziyaret etmeye başlayacağım birazdan merak ettim doğrusu. çok selam ve sevgilerimle