Yine
yağmur,
yine yağmur…
Sağanakları
pek sevmem ama atıştırmasına
bayılırım. Bir de çatır çatır evin önündeki saçlara vurmasını çok seviyorum.
Cezayir'e ilk geldiğimde
kaldığımız
konteynerde çok rahatsız olmuş uyuyamamıştım, sonraları o sese öyle alıştım ki
Türkiye'deki yağmurlar
bana sessiz geliyor. Akşamları genelde güneşli oluyor ama geceleri serin.
Tam da yaza hazırlanıyorken böyle olmasına üzülmüyor değilim ama bu sene
yaz serin geçecek diyorlar, sanırım ondan bu durum.
Günlerdir yine yazamadım. Her gün yeni yazı ekleme
sayfasını açıyorum ama yazamadan çıkıyorum. Ne güzel rutine bağladım yazıyorum
diyordum ama olmadı. Sanırım kendiliğinden olduğunda daha güzel, her gün yazmak istiyorum deyince
olmuyor.
Bugün öğlen yemeği sonrası yine kahvemi yudumladım, pek iyi geldi.
Burada büyük sıkıntı türk kahvesi. Gelirken getirdiklerimiz yetmiyor, yeni
gelecek olanların söyledikleri de yetmiyor. Hele bir de alışkanlık yapmıyor mu
şu
kahve, o zaman içmeyince nasıl canı istiyor insanın. Resmen burnuma kokusu geliyor
misler gibi. Fincanımda beni gülümseten bir ayrıntı vardı bugün. Sonradan fark
ettim. Bir y harfi bir de kalp. Baykuşu ben koydum oraya:)Böyle minik mutluluklar günümü
güzelleştiriyor.
Hiç yıkamak istemedim fincanımı.
Keşke istediğimiz
her şeyi biriktirebileceğimiz kendimize ait alanlarımız
olsaydı. Mesela bu kahve fincanını olduğu gibi bırakmayı çok isterdim.
Biriktirme huyum çook eskilere dayanıyor. Koleksiyon yapmayı da seviyorum.
Peçete koleksiyonum hala durur. Sanırım 700 tane vardır, belki daha fazla. Uzun
zamandır yenisini eklemedim ama yavaş yavaş
ona da başlasam iyi olacak. Eskilerden kalma bir de pul
koleksiyonum vardı, bana hatıra kalmıştı annemden ama onu çocukken okula
götürdüğümde bir arkadaşım çalmıştı.
Hala sızısı içimdedir. Üç defterdi kocaman. Sonuncu olanı da yine eve gelen
biri araklamış. Zaten böyle şeyler hep beni buluyor.
Anneannemden kalma bir ağustos böceğim
vardı, öyle güzel muhafaza edilmişti ki hayrandım ona. Onu da okula
götürdüğümde tuvalete atmıştı arkadaşlarım.
Şimdi düşününce çok üzülüyorum, onun hala
bende olmasını çok isterdim. O günlerden sonra ve bunca yaşanılan
talihsizlikten sonra şimdi bana ait olanlara daha çok
kıymet veriyorum. Her bir parçanın bende manevi değeri
oluşuyor gün geçtikçe. İlerde sevdiklerime hayatımı
göstermek, paylaşmak istiyorum, içindeki ufak
detaylarla ve neşeyle. Zaten her birimizin amacı
hayatta izler bırakmak değil mi? Eğer
bunları yapmazsak gün geldiğinde bizi tanıyan herkes gittiğinde
ne de olsa hiç var olmamış gibi olacağız!
uzan şöyle, çocukluğuna dönücez! :)
YanıtlaSilnasıl arkadaşlar onlar yahu, sırf zarar ziyanmış (:
Haahaa aynen canım valla dimi zarar ziyan:)Biraz şanssızdım diyelim. Geçmiş zaman:) Yine de hatırlayınca üzülüyorum valla. Şimdi olsa bir güzel pataklardım herhalde:)Aslında terapiye ihtiyacım var:) Arada hipnoz olayına da girsek mi ki?
YanıtlaSiltamam hadi ben uzandım... birim birim :P
YanıtlaSil